Türkiye’de son yıllarda üretimi hızla artan lavanta, küçük bir bahçeden dahi ciddi gelir sağlayan bitkiler arasında öne çıkıyor. Halk arasında “mor altın” olarak bilinen lavanta, hem yağı hem çiçeği hem de turizm getirisiyle üreticilerin yüzünü güldürüyor.
Dayanıklı ve Uzun Ömürlü
Akdeniz iklimine uyumlu olan lavanta, bakımının kolay olması ve susuzluğa karşı dayanıklılığıyla çiftçiler için düşük maliyetli bir üretim avantajı sunuyor. Dikimden sonraki ikinci yıldan itibaren verim alınabilen lavanta tarlaları, 15–20 yıl boyunca kesintisiz ürün verebiliyor. Bu uzun ömür, çiftçilerin üretimde süreklilik sağlamasına imkân tanıyor.
Her Parçası Gelir Kapısı
Lavanta, çok yönlü kullanım alanlarıyla ekonomik değerini artırıyor. Kozmetik ve parfüm sanayinde yoğun talep gören lavanta yağı, aromaterapide de tercih edilen doğal bir ürün. Kurutulmuş çiçekleri sabun, kese ve oda kokularında kullanılırken; lavanta balı ve çayı doğal şifa kaynağı olarak öne çıkıyor. Ayrıca lavanta bahçeleri, yaz aylarında turizme açılarak ziyaretçilere görsel şölen sunuyor.

Turizm ve Yöresel Ekonomi
Mor renkli tarlalar özellikle yaz döneminde turistlerin uğrak noktası haline geliyor. Fotoğraf turizmi, yöresel ürün satışları ve festivaller, lavanta üretiminin sadece tarımsal değil, aynı zamanda kültürel ve ekonomik bir katkı sağlamasına imkân tanıyor.
Türkiye’de Üretim Artıyor
Isparta, Burdur, Konya ve Edirne başta olmak üzere birçok ilde lavanta bahçeleri hızla yaygınlaşıyor. Küçük ölçekli arazilerde bile ciddi kazanç elde edilebilmesi, lavantayı kırsal kalkınma için cazip hale getiriyor. Hem yerel ekonomiye katkı sağlayan hem de turizmi canlandıran lavanta, üreticiler için güvenilir bir gelir kapısı olmayı sürdürüyor.
Yağı, çiçeği ve turizmiyle üreticisine kazandıran lavanta, “mor altın” unvanını haklı çıkarıyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinde artan üretim, hem tarımsal çeşitliliğe hem de kırsal ekonomiye yeni bir ivme kazandırıyor.





