Türkiye Ekonomik ve Mali Araştırmalar Vakfı Başkanı Mehmet Hasan Eken, döviz kurlarındaki artışları, borsa ve piyasalardaki gelişmeleri anlatırken, “ Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indiriminde kararlılık mesajı verdi. Dövizin tepkisi de sert oluyor neler oluyor ekonomide? “ sorusuna karşılık, şunları söyledi:
Türkiye şeriat devleti değil
“Ekonomide yapılması gereken hiçbir şey yapılmıyor, yapılmaması gereken ne kadar çok şey varsa onlar da yapılıyor.Sayın Cumhurbaşkanı Nas ne gerektiriyorsa onu yapacağız dedi. Kuran-ı Kerim’de bir nas suresi var. Bir de Nas’ın kelime anlamı var. O da; emir- hüküm anlamıyla. Öncelikle şunu söyleyeyim Türkiye Cumhuriyeti bir şeriat devleti değildir. Bu yüzden şer-i kurallara göre yönetilemez, kararlar alınamaz. Nas olayını sadece ve sadece faiz olayına indirmekte dinen kabul edilemez. Kuran’da yolsuzluk haramdır, akraba kayırmacıları haramdır, çocuk tacizleri haramdır. Siz bütün bunlar konusunda Nas demeyeceksiniz ama faize geldiği zaman nas diyeceksiniz. Bu gerçekten altının çizilmesi gereken bir konu çünkü biz bir şeriat devleti değiliz ve eğer Nas denilecekse o zaman mesela Saraya en son galiba üç tane yeni Mercedes alındı. Yaklaşık 40 milyon liraya mal oluyormuş. Mesela onları alma . Çünkü israf haramdır. Nas israf için de var. Faize gelince, faiz bütün dünyada şu anda ekonominin temelidir. Sen denklemden faizi çıkarmadığın sürece ne İslami ekonomi söz konusu olur ne de başka bir şey. Sen kalkıp sadece bu ülkede ben faizi yok sayıyorum dediğin zaman tasarrufun önüne geçiyorsun, yatırımın önüne geçiyorsun. Sen eğer faize karşıysan devletin borç verdiği değil aldığı borç faizini de düşüreceksin. “
Türkiye Ekonomik ve Mali Araştırmalar Vakfı Başkanı Mehmet Hasan Eken, Merkez Bankası’nın faiz oranını yüzde 14’e düşürdüğünü de hatırlattı, şöyle devam etti:
En büyük zararı vatandaşa veriyorsunuz
“Bu olay şu demektir, Merkez Bankası bankaların bankasıdır. Yani gerektiğinde banklara borç verebilen bir bankadır. Yani faizi düşürdüğü zaman millet için değil, bankalar için düşürüyor Merkez Bankası. Bankalar isterlerse o parayla dolar satın alırlar, isterse o parayı diğer kapıdan devlete yüzde 22 ile borç verirler. Hal böyleyken faizi düşürdüğünüz zaman sadece ve sadece yel değirmenlerine savaş açan roman kahramanına dönüyorsunuz. Bunun bankalar dışında kimseye faydası yok. Bunun millete bir faydası yok. Neden yok. Şimdi millet zaten finans ve ekonomi bilgisi konusunda en düşük seviyede bilgi sahibi olan kesimdir. Ve bu kesimin en iyi bildiği yatırım da herhangi bir bankada mevduat hesabı açmaktır. Siz merkez bankası olarak diğer banklara yüzde 14 faizle mevduat hesabı açacağım dediğiniz zaman bankalar da mevduat sahibine diyecek ki bankalar zaten bana 14 faizle istediğim kadar para veriyor ben senin mevduat hesabına 14’ten fazla faiz vermem diyor. Dolayısıyla enflasyonun TÜİK’e göre yüzde 22oranı araştırma grubuna göre yüzde 50 küsur olduğu bir ülkede siz faiz oranını düşürdüğünüz zaman en büyük zararı mevduat sahibi vatandaşa veriyorsunuz.”
Emekli kesiminin Türkiye’de geniş bir kesim olduğunu da anımsatan Türkiye Ekonomik ve Mali Araştırmalar Vakfı Başkanı Mehmet Hasan Eken; şöyle devam etti:
“Gelişmelerle emekliler de enflasyon altında eziliyor. Devlet Merkez Bankası’nın faiz oranlarını düşürdüğü zaman mevduat sahibinin tasarrufunun bir kısmına diğer kesimleri ortak ediyor. Mevduat sahipleri çok büyük zarar görüyor. Eğer enflasyonu yüzde 50 alırsa yüzde 14 de mevduat faizi olursa aradaki yüzde 36 lık bir negatif bir faiz var ve bu bedeli mevduat sahibi ödüyor. Bir de toplumun tamamının gördüğü bir zarar var. Faizi düşürdüğünüz zaman dolar kuru Euro kuru yükseliyor. Bu da vatandaşa doğrudan enflasyon olarak yansıyor. Her şey yükseldiği zaman vatandaşın satın alma gücü dibe vuruyor ve vatandaşın sofrasındaki lokmalar tek tek azalıyor. Ha vatandaşın sofrasında da bugün pirzola yok, ejder meyveli smoothie yok, pekin ördeği yok. Vatandaşın sofrasında mercimek çorbası ve ekmekten başka bir şey yok. Siz bu şekilde vatandaşın kuru ekmeğine ve soğanına bile kast ediliyor.”
Dolar nereye ulaşır bilinmez
Türkiye Ekonomik ve Mali Araştırmalar Vakfı Başkanı Mehmet Hasan Eken bu gelişmelerle dövizin çıkacağı noktanın da karanlık olduğunu seyledi. Eken, “Faiz oranları düşürüldüğü zaman dolar çok hızlı bir şekilde yükseldi. Faizi düşürdüğünüz zaman dolar kurunun hızlı yükselişi elbette azalacak. Yükselmeye devam eder ama ivmesi ise zamanla azalır. Bir süre sonra siz faizi indirdiğinizde de tepki vermeyecek. Bu nokta neresi olur 20 lira mı olur 50 lira mı olur şu an bir şey söylemek güç. Öncelikle güven oluşturulması gerek. Siz akıl dışı bilim dışı bu uygulamalarda ısrarcı olduğunuz sürece güvensizlik katlanarak büyüyecek” dedi. Eken; bu krizin 1994 kriziyle bir benzerliği olduğunu ancak bire bir örtüşmediğinin de altını çizdi şöyle devam etti:
“1993 yılının sonunda 94 başında Tansu Çiller faiz oranlarını çok yüksek bulduğunu söyledi ve hazinenin düzenlediği borçlanma ihalelerini faiz oranı yüksek diye iptal ettirdi. Yani Tansu Çiller o dönem ne yapmaya çalıştı; devletin borç aldığı faiz oranını düşürmeye çalıştı. Tabi o ihale iptallerinden önce şöyle bir şey olmuştu. Türkiye’nin kredi derecesi yatırım yapılabilir seviyenin altına düşürülmüştü. 1994 yılında ihaleler iptal edilince, ikisi bir araya geldi döviz kurunu bir anda 45 liraya üç katına yükselmiş oldu. Faizi düşürmeye çalışan hükümet, sanırım o dönem faiz yüzde 80 civarındaydı yüzde 80 değil de yüzde 75 vereyim ve bunu piyasa kabul etmediği için ihaleler iptal edilmişti. Bu faiz oranını ödemeyen Hazine bu krizden sonra yıllık yüzde 400 ile borçlanmak zorunda kaldı. Dolayısıyla siz piyasayla inatlaştığınız zaman evet 94 yılıyla bir benzerlik vardı bugün yaşadığımız olaylarda ama ayrıştığı nokta ise 94 yılında devletin borçlandığı faiz oranı düşürülmeye çalışılıyordu ve bugün yapılandan daha mantıklı çünkü bugün yapılan ise aynı anlamda değil.”
Prof. Dr. Mehmet Hasan Eken; YEM denilen yeni ekonomik iktisat biliminde yeni olmadığı gibi yararı olmayacağını da savundu, "Bu model devam ettiği sürece hepimiz bu modele yem olacağız sanırım" dedi.





