74 yıllık yaşamında bize kattığı değerler için teşekkür ederiz. Peki Timur Selçuk'un hayatı ile ilgili bilgileri öğrenmek ister misiniz? İşte Timur Selçuk kimdir ? sorusuna cevap bulacağınız haberimiz... Piyano ile de protest müzik yapılabileceğini ispat eden bir dahi Timur Selçuk’un hayatına bir göz atalım..
Timur Selçuk kimdir?
Timur Selçuk 2 Temmuz 1946, İstanbul’da sanatçı bir çiftin oğlu olarak dünyaya geldi. Babası dünyaca ünlü Türk Sanat Müziği ustası Münir Nurettin, annesi tiyatro sanatçısı Şehime Erton... Sanat dolu bir evde büyüdü. Babasının melodileri, annesinin tiratları içine işledi. 5 yaşında piyano ile tanıştı. Öğretmeni Münir Nurettin olunca ilk konserini henüz 7 yaşındayken verdi.

Etkilendiği şairler...
Şiire meraklıydı. Nazım Hikmet, Orhan Veli, Ümit Yaşar Oğuzcan, Atilla İlhan en çok etkilendiği şairler oldu. Onların şiirlerini bestelediği yaptığı şarkılar dillerden düşmedi. Galatasaray Lisesi mezunudur. Fenerbahçeli babanın, Galatasaray taraftarı oğludur. Ancak son yıllarında spora farklı konuların bulaşması nedeniyle maçları dahi izlememiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Konservatuarı’nda piyano eğitimi almıştır. Sürekli çalışan, üreten, titiz bir yapısı vardır.
Onu sahnede piyano çalarken izlemediyseniz çok şey kaçırmışsınızdır. O adeta piyano ile dans eder. Mimikleri ile her kelimeyi yaşarsınız. Çılgın bir adamdır. Espriler yapar. Protest müzik sadece bağlama ile değil piyano ile de yapılırı ispatlamış bir müzik dehasıdır. İşine çok saygılıdır. Aynı saygıyı herkes göstersin ister. Bir dönem izinsiz kendi ve babasının eserlerini okuyanlara savaş açmıştır

Protest müzik...
Politik eleştiri yaptığı şarkılar da çok ilgi çekmiştir. Amerikan Güdümcüsünün şarkısı kısa ama yüzünüzde tebessüm oluşturan şarkıdır.
“Amerika sensiz ne yapar dünya,Amerika büyüksün sen bizi çok seversin, Amerika düşler ülkesi kurtar bizi...” ya da Özgürlük ve dayanışma şarkısı...
“Uyan yurttaş uyan artık yetmedimi yaşadıkların yetti artık tüm yaşadıkların hakimiyet milletin vazgeçilmez tabiatında saklı, her yer Taksim her yer direniş, her yer vatan her yer direniş. Uyan kardeş uyan artık sesiz kalma duyulsun bu haykırış, yankılansın bu başkaldırış...”
Peki ya Ekonomi Tıkırında şarkısı... İçimizi kıpır kıpır yapan her dönemin şarkısı...
“Ekonomi tıkırında ekonomi tıkırında kriz var kriz var bunalım var.”
1998 yılında Devlet Sanatçısı ünvanını kazandı.
Oyunlara ruh kattı...
Sinemaya gitmeyi sevmemesine rağmen birçok filmin müziklerini yapmış, müzik bazı filmlerden daha çok ilgi çekmiştir. Sarıpınar 1914, Üç İstanbul, Hakkari'de Bir Mevsim, Cahide... Yine tiyatro oyunlarına özel besteler yapmıştır. Nereye Payidar, Rumuz Goncagül, Şeyh Bedrettin destanı, Sakıncalı Piyade, Küçük adam ne oldu sana?, Tak-tik, Galile Galileo, Ferhat ile Şirin, 804 İşçi bu oyunlardan bazılarıdır. Devekuşu Kabare’nin Yasaklar oyununun müziği de Timur Selçuk bestelerinden oluşmuştur. Zeki Alasya, Metin Akpınar, Nevra Serezli başta olmak üzere tüm oyuncular harikalar yaratmıştı. Espriler hala dillerdedir.

Şarkıları yol haritamız...
Ayrılanlar İçin, Böyledir Akşamları İstanbul’un, Bugün yarın daima, Rıhtımda, Ayten’in sonu, Bizim şarkımız, Beyaz güvercin, Bir resimde sen, Yaşayamam sensiz, Bir gün, Sevmek delilik... Ümit Yaşar Oğuzcan’ın şiirlerini bize daha çok sevdirdiği şarkılardır. Onunla, Hürriyete doğru, Pireli şarkı söyleriz Orhan Veli’yi anarak ya da Güneşin sofrasında dostlarla buluşur. Nazım’ın ateşi ile yanarız. Atilla İlhan’ı unutmayız. Karantinalı Destina’yı hayal ederiz. Eski sinemalar, İhtiyarlar balladı, Böyle bir sevmek deriz.
Sevginin önünde eğil kızım...
Kızına yaptığı şarkıda tüm insanlara mesaj veriyor aslında... İşte Kızıma şarkısının sözleri...
"Bütün insanları dostun bil, kardeşin bil Kızım, sevginin ürünüdür insan... Nefretin değil Kızım... Zulmün önünde dimdik tut onurunu... Sevginin önünde eğil Kızım..." Kızı Hazal Selçuk da babasının ve dedesinin izinden yürümüş iyi bir müzisyen olmuştur. 1989 yılında henüz 16 yaşındayken Grup Pan (Vedat Sakman, Arzu Ece,Sarper Semiz, Hazal Selçuk) ile Eurovision Şarkı Yarışması'nda Timur Selçuk bestesi Bana Bana şarkısı ile ülkemizi teslim etmiştir. Güçlü vokali hala kulaklarımızda, hele Timur Selçuk’un orkestrayı yönetirken yaptığı şov hala gözlerimin önündedir. 6 Mayıs 1989 yılında hepimizi ekrana kilitleyen şarkı maalesef yarışmayı 21. sırada sondan birinci şekilde tamamlamıştır. Başarılı olamasa da şarkı çok sevilmiş Hazal Selçuk’u yıldız yapmıştır.
“Gelirse, üzerse, giderse, dönerse, severse... Bana bana (olur mu?), bana bana (olur mu?) Bana bunu, bana bunu, bana bana (olur mu?) Bana bana (olur mu?), bana bana (olur mu?) Bana bunu, bana bunu, bana bana (olur mu?) Yapamazsın, ay ay ay ay ay... Yapamazsın, ay ay ay...”
Hem eğlendirdi hem de öğretti...
“Evvel benem Ahir Benem” de dedi. İspanyol Meyhanesi’nde bir kadının peşine de düştü. Şarkı yelpazesi çok genişti. Onun konserinden çıkınca birçok dünyayı birden keşfedersiniz. 1983 ve 2014 yılında Nükhet Duru ile birlikte verdikleri konserler de efsaneydi.
Bir anı...
9 Mart 2017 günü İzmir’e gelmişti. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’i “Kalamış’tan Beyaz Güvercine” buluşmasına sahne olmuştu. Timur Selçuk her zaman olduğu gibi seyirciyi avucuna almış. İlk bölümde babası Münir Nurettin Selçuk'un şarkıları, ikinci bölüm Timur Selçuk şarkıları söylendi. İzmirlileri, “Adnan Saygun Külliyesi’ne hoş geldiniz İzmirli müziksever muhtar kardeşlerim” diye selamladı. Cumhuriyetin bekçisi, yarının Türkiye'sinin garantisi, sembolü, azimli ve kararlı İzmirlileri Cumhuriyet değerlerine bağlı dik duran muhtarı olarak gördü. İzmir'i ve İzmirlileri çok sevdi.
Issız kuyularda merdivensiz kaldık...
Sanatı ibadet olarak görür. “İnsanlar toplanırlar, izledikleri, dinledikleri sunumla gönül telleri ortak bir titreşime geçer, insan olmanın farklılığını, derinliğini yaşarlar... Dua eder gibi... Bu yüce bir duygudur.. vatan savunması gibi...” der. Ne kadar doğru değil mi? Bir konsere gittiğiniz de büyülenirsiniz. Sanatçı sizi avuçlarının içine alır, söylediği şarkılar sizi farklı zamanlara sürükler. Geçmişinizle savaşırsınız. Sonuçta huzur içinde çıkarsınız salondan...
2020 yılı Kasım ayının 6. günü bizi ıssız kuyularda merdivensiz bıraktı. İstanbul’da sonsuzluğa yürüdü. Daha söylenecek çok sözü vardı. Kısa boylu ama yüreği dev bir sanatçıyı kaybettik. Şarkıları hala yüreğimizi sarıyor. Telefonumuz onun melodileri ile çalıyor. Ah yine bu aradı derken bile onun şarkısı ile huzuru yakalayıp, açıyoruz telefonumuzu... Evet hepimiz bıktık dünyayı sırtımızda taşımaktan ama yapacak bir şey yok...
İyi Ki doğdun...
Bugün 2 Temmuz bundan 78 yıl önce doğdun... Hayatımıza rehber oldun...
“Caddeden sokaklara doğru sesler elendi, pencereler kapandı, kapılar sürmelendi”
Göğe selam olsun...





