Geçtiğimiz hafta Erol Evgin’in 2006 tarihli Tüm Bir Yaşam albümünün plak formatında yeniden yayınlandığını öğrendiğimde, bir plak sever olarak içimde tarifi zor bir heyecan doğdu. Hele ki işiniz gücünüz müzik dinlemekse, farklı formatları denemek zaten başlı başına bir keyiftir. Ama plakların yeri elbette bambaşka.

Müziği “Görebildiğiniz” Tek Format
Plaktan müzik dinlemek sadece işitsel değil, aynı zamanda görsel ve fiziksel bir deneyimdir. O dönerken sesin hareketini izlersiniz, müziğe dokunursunuz adeta. 1877'de Thomas Edison fonografı geliştirirken, bu deneyimin bir gün milyonların hayatına gireceğini tahmin etmiş miydi bilinmez. Ancak Peter Carl Goldmark’ın 33 1/3 devirlik uzunçalar (LP) plağı icat etmesiyle her şey değişti.

Müziği “Görebildiğiniz” Tek Format

Bu format, kayıtlı müziği milyonlarca eve taşıdı. Goldmark ayrıca fonografın iğnesi ve ton kolunu geliştirerek müzik dinleme standartlarını belirledi. Yıllar boyunca plaklar, müziği dinlemenin en yaygın yoluydu.

Plak Neden Hala Yaşıyor?
Kasetler, CD’ler ve internet geldikten sonra birçok kişi plağın sona erdiğini düşündü. Ancak gerçek şu: Plak asla ölmedi. Sadece kısa bir süre gözden kayboldu. Bugün tekrar popüler olması bir “geri dönüş” değil; var olanın yeniden fark edilmesi.

Modern pikaplar sayesinde artık kablosuz, kompakt ve pratik bir şekilde analog sesin tadını çıkarabiliyoruz. Hem nostaljik hem de kaliteli bir dinleme sunan bu deneyim, hâlâ eşsiz.

Plak Türleri Neler?

Plak Türleri Neler?
LP (Long Play / Uzunçalar): Dakikada 33 1/3 devirle döner. En yaygın plak türüdür.

45’lik Plaklar: Dakikada 45 devirle döner. Genellikle 7’’ boyutundadır ama daha yüksek ses kalitesi sunan 12’’ versiyonları da vardır.

Taş Plak: Dakikada 78.26 devir döner. En eski plak türüdür ve sadece 4 dakika ses alır. Gramofonlarda çalınır.

Dinlemek Bir Ritüel
Plaktan müzik dinlemek, özellikle yıllardır aradığınız bir plağı bulduğunuzda adeta bir törene dönüşür. O ilk iğne teması, dönerken çıkan hafif çıtırtılar, albüm kapağını incelemek… Her anı ayrı bir haz.

Plaklar, aynı zamanda mekâna estetik de katar. Zevkinize göre dizilmiş plak koleksiyonu görsel olarak da doyurucudur. Plak dükkânlarında zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Dinlemek kadar seçmek de başlı başına bir keyiftir.

Plak Bakımı Neden Önemli?
Plaklar hassastır. İşte dikkat etmeniz gereken bazı noktalar:

Tozdan koruyun. Karton ya da silikon koruyucu kılıflar kullanın.
Nazikçe temizleyin. Özel fırçalarla ya da yumuşak kuru bezle silin.

Hoparlörden uzak tutun. Titreşim çiziklere yol açabilir.

Üst üste koymayın. Aşırı sıcak ve baskı plaklara zarar verir.

Kenarlarından tutun. Parmak izi hem sesi etkiler hem de temizlikte plağa zarar verebilir.


Müziğe Dokunmak

Bugün müzik dinleyen, müzik seven herkesin evinde bir pikap, bir amfi, iki hoparlör yerini aldı ya da almak üzere. Koleksiyoner olmanıza gerek yok.

Köşede üç-beş sevdiğim plağım olsun, canım istediğinde açar dinlerim diyen çok. Çünkü bu işin şovla ilgisi yok, tamamen keyif işi. Müziğe zaman ayırma meselesi. Dijitalin hızından bir an olsun uzaklaşmak, bir plağın dönmesini izlemek, müziğe gerçekten kulak vermek…

Plak, yalnızca bir müzik formatı değil; müziğe dokunmanın, ona zaman ayırmanın, sesle bir bağ kurmanın yolu. Kendinizi müziğe bırakın. Pikabın başına geçin. Çünkü bazı sesler yalnızca vinilin o sıcak çatlaklarında yaşar.

“En pahalı”, “en zor bulunan”, “en az basılan” gibi kriterlere girmeden ilk baskı seçkisi hazırladım sizlere… Bulursanız kaçırmayın…

Mustafa Özkent – Gençlik İle Elele (1973)
Silüetler – Silüetler (1967)
Mustafa Özkent – Gençlik İle Elele (1973)
Hardal – Nasıl? Ne Zaman? (1980)
Erkin Koray – Erkin Koray (1973)