Son Mühür- Bankacılık düzenlemelerine göre, kredi kartı borcunun 90 gün boyunca ödenmemesi durumunda borç “takip” statüsüne giriyor. Bu aşamadan sonra borç yalnızca bankaya değil, yasal mercilere de taşınıyor.
Bankalar, ödemesini yapmayan müşteriler hakkında icra takibi başlatıyor. Bu süreçte kişinin maaşına, malvarlığına veya banka hesaplarına haciz uygulanabiliyor.
Kredi kartı borcunun takibe düşmesi ayrıca, kişinin kara listeye girmesine yol açıyor. Bu da uzun süre yeni kredi veya kredi kartı alınmasını imkansız hale getiriyor. Uzmanlara göre bu durum, bireylerin finansal yaşamını yıllarca etkileyebiliyor.
“Finansal intihar”

Ekonomi uzmanları, kredi kartı borcunu 90 gün boyunca ödememenin “finansal intihar” anlamına geldiğini söylüyor. Birçok kişinin yalnızca asgari ödeme yaparak günü kurtarmaya çalıştığına dikkat çeken uzmanlar, bu yöntemin kısa vadede çözüm gibi görünse de borcu katlayarak büyüttüğünü belirtiyor.
Uzmanlar, bireylerin kart limitlerini gelir düzeyine göre ayarlamaları gerektiğini, aksi halde borç yükünün hızla kontrolden çıkabileceğini vurguluyor.
Sicil etkisi uzun yıllar sürüyor
Yasal takibe düşen kişilerin finansal sicili en az 5 yıl boyunca olumsuz etkileniyor. Bu süre zarfında kişi, bankacılık sisteminde “riskli müşteri” olarak görülüyor.
Bu da yalnızca kredi kartı değil, taşıt ve konut kredisi başvurularında da ret cevabı alınmasına neden olabiliyor.
Finans uzmanları, kredi kartı ödemelerinde aksama yaşanması durumunda bankayla iletişime geçilerek yapılandırma talebinde bulunmanın en doğru adım olacağını belirtiyor.
Borç yönetiminde disiplin şart
Uzmanlar, gelirine uygun harcama yapılması, düzenli ödeme planı oluşturulması ve borç yönetiminde disiplinin korunmasının, uzun vadede finansal sağlığı koruyacağını ifade ediyor.
Kredi kartı kullanımının doğru yönetilmemesi durumunda ise, küçük bir borcun bile büyük bir mali krize dönüşebileceği uyarısında bulunuluyor.





