İçimiz dışımızda... Toplanmayan çöplerin arasından geçerek gidiyoruz istediğimiz güzergaha. İzmir güzel ama bakımsız, güzel ama plansız, özensiz, kalabalık, yorgun... Hak ettiğini alamamış, defalarca kez ihanete uğramış.
Aslında ülkenin genelinden çok da farklı değil.
Tüm olumsuzluklara rağmen bu kentte yaşayan biri olarak daha iyi olabileceğini biliyorum. Çünkü potansiyeli var..
Öğretmenlerin zeki olmayan çocuklar için velilere söylediği şöyle bir yalan vardır: "Çocuğunuz zeki ama çalışmıyor."
Bu İzmir için geçerli değil. Sadece bu kentin; başarılı olanı görememek ya da görmek istememek, desteklememek, daha yukarı itmemek gibi bir sorunu var. İstanbul’da iş yapanlara bir hayranlığı, aynı kentte olduğu için başkalarını da kendi gibi görmekle ilgili bir yanlış kanısı var. Oysa, İzmir'in en çok göç aldığı kentlerden biri İstanbul. İstanbul’dan İzmir’e gelmiş olsanız da bir süre sonra yine bu kentten sayılıyorsunuz ve düşünceleriniz, yaptıklarınız önemli olmuyor.
Bu bazen İstanbul değil de başka bir kent de olabiliyor. Kenti hiç tanımayan biri bir kurumun başına geçirmek hem o şehre hem de şehirde yaşayanlara bir haksızlık. Bunu hem belediyelerde hem de özel kurumlarda görebilirsiniz.
Vizyonunuz kendi çevrenizden oluşuyorsa bu büyük bir sorun demektir.
En büyük sorunumuz ise liyakat ve sürdürelebilirlik. Ortaya yapılan çalışmalar sonrası bir fikir atıp bu fikri destekleyici tüm unsurlara hayat vermek gerekiyor. Bu kent temizliğinden sanata kadar her şey için geçerli.
*
Geçtiğimiz günlerde İzmir İnciraltı’ndaki Gemi Müzeler Müdürlüğü’ne bağlı İnciraltı Deniz Müzesi'ni gezdim...
Müze, 1 Temmuz 2007'de ziyarete açıldı. (Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle)
Ziyaret saatleri, Pazartesi kapalı. Diğer günler 09.00-18.00 arasında açık ise de yaz-kış değişiklik gösterebiliyor.
TCG Ege (eski USS Ainsworth): 1994’te Türk donanmasına katılan fırkateyn, 11 yıl hizmet verdikten sonra müze gemi olarak kullanıma açıldı.
TCG Piri Reis (S‑343): Daha önce denizaltı olan bu gemi de müze koleksiyonunun önemli bir parçası.
Ek sergi olarak ise AB‑212 tipi bir helikopter, TCG Kasırga hücumbotu gibi diğer askeri araçlar da müzede görülebiliyor. Müzede anılar arasından geziyorsunuz. Müze özellikle öğrenciler için bulunmaz bir fırsat. 3 tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak böyle müzelere ve onların yaptıkları etkinliklere büyük ihtiyaç var. 1 Temmuz Kabotaj Bayramı, 30 Ağustos, 9 Eylül gibi çok özel günler için çok farklı etkinler planlıyor ve bunları gerçekleştiriyor olmaları çok güzel.
Sürdürülebilirlik burada çok önemli.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle kurulan müzenin yanına yeni müzeler eklenmesi ve denizcilik üzerine etkinliklerin her geçen artırılarak devam etmesi gerekli.
Bir kez daha altını çizmekte fayda var, toplumda iyi ve olumlu sonuçlar yaratacak her konunun sürdürülebilir hale getirilimesi ve bu şekilde planlanması gerekiyor. Ve elbette liyakata önem verilerek.