Son Mühür- Televizyon dünyasında tekelleşme suçlamasıyla gözaltına alındıktan sonra uzun süre gündemde kalan menajer Ayşe Barım, T24'e verdiği röportajda sektörün kendisine sahip çıkmadığını, cezaevi koşullarında ciddi sağlık sorunları yaşadığını ve hakkındaki Gezi iddialarını reddettiğini açıkladı.
“Hukukun kapsamını bile bilmiyordum”

Ayşe Barım, hakkında yöneltilen “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklanmasına dair yaşadıklarını anlattı.
İlk gözaltına alındığında hangi yasanın kapsamında tutulduğunu bilmediğini, nezaretteki ilk avukat görüşünde suçlamanın içeriğini öğrendiğini söyledi: “İlk göz altına alındığımda ne olduğunu anlayamadım… TCK 312’yi söylediler.
Ben o anda bu kanunun kapsamını dahi bilmiyordum.” Barım, suçlama yöneltildiği halde ne gerekçe ne de somut delil gördüğünü ifade etti.
“Sektör bana sahip çıkmadı”
Barım röportajında, birlikte çalıştığı yapımcı ve meslektaşlarından beklediği destek ve açıklamaları alamadığını vurguladı: “Sektör bana sahip çıkmadı. Ömrüm boyunca bunu unutmayacağım.
O kadar büyük bir hayal kırıklığı yaşadım ki… Burada bir de bunun yasını yaşıyorum.” Çalıştığı yapımcılardan, oyuncu seçim süreçleri ve dizilerin sorumluları hakkında açıklama yapmalarını istediğini, ancak kimsenin karışmak istemediğini aktardı.
“7 kez bayıldım, 30 kilo verdim”
Barım, cezaevindeki sağlık sorunlarını detaylandırdı. Dört ay içinde yedi kez bayıldığını ve toplamda 30 kilo kaybettiğini söyledi. Kalp kasında bozulma ve kaygı/panik atakların hastalığını tetiklediğini belirterek, “Vücudumda bir nevi iki ayrı patlamaya hazır bomba var” ifadesini kullandı.
Kampüs hastanesinde nörolog ve kardiyolog bulunmadığını, en yakın tam teşekküllü devlet hastanesinin 1,5 saat uzaklıkta olduğunu belirterek tedaviye ulaşım güçlüğünü anlattı ve “Tek isteğim sağlıklı yaşam hakkımın verilmesi” dedi.
“Yemekleri kaynar suyla yıkayıp yemeye çalışıyorum”

Barım, cezaevi yemeklerinden kaynaklanan sağlık sorunlarına dikkat çekti. Dağıtılan yemeklerin sağlıksız olduğunu, menülerde dengesizlik bulunduğunu ve mevsimsel ürünlerin yansıtılmadığını söyleyerek şöyle konuştu:
“Yemekleri genellikle kaynar suyla yıkayıp yemeye çalışıyorum ama bu yöntem de çoğu zaman işe yaramıyor.” Protein eksikliğine bağlı kas kaybı yaşadığını, avluda yürüyüş yapmakta nefes darlığı çektiğini belirtti.
TRT ve Tabii iddialarına: “28 oyuncumuz 25 projede yer aldı”
Sektörde dolaşan, Barım’ın temsil ettiği oyuncuların bazı kanallara/ platformlara alınmaması nedeniyle husumet oluştuğu iddialarına karşı Barım, şirket verileri üzerinden yanıt verdi.
Son yıllarda 28 oyuncusunun yaklaşık 25 TRT ve Tabii projesinde yer aldığını belirterek iddiaların gerçeği yansıtmadığını savundu.
Örnekler vererek, bazı başarılı projelerin başrol oyuncularının ajansıyla çalıştığını aktardı ve “Menajer sadece bir aracıdır” diye ekledi.
Gezi, Osman Kavala ve Memet Ali Alabora iddiaları
Barım, Osman Kavala ile Gezi öncesi ve sırasında tanışmadığını, kavuşmanın 2014’te, yönetmen Fatih Akın aracılığıyla gerçekleştiğini; HTS kayıtlarının bunu gösterdiğini söyledi.
Memet Ali Alabora’ya ilişkin olarak da, oyuncularla ilgili açıklamalar konusunda yalnızca fikir beyan ettiğini, kimseyi yönlendirmediğini savundu: “Ben hiçbir oyuncuyu Gezi Parkı’na başka bir yere de yönlendirmedim… Neden ben hedefim, anlamıyorum.”
“Sağlıklı yaşam hakkımın verilmesi”

Barım, röportaj boyunca hem hukuki süreçte yaşadığı şaşkınlığı hem de sağlık ve yaşam hakkına dair taleplerini yineledi.
Cezaevi yönetimine iletilen dilekçelerin uygulamada etkisiz kaldığını, kantin ve menü düzenlemelerinin yetersiz olduğunu ifade etti. Sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlı olması nedeniyle yaşadığı kaygının ağır olduğunu vurguladı.





