S&P Global Ratings'in 1 Kasım'da Türkiye'ye ilişkin bu yılki ikinci değerlendirmesini açıklaması öngörülüyor.

S&P Global Ratings Kıdemli Direktörü Frank Gill, Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ve 1 Kasım'daki değerlendirmeye ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'deki politika değişikliğinin ardından dış göstergeler de dahil olmak üzere bazı kredi derecelendirme ölçütlerinde iyileşmeler görüldüğünü belirtti.

Bu iyileşmelerin en önemli nedenlerinden birinin net döviz rezervlerindeki artış olduğunu vurguladı.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu Ayvalık'taki 19. Hasat Festivaline geliyor TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu Ayvalık'taki 19. Hasat Festivaline geliyor

2352387 620X349

Enflasyon 2024 sonunda yüzde 43, 2025 yılı için yüzde 23 olacak

Frank Gill, Türkiye'nin enflasyon beklentilerini paylaşarak, yıllık manşet enflasyonun yüzde 52 ile hala oldukça yüksek seviyede olduğunu vurguladı. Enflasyonu düşürmenin zaman alacağına dikkat çeken Gill, "Hizmet enflasyonu çok yüksek kalmaya devam ederken, gıda enflasyonunda bir hafifleme görüyoruz" ifadelerini kullandı.

Enflasyonu azaltmanın muhtemelen birkaç yıl süreceğini belirten Gill, Türkiye'de enflasyonun 2027'ye kadar tek haneli rakamlara düşmesini beklemediklerini, bunun yerine kademeli bir dezenflasyon süreci öngördüklerini söyledi. Bu yıl sonu için enflasyon tahminlerini yüzde 43, 2025 sonu için yüzde 23 ve 2026 sonu için yüzde 10 seviyesinde belirlediklerini, 2027 sonunda ise enflasyonun yüzde 10'un altına gerileyeceğini öngördüklerini ifade etti.

Gill, yavaş gerçekleşmesi beklenen dezenflasyon sürecinin önemli bir ayağının Türk lirasının dolar ve avro karşısında "çok az değer kaybetmesinin sürdürülmesi" olduğunu belirterek, "Gelecek yıl Türk lirasının enflasyonun altında değer kaybedeceğini düşünüyoruz" dedi. Bu durum, Türkiye'nin enflasyonla mücadele çabalarında kritik bir unsur olarak değerlendiriliyor.

Kasım’da gevşeme beklenirken resesyon öngörülmüyor

TCMB'nin para politikası kararlarını dikkatle izlediklerini belirten Gill, manşet enflasyonun yüzde 50'nin üzerinde olduğu göz önüne alındığında, Bankanın para politikasını erken gevşetmesinin risk oluşturduğunu ifade etti. Gill, "Temel senaryomuz, Merkez Bankasının yılın son çeyreğinde temkinli bir şekilde faiz indirimine başlayabileceği yönünde. Bu muhtemelen Kasım ayında gerçekleşebilir, ancak burada 'temkinli yaklaşım' vurgulanmalı" dedi.

Ayrıca, TCMB'nin politika faizinin yıl sonunda manşet enflasyonun üzerinde olacağını öngördüklerini dile getiren Gill, "Enflasyonun yıl sonunda yüzde 42-43 seviyelerinde olmasını bekliyoruz. Bu nedenle politika faizinin kesinlikle yüzde 45'in altına inmesini beklemiyoruz" şeklinde konuştu.

Türkiye'de tüketici talebinin yavaşladığını belirten Gill, bu yıl için yüzde 3,6 ekonomik büyüme beklediklerini, gelecek yıl ise büyümenin yüzde 2 seviyesine gerileyeceğini öngördüklerini kaydetti. Ancak Türkiye’de bir resesyon beklemediklerini ve 2025'teki yavaşlamanın ardından 2026'da yüzde 3 oranında bir toparlanma öngördüklerini ifade etti. Gill, "Türkiye ekonomisinde 2019'daki gibi keskin bir yavaşlama olabilir, ancak herhangi bir takvim yılı için negatif büyüme beklemiyoruz" değerlendirmesini yaptı.

Gill, Türkiye'nin güçlü, çeşitli ve açık bir ekonomiye sahip olduğunu, özel sektörün direncinin yüksek olduğunu da vurguladı. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşmasının sağladığı avantajlara işaret eden Gill, "Türkiye, ekonomik açıklık açısından Arjantin ve Brezilya gibi diğer gelişmekte olan ülkelerin sahip olmadığı avantajlara sahip. Bu, iç talep zayıf olduğunda şirketlerin ihracata odaklanabileceği anlamına geliyor" şeklinde konuştu.

Kaynak: Haber Merkezi