Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde 6.1 büyüklüğünde meydana gelen sarsıntının ardından, Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Kurucu Başkanı Prof. Dr. Süleyman Pampal, bölgedeki sismik hareketliliğin ardındaki dikkat çekici jeolojik nedenleri detaylıca analiz etti. Prof. Dr. Pampal, Sındırgı çevresinin jeotermal kaynaklar açısından zengin olduğuna dikkat çekerek, buradan elde edilen sıcak su ve buhar faaliyetlerinin, bölgede görülen deprem fırtınalarının ve sarsıntı sıklığının artmasındaki temel etkenlerden biri olduğunu belirtti.

Simav Fay zonu aktif ve geniş bir bölgeyi etkiliyor
Prof. Dr. Pampal, söz konusu depremin 'Simav Fay Zonu'nun batı ucunda bulunan Sındırgı Fayı üzerinde gerçekleştiğini kaydetti. Bu fay sistemi, Akhisar-Bigadiç-Sındırgı üçgeninde yer almakta olup, doğuya doğru Simav ve Afyon'a kadar uzanarak oldukça geniş ve aktif bir zon teşkil ediyor. Geçmişte de 6 ila 7 büyüklüğünde depremler ürettiği bilinen bu fay sistemindeki hareketliliğin, 23 Nisan’da İstanbul'da yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremden bu yana belirginleştiğini; Ege Denizi'nde yıl başında görülen deprem fırtınalarının bir benzerinin karada, Sındırgı civarında yaşanmakta olduğunu ifade etti.
Magma odakları yerkabuğunu zorluyor
Batı Anadolu yerkabuğunun ince yapısına değinen Pampal, jeotermal suların sıcaklığının kaynağının aktif faylar olduğunu bilimsel bir mekanizmayla açıkladı. Fay yarıklardan sızan yağış sularının aşağı indiğini ve yüzeye 15-20 kilometre kadar yakın olan magma (yer altındaki ergimiş kayaçlar) tarafından ısıtılarak yüzeye buhar ve sıcak su olarak geri dönmek istediğini anlattı. Magmanın zorlamasıyla oluşan bu sıcak su ve buhar faaliyetlerinin, sismik hareketliliğin ve deprem fırtınalarının ortaya çıkmasında itici bir güç olarak rol oynadığını vurguladı.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'nün (MTA) bölge raporlarının da magma odalarının yüzeye doğru yükseldiğini gösterdiğini belirten Pampal, bu durumun Batı Anadolu'da meydana gelen depremlerin volkanik magmatik kökenli bir mekanizmayla doğrudan ilişkili olduğunu ispatladığını söyledi. Bu nedenle, bu tür depremlerin bölgede devam edeceğini öngördü.
Yıkıcı sarsıntı beklentisi düşük, bilinçlenme şart
Prof. Dr. Pampal, Sındırgı merkezli büyük ve yıkıcı bir deprem beklenmediğini ancak artçı sarsıntı sayısının 14-15 bini bulabileceği uyarısını yaptı. Bölgede sadece Akhisar-Bigadiç arasındaki Gelenbe Fayı'nın daha yüksek büyüklükte deprem üretebilme potansiyeli bulunduğunu belirtti.
Deprem bilinci konusuna da değinen Pampal, son sarsıntıda 15-20 vatandaşın panikle camdan atlayarak yaralanmasının, deprem bilgisinin henüz davranışa dönüşmediğini ifade etti. Son olarak, Sındırgı'daki depremlerin İstanbul'u etkilemeyeceğini, Marmara'yı asıl tehdit edenin enerji biriktirmiş olan Orta Marmara Fayı olduğunu teyit etti. Uzman, Türkiye'de deprem tehlikesinin her yerde bulunduğunu, bu nedenle esas odaklanılması gerekenin riski azaltmak, yapıları güçlendirmek ve kentsel dönüşümü hızlandırmak olduğunu belirterek sözlerini noktaladı.





