Türkiye, uzun yıllardır devam eden terörle mücadelesinde yeni bir dönemin eşiğine geldi. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, AA Analiz için kaleme aldığı yazısında, “Terörsüz Türkiye”ye geçiş sürecinin geldiği aşamayı, bu sürecin dayandığı devlet aklını ve dikkat edilmesi gereken kırılma noktalarını değerlendirdi.
Uçum’a göre Türkiye, tıpkı Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in kuruluş döneminde olduğu gibi, büyük bir dönüşümün içinde. 15 Temmuz darbe girişiminin halk iradesiyle bastırılmasının ardından hızlanan toplumsal değişim, 2017 referandumuyla kabul edilen ve 2018’de yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile derinleşti. Bu düzen, “demokratik devrim” olarak nitelendirilen yeni bir siyasal mimariyi beraberinde getirdi.
Bugün gelinen aşamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ortak iradesiyle yürütülen “Terörsüz Türkiye” adımı, devlet politikası hâline geldi. Bir yılı aşkın süredir sürdürülen bu süreç, Uçum’a göre hem kapsayıcı hem de Türkiye’nin tüm kesimlerini bütünleştirme potansiyeline sahip.
Dil, süreç ve sabotaj girişimleri
Uçum, terörün tasfiyesi ve bütünleşmenin sağlanmasını hedefleyen bu sürecin bazı çevrelerce “fikri sabotaj”larla yavaşlatılmak istendiğini ifade ediyor.
Özellikle ayrılıkçılığı çağrıştıran söylemlere, bölgesel kimlik siyasetine ve “üstencilik dili”ne karşı dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Uçum, süreci kabul eden tüm aktörlerin —legal alandaki unsurlar dâhil— sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğini belirtiyor.
Uçum’a göre:
-
27 Şubat 2025 açıklaması, sürece dahil olan tüm kesimler için bağlayıcı temel metin niteliğinde.
-
Bu çerçeveden çıkan veya “ayrıştırıcı dil” üreten her yaklaşım, sürece zarar veriyor.
-
Dilin yapıcı ve birleştirici olması, sürecin ilerlemesi için hayati önem taşıyor.
Yakında TBMM’de ele alınması beklenen “geçiş sürecine ilişkin yasal düzenlemeler” öncesinde oluşturulacak söylemin, sürecin başarısı açısından kritik olduğunu belirtiyor.
Sürecin özü: Terörün tamamen tasfiyesi ve kalıcı bütünleşme
Mehmet Uçum, Terörsüz Türkiye hedefini iki ana çerçevede açıklıyor:
1. Geçiş sürecinin hedefi:
-
Sistematik terörün tamamen sona erdirilmesi,
-
Şiddete dayalı siyasal yöntemlerin tasfiyesi,
-
Terör vesayetinin tüm alanlardan temizlenmesi.
Bu süreç yalnızca açıklamalarla değil; teknik adımlar, doğrulamalar ve pratik uygulamalarla ilerletilmeli.
2. Sürecin amacı:
-
Devlet-millet bütünleşmesinin eksiksiz sağlanması,
-
Demokratik siyaset alanının güçlendirilmesi,
-
Sorunların silah gölgesi olmadan demokratik zeminde konuşulabilir hale gelmesi.
Uçum, terörün tamamen sona ermesinin ardından Türkiye’de siyaset ve demokrasi standartlarının daha ileri bir düzeye taşınacağını vurguluyor.
“Tarihsel fırsat penceresi heba edilmemeli”
Uçum’a göre Türkiye, Atatürk’ün Cumhuriyet’i kurduğu dönemin ardından ikinci büyük toplumsal sıçrama dönemine giriyor.
“Türkiye Yüzyılı” vizyonuyla uyumlu olan bu süreç doğru yönetilirse, tüm kesimler için kalıcı bir kazanıma dönüşebilir.
Son olarak Uçum şu mesajı veriyor:
“Herkes dilini, ilişkisini ve siyasal tutumunu sürecin ruhuna uygun şekilde belirlemeli. Bu tarihsel fırsat penceresi heba edilmemeli.”





