Son Mühür/Alper Temiz - 17 Eylül 2025’te Meclis çatısı altında bir araya gelen muhalefet partileri, 260 milletvekilinin imzasıyla yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuştu. Başvuruda, kanunun doğa üzerinde geri dönülmez tahribatlara yol açacağı, sosyoekonomik açıdan da ciddi zararlar doğuracağı vurgulandı. Dilekçede, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve Anayasa’ya aykırılıkların altı çizildi. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi’nin daha önce benzer çevresel konularda verdiği yürütmeyi durdurma kararlarına dikkat çekilerek, bu dosyada da ivedilikle aynı yönde karar alınması gerektiği belirtildi. TBMM’deki tüm muhalefet partilerinin ortak başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 8 Ekim 2025’te, Resmi Gazete’de yayımlanan 7554 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a yönelik iptal başvurusunu görüşmeye başlayacak.

Ekoloji örgütlerinden AYM’ye çağrı
Toprağımızı Vermiyoruz Kampanyası’nın 146 ekoloji ve demokratik kitle örgütünden oluşan bileşenleri, yaptıkları ortak açıklamada Anayasa Mahkemesi üyelerine seslenerek şunları söyledi:
“Akbelen’de sökülen zeytinlerin, Samandağ’da talan edilen mandalina bahçelerinin, Kırşehir, Eskişehir, Tokat, Balıkesir, Uşak, Kütahya’da ve memleketin dört bir yanında yaşam mücadelesi veren halkın çığlığını duyun. Eğer 8 Ekim’de yürütmeyi durdurma kararı verilmezse şirketler daha da cesaretlenecek ve doğayı tahrip edecek. Anayasaya aykırı bu saldırıyı engellemek sizin elinizde.”
Kampanya kapsamında başlatılan imza kampanyasında ise şu ana kadar 20 bine yakın kişi yasanın yürürlüğünün durdurulması ve ardından iptal edilmesi için destek verdi. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun 8 Ekim 2025’teki toplantısında, iptal başvurusunun ilk incelemesi yapılacak. Bu süreçte, yasaya yönelik yürütmeyi durdurma talebinin de gündeme alınması bekleniyor. Kararın, doğrudan milyonlarca yurttaşın yaşam hakkı ve ülkenin doğal varlıklarının geleceği üzerinde belirleyici olacağı ifade ediliyor.
“Toprağımızı Vermiyoruz” kampanyası ise kamuoyuna yaptığı çağrıda, “Bu dava yalnızca topraklarımızın değil, geleceğimizin davasıdır” mesajını verdi.





