Son Mühür/Gamze Eskiköy- İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden çıkarılan 368 Belediye-İş üyesi işçi, 8 gündür Egemenlik Binası önünde sürdürdükleri eylemlerle haklarını savunmaya devam ediyor. Sendika yetkilileri, bir yandan işten çıkarmalarla “tasarruf” açıklamaları yapılırken, diğer yandan 3 bine yakın yeni personel alındığını belirterek duruma tepki gösterdi. İzbeton Şube Başkanı Musa Bozkurt, “368 işçiyi bütçeye yük diye attınız, ama kendi aldığınız işçilere yüksek maaş verdiniz” dedi.

Belediye Iş Eylem

“Kıdemli işçileri attınız, yenilere fazla maaş verdiniz”

Belediye-İş Sendikası İzmir 3 No’lu İzbeton Şube Başkanı Musa Bozkurt, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kendi döneminde işe aldığı 3 bin kişiye yüksek maaşlar verildiğini, ancak uzun yıllardır çalışan işçilerin “bütçeye yük” gerekçesiyle işten çıkarıldığını belirtti. Bozkurt, "Öte yandan belediye, kendi döneminde işe aldığı yaklaşık 3 bin kişiye, mevcut kadrolardan daha fazla maaş veriyor. Yüzde 3 ila 5 oranında yüksek ücretle alınan bu kişiler için bütçe bulunabiliyor. Ancak yıllardır çalışan 368 işçinin maaşları bütçeye yük sayılıyor. O zaman soruyoruz: Bu 3 bin kişiye verilen maaşlar Büyükşehir’in bütçesinden mi karşılanıyor? Taşeron firmalara ayrılan bütçe ne kadar? Belediyenin kendi personeline mi yoksa dışarıdan çalıştırdığı şirketlere mi daha fazla kaynak ayrılıyor? Şeffaflık sözü verdilerse, bu sorulara açık açık yanıt versinler” ifadelerine yer verdi.

Belediye Iş Eylem Egemenlik Binası

“İşçiye sandık değil hak verilmeli”

Musa Bozkurt, Başkan Cemil Tugay’ın “işçilerin önüne sandık konulması” yönündeki önerisine ise, “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, sendikadan işçinin önüne sandık konulmasını talep ediyor. Ancak bu talepler, işçilerin doğrudan cebine giren haklarla ilgili. Cemil Tugay bizden, bazı maddeleri işçilere soralım, sandık koyalım diyor. Ama bunlar öyle basit maddeler değil; işçinin cebine giren paraları ilgilendiriyor. Şu anda işçiye ödenen ‘raporsuzluk’ ve 'ilave istihdam teşvik' ücretlerini kaldırmak istiyorlar. Bu ödemelerin kesilmesi, işçinin maaşından ortalama 5 bin lira eksilmesi demek. Zaten 50 bin lira maaş alan bir işçiden bu miktar kesildiğinde geriye pek bir şey kalmıyor. Geçim daha da zorlaşıyor” şeklinde yanıt verdi.

“Yetki işçiden alındı, sorumluluk bizde”

Bozkurt, sandık önerisinin sendikal temsiliyetin yok sayılması anlamına geldiğini vurgulayarak, “Cemil Tugay, sanki biz bu görevde atamayla bulunuyormuşuz gibi davranıyor. Oysa biz seçimle geldik. Bu yetkiyi doğrudan işçiden aldık. Yetki de, sorumluluk da bizde. Şimdi bu yetkiyi kullanmayalım, sorumluluğu işçinin omzuna yükleyelim diyorlar. Kusura bakmasınlar ama biz bu sorumluluktan kaçmayız. İşçi bize güvenip bu görevi verdi. Biz de onun hakkını savunmak için buradayız.

Cemil Bey’e sormak lazım: İzmir halkı, sizin bir buçuk yıldır yaptığınız hizmetleri destekliyor mu? Madem işçinin önüne sandık koymayı savunuyorsunuz, o zaman siz de koyun sandığı. İzmir halkı memnunsa siz devam edin, değilse siz de bırakın” diye konuştu.

Beleediye Iş

“Gerçeği çarpıtıyor, halkla işçiyi karşı karşıya getiriyor”

368 işçinin performans bahanesiyle işten çıkarıldığını söyleyenlere karşı sendika sert tepki gösterdi. Musa Bozkurt, uzun yıllardır çalışan işçilerin hiçbir disiplin cezası dahi bulunmadığını belirterek, “Cemil Tugay bugün halkla işçiyi karşı karşıya getiren bir tutum sergiliyor. Kocaman yalanlar söylüyor. Ama unuttuğu bir şey var: Biz de halkız. Bu kentte yaşayan, çalışan, vergi veren yurttaşlarız. İşten atılmış olabiliriz ama hâlâ vatandaşız. 1030 işçinin işten çıkarılması demek, ailesiyle birlikte binlerce kişinin ekmeğiyle oynamak demektir. Üstelik bu insanlara hiçbir ödül verilmediği gibi, emekleri de yok sayıldı. Belediyeye yük olarak görüldüler. Ama bir yandan da ‘performansı düşük olanları çıkardık’ yalanı söyleniyor. Oysa işini düzgün yapan, yıllardır görevde olan insanlar da çıkarıldı. Bu açıklamalar gerçeği yansıtmıyor” ifadelerine yer verdi.

“Eylem ve grev arasındaki farkı bile bilmiyorlar”

Sendikanın, grev süreci ile işten çıkarmaya karşı yapılan eylemleri ayırdığını söyleyen Bozkurt, “Görünen o ki eylemle grev arasındaki farkı bile bilmiyorlar. Toplu iş sözleşmesinden doğan grev başka, işten atmalara karşı yapılan eylem başkadır. Önceki grev sürecinde ‘Evinize gidin, yatın’ diyecek kadar konudan uzaklar. Şimdi de eylem yapan işçilere ‘Gidin sendikanın önünde eylem yapın’ deniliyor. Yani hem işçiyi işten atıyorlar, hem de onu sendikasına karşı kışkırtıyorlar. Böyle bir anlayış kabul edilemez” diye belirtti.

“Çevik Kuvvet gözetiminde meclis mi olur?”

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin halka açık olması gerektiğini vurgulayan Bozkurt, “Sosyal demokrat bir belediye başkanı, çevik kuvvet gözetiminde meclis toplantısı yapıyor. Biz sadece meclis oturumunu izlemek istedik. Çünkü o meclis halkındır, halka açıktır. Ama güvenlik görevlileriyle ve zabıtayla kışkırtıcı bir tavırla karşılaştık. Sanki vatandaşlıktan çıkarılmışız gibi davranıyorlar. Oysa biz hâlâ bu ülkenin yurttaşlarıyız. İzlemeye hakkımız olan bir meclise alınmadık” şeklinde konuştu.

“Hukuki de değil, ahlaki de değil” iddiası çürütüldü

İşçilerin hak taleplerinin hem hukuki hem de yıllardır uygulanmakta olduğunu hatırlatan Bozkurt, belediyenin açtığı davayı kaybettiğini hatırlatarak sözlerini şöyle noktaladı:

“Cemil Tugay çıkıp, ‘İstenen maddeler hukuki de değil, ahlaki de değil’ diyor. Ama işin gerçeği şu: Bu maddelerle ilgili belediye dava açtı ve o davayı kaybetti. Yani hukuken haksız olduğu kesinleşti. Ya kendisi hukuku bilmiyor, ya da danışmanları ona yanlış bilgi veriyor.

Ahlak meselesine gelince… Bu maddeler 2005 yılından beri uygulanıyor. O zaman kendisinden önceki tüm belediye başkanları mı ahlaksızdı? Eski sendikacılar mı? Bürokratlar mı? İşçiler mi? Herkes yanlış yaptı da bir tek Cemil Tugay mı doğruyu biliyor?”

Muhabir: GAMZE ESKİKÖY