Madam Corinne Lütfü, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1913-1917 yılları arasında mektuplaştığı, Osmanlı döneminde İstanbul’un kültürel ve sosyal hayatında önemli bir yere sahip olan Levanten kökenli bir piyano sanatçısı. 1883’te İstanbul’da doğan Corinne, İtalyan asıllı bir ailenin mensubu olup, sanat ve eğitimle dolu bir yaşam sürdü. Atatürk ile olan ilişkisi, yıllarca süren mektuplaşmaları ve dostlukları üzerinden tarihçiler ve kamuoyu tarafından merak edilen bir konu oldu. Ancak, Corinne’in Atatürk’ün sevgilisi mi yoksa sadece yakın bir dostu mu olduğu konusunda farklı görüşler mevcut.
Corinne’in hayatı, Osmanlı’nın son dönemlerinde İstanbul’un çok kültürlü ortamında geçti. Paris’te konservatuvar eğitimi almış, beş dil bilen, Osmanlı Kadınlar Cemiyeti’nde aktif bir figür olan bu kadın, Atatürk’ün fikir dünyasına katkıda bulundu. Mektuplaşmalarında samimi bir dil kullanan ikili, dostluklarının yanı sıra dönemin siyasi ve sosyal meselelerini de tartıştı. Corinne’in yeğeni Melda Özverim, bu ilişkinin “gerçek bir dostluk” olduğunu savunurken, bazı kaynaklar romantik bir boyut olabileceğini iddia ediyor. Peki, bu ilişkinin doğası neydi?
Madam Corinne’in hayatı ve kökeni
Madam Corinne Lütfü, 1883’te İstanbul’da, Cenova kökenli Levanten bir ailenin en büyük çocuğu olarak dünyaya geldi. Dedesi Gregoire, Osmanlı Sarayı’nda tercümanlık yaptığı için aile “Tergiman” soyadını aldı. Babası, Bahriye Nezareti tercümanı Albay Doktor Luigi de sarayda önemli bir görevde bulundu. Corinne, Paris’te konservatuvar eğitimi alarak piyano ve şan bölümlerini tamamladı; Türkçe, Fransızca, İtalyanca, İngilizce ve Almanca bilen kültürlü bir kadın olarak tanındı. 1910’da, Atatürk’ün arkadaşı Yüzbaşı Ömer Lütfü Bey ile evlendi ve bu evlilik sayesinde Mustafa Kemal ile tanıştı. Ömer Lütfü’nün 1912’de Balkan Harbi’nde şehit düşmesiyle Corinne dul kaldı ve bu dönemde Atatürk ile dostluğu derinleşti.
Atatürk ile mektuplaşma ve dostluk
Atatürk ile Madam Corinne’in mektuplaşmaları, 1913’te Sofya’dan başlayarak Çanakkale, Kafkas Cephesi ve Diyarbakır gibi farklı bölgelerden devam etti. Fransızca yazılan bu mektuplar, bazen Türkçe kelimeler ve Latin harfleriyle zenginleşti; bu, Atatürk’ün 1928 Harf Devrimi’nden önce Latin alfabesine olan ilgisini gösterdi. Mektuplarda, savaşın zorlukları, kişisel duygular ve fikir alışverişi ön plandaydı. Örneğin, 20 Temmuz 1915 tarihli bir mektupta Atatürk, Çanakkale’den yazarak askerlerinin cesaretini ve kendi inançlarını sorgulayan samimi düşüncelerini paylaştı: “Görüyorsunuz ya Madam, benim insanlarım şehit olmayı ararken de budalaca davranmıyorlar. Peygamberimiz ne kadar bilgeymiş.” Ancak, bu mektubun bazı bölümleri, dini konulara eleştirel yaklaşımı nedeniyle tartışma yarattı.
Corinne’in evi, İstanbul’da direnişçilerin buluşma noktalarından biri haline geldi. Halide Edip Adıvar ve Refet Bele gibi isimleri ağırlayan bu ev, 1919’da İngiliz işgal kuvvetleri tarafından basıldı. Atatürk’ün kırmızı mürekkeple imzaladığı bir resminin bulunması üzerine Corinne, Sansaryan Han’da 19 gün gözaltında tutuldu. Bu olaydan sonra ailesiyle İtalya’ya göçmek zorunda kaldı ve 1941’de İstanbul’a döndü. 1946’da, 63 yaşında hayatını kaybetti.

Sevgili mi, dost mu? Tartışmalar
Atatürk ile Madam Corinne arasındaki ilişkinin niteliği, tarihçiler ve yazarlar arasında tartışma konusu. Corinne’in yeğeni Melda Özverim, 1998’de yayımladığı “Mustafa Kemal ve Corinne Lütfü: Bir Dostluğun Öyküsü” adlı kitabında, ilişkinin “düşündüklerini dürüstçe paylaşan iki insan arasındaki gerçek bir dostluk” olduğunu vurguladı. Özverim, romantik bir ilişkinin varlığını reddetti ve teyzesi ile annesi Edith’in Atatürk ile ilişkilendirilmesini “hoş olmayan bir ışık” olarak nitelendirdi.
Ancak, bazı kaynaklar ve yazarlar, mektuplardaki samimi ifadeleri romantik bir bağın kanıtı olarak görüyor. Örneğin, Süleyman Yeşilyurt’un “Ata’nın Hayatındaki 19 Kadın” kitabında, Atatürk’ün hem Corinne hem de kardeşi Edith ile duygusal bir ilişki yaşadığı iddia edildi. Bu iddia, Özverim’in 2002’de Dortmund Atatürkçü Düşünce Derneği adına Yeşilyurt’a dava açmasına yol açtı; Yeşilyurt beraat etti. Mektuplarda, Atatürk’ün “Seni bütün kalbimle öper, burada tek tesellim olacak mektuplarını beklerim sevgili Corinne” gibi ifadeleri, bazılarınca romantik bir ton olarak yorumlandı. Öte yandan, aynı dönemde Atatürk’ün Bulgaristan’da Dimitrina Kovacheva’ya âşık olduğu biliniyor, bu da Corinne ile ilişkisinin daha çok dostane olabileceğini düşündürüyor.
Atatürk’ün Corinne’e duyduğu saygı, onun “Memleketin en zeki kadınlarından biridir” diyerek övdüğü sözlerinden de anlaşılıyor. Corinne’in kültürel birikiminin, Atatürk’ün Batı müziği zevkini geliştirmede ve Avrupa değerlerini tanımasında etkili olduğu belirtiliyor. Ancak, mektupların tek taraflı (sadece Atatürk’ün yazdıkları) yayımlanması ve Corinne’in yanıtlarının kayıp olması, ilişkinin tam doğasını anlamayı zorlaştırıyor.





