Son Mühür / Alper Temiz - Türkiye’de faaliyet gösteren turizm acentaları, uluslararası tur satış platformlarının düşük fiyat politikaları nedeniyle ciddi kayıplar yaşıyor. İzmir Kruvaziyer ve Deniz Turizmi Derneği (İZKUDET) Başkanı Korhan Bilgin, özellikle Viator üzerinden satılan Efes-Meryem Ana turlarının “sektörün marka değerini düşürdüğünü” belirtiyor.
Bilgin’e göre bu platformlarda turlar 5 ila 10 dolar arasında satışa sunuluyor. Ancak bir turun gerçek maliyeti, araç, rehber, giriş ücretleri, yemek ve otopark gibi kalemlerle birlikte kişi başı en az 250 euroya ulaşıyor.
“Platformlar satıştan yüzde 40 komisyon alıyor. Geriye kalan yüzde 60’la acenta tüm masrafları karşılamaya çalışıyor. Turizmde kaliteyi düşüren, sürdürülemez bir sistem bu” diyor Bilgin.
Gerçek maliyet tablosu: Efes–Meryem Ana–St. John turu
Fotoğraflarda yer alan maliyet dökümüne göre, 6 kişilik bir mini araçla yapılan Efes–Meryem Ana–St. John turunun toplam giderleri şöyle:
|
Kalem |
Tutar / Kişi Başı |
|
Araç ücreti (mini araç, 6 kişi) |
6.500 TL |
|
Rehber ücreti |
4.000 TL |
|
Efes giriş bileti |
12 € |
|
Meryem Ana bileti |
500 TL |
|
St. John girişi |
4,8 € |
|
Efes müzesi |
1,8 € |
|
Otopark (Efes + Meryem) |
250 TL |
|
Yemek (kişi başı) |
ort. 500 TL |
|
Ege Port otopark ücreti |
250 TL |
|
Ara toplam |
8.500 TL civarı |
|
Kişi başı minimum maliyet |
250 € (≈ 8.500 TL) |
Bu tabloya göre, turu düzenleyen bir acenta, yalnızca maliyetleri karşılayabilmek için kişi başı en az 250 euro almalı. Ancak aynı tur, bazı dijital platformlar üzerinden 5–10 dolar bandında satılıyor.
Bilgin’e göre bu fark, yalnızca ekonomik değil, yapısal bir kriz göstergesi:
“Turun bu kadar ucuz satılması imkânsız. Kâr etmeyi geçtim, maliyet bile karşılanamaz. Bu fark, ya vergi dışı çalışmayla, ya da hizmetin kalitesinden çalınarak kapatılıyor.”
“Vergi ödemeden fiyatı düşürüyorlar”
Bilgin, bu durumun sadece ekonomik değil, aynı zamanda hukuki bir boşluğa da işaret ettiğini söylüyor:
“Tuhaf olan şu: Platform KDV’yi Türkiye’ye ödüyor ama kendi gelirinin vergisini Türkiye’de beyan etmiyor. Böylece hiçbir gerçek vergi yükü taşımadan fiyatı düşürebiliyor. Acenta ise Türkiye’de vergi, sigorta ve personel giderleriyle boğuşuyor. Bu dengesizlik, açık bir haksız rekabet yaratıyor.”
Denetimsizlik turizmi zedeliyor
Bilgin, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın liman ve kara turlarında yeterli denetim yapmadığını vurguluyor:
“Limanlarda belge, makbuz ya da rehber kontrolü yapılmıyor. Denetim eksikliği nedeniyle, turu satan kişiyle hizmeti sunan kurum farklı olabiliyor. Turist parasını ödemiş ama araç veya rehber bulamıyor. Sonra da Türkiye turizmini üçüncü dünya düzeyinde zannediyor.”
Bilgin’in verdiği örneğe göre, Yunanistan’da aynı nitelikte bir tur 300 Euro civarındayken, Türkiye’de 5 dolara satılıyor.
Bilgin, “Bu fark, Türkiye’yi ucuz ülke konumuna düşürüyor. Marka değerimiz eriyor” açıklamasını yaptı.
Mevzuat var, uygulama yok
Korhan Bilgin’e göre sorun sadece denetimsizlikte değil, aynı zamanda mevcut mevzuatın dijital satış modellerine uyum sağlayamamasında.
1618 sayılı Seyahat Acentaları Kanunu, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ve Karayolu Taşıma Kanunu faaliyet izni, belge zorunluluğu ve taşımacılık esaslarını düzenliyor.
Ancak Bilgin, bu yasaların dijital platformları kapsamadığını söylüyor:
“Online platformların çoğu Türkiye’de ofis açmadan, doğrudan internet üzerinden satış yapıyor. Vergi yükümlülüğü net tanımlanmadığı için, Türkiye’deki acentalar bu sistemle rekabet edemiyor. Mevzuatta denetim ve ceza maddeleri var ama uygulanmıyor. Hatta çok düşük cezalar caydırıcı olmaktan uzak.”
“Bakanlığın acilen müdahale etmesi gerekiyor”
Bilgin, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na açık bir çağrıda bulunuyor:
“Bakanlık, liman ve kara turlarında belge kontrolü, fiyat denetimi ve hizmet doğrulaması yapmalı. Online satış yapan platformların Türkiye’de temsilcilik açması ve vergisel sorumluluk üstlenmesi zorunlu hale getirilmeli. Aksi takdirde hem acentalar batar hem de Türkiye turizmi kalitesini kaybeder.”





