Uluslararası bir bilim insanları ekibi, 15 vefat etmiş bireyin burun bölgesinden alınan koku bilgisi ile ilişkili beyin dokusu, yani koku soğanı üzerinde araştırmalar gerçekleştirdi ve 8 kişide mikroplastik izlerine rastladı.

 Beyin kan pıhtılarında mikroplastiklerin bulunduğu biliniyordu ancak bu çalışma, beyin dokusunda bu materyalin varlığını tespit eden ilk araştırma olma özelliği taşıyor. Benzer özelliklere sahip bir başka çalışmanın da hakem değerlendirme sürecinde olduğu bildirildi.

SON DAKİKA... Macron'dan "İsrail'e silah sevkiyatı dursun" çağrısı! SON DAKİKA... Macron'dan "İsrail'e silah sevkiyatı dursun" çağrısı!

Araştırmacılar, mikroplastiklerin beyin dokusunda bulunmasının belgelenmediğini ve bu durumun onların nasıl ulaştığı ile olası nörotoksik etkileri hakkında önemli sorular gündeme getirdiğini belirterek, "Mikroplastikler çeşitli insan dokularında tespit edilmesine rağmen, beyin dokusundaki varlıkları belgelenmemişti. Bu, mikroplastiklerin beyin dokularına nasıl ulaştığı ve potansiyel nörotoksik etkileri hakkında önemli sorular ortaya çıkarıyor" dedi.

Mikroplastiklerin kaynağı ve boyutları

En yaygın mikroplastik formları, parçacıklar ve lifler olup, en çok karşılaşılan polimer türü ise ambalaj, otomotiv parçaları ve tıbbi cihazlarda kullanılan polipropilen. Tespit edilen parçacıkların boyutları 5.5 mikrometreden 26.4 mikrometreye kadar değişiyor, bu da insan saçının kalınlığının dörtte birinden daha küçük. Önceki araştırmalar, hava kirliliği parçacıklarının burun yoluyla beyne geçebileceğini göstermişti.

Beyin Getty 1970626

Bu yeni araştırma, mikroplastiklerin koku soğanının altında bulunan cribriform plak aracılığıyla beyne girebileceğini ortaya koyuyor. Araştırmacılar, mikroplastiklerin burunda ve koku soğanında bulunmasının, bu alanın beyin için önemli bir giriş noktası olabileceğini vurguladığını belirtti. Mikroplastiklerin beyin dokusuna zarar verip vermediği henüz kesinleşmese de, bu durumun beyin içinde sentetik materyal birikimine yol açabileceği, bu da nöron hasarı ve sinir sistemi bozuklukları riskinin artabileceği düşünülüyor. Çalışmanın bulguları JAMA Network Open dergisinde yayımlandı.

Kaynak: Haber Merkezi