Geçtiğimiz günlerde Elmalı Davası olayı ve nice çocuk istismarı olayı bütün ülke gibi bizleri de haklı bir öfkeye boğdu. Bu coğrafyada çocuklar evler balonlar çizecekleri yaşta taciz edilişlerini çiziyorlar!Taciz edenin öz anne-babası olmasına mı yanalım, onları tahliye eden Hakime’mi yoksa sosyal medyada adalet arayacak kadar adaletsiz olmamıza mı?! Bu haklı öfkemiz karşısında CHP Kemalpaşa Gençlik Kolları olarak görüş ve değerlendirmelerimizi kamuoyuyla paylaşmak gereksinimi duymaktayız.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi gereğince, 18 yaşını doldurmamış her birey çocuktur. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 19. maddesi çocuğu istismardan koruma konusunda devlete; önleme, tespit etme, müdahale etme, iyileştirme ve zararı giderme, sosyal destek sağlama ve failleri cezalandırma yükümlülükleri verir. Bireyler ve kurumlar, herhangi bir gerekçe ile istismarın üstünü örtmeksizin ve çocukların haklarını koruyarak yeni istismarların önünü açmayacak biçimde sorumluluklarını yerine getirmelidir.
Hepimizce infial içinde izlendiği üzere çocuklarımıza yönelik saldırı haberlerinin ardı kesilmiyor. Bu merkezi hükümetin yönettiği devlet anlayışında Saygıdeğer yazarımız Yaşar Kemal'in de söylediği gibi;
Bu ülkede dört şey olmayacaksın: kadın, çocuk, ağaç ve sokak hayvanı.. Ve biz ne çocukları ne ağacı ne de kadınlarımızı koruyabildik.. Bu utanç bize ömrümüz boyunca yeter!


Ülkemizde çocuklara yönelik istismar vakaları son 10 yılda %700 artmıştır. Ülkemizin dört bir yanındaki adliyelerde her yıl on binlerce çocuğa yönelik cinsel istismar davaları açılmaktadır.Üstelik bunlar sadece kayıtlara geçen rakamlar olup, sorunun gerçekte bundan çok daha büyük olduğu malumdur. Evet durum bu kadar acı ve acı hepimize bu kadar yakın. Bu acıya maruz kalmamak için ne yapıyoruz, ne yapmalıyız. Bu soruların cevabı tüm ülke olarak hepimizin sorumluluğundadır. Ve bu sorumluluk sosyal medyada paylaşımlarda bulunarak, bitirilebilecek bir sorumluluk değildir. Bu şekilde anlık tepkilerle sonlandırılabilecek kadar basit bir sorun da değildir. Uzun vadeli eğitim programları, suç ile mücadele politikaları, çocuk koruma politikaları üzerine düşünmek yerine, sadece idam ve kimyasal hadım meselesini ortaya atıp tüm sorunu bunların çözeceğini sanıp çocuk koruma meselesinin kendisini unutmak, toplumu bir çıkmaza sürüklemekten başka bir şey değildir.


Çocuklara karşı işlenen suç ne olursa olsun suçlu elbette en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Ancak bu güne kadar sadece suçlunun en ağır şekilde cezalandırılması üzerinden yapılan toplumsal arayışın çözüm getirmediği, bilakis çocuğu bir kez daha mağdur ettiği görülmelidir.  Ülkemizin taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi, çocukların korunmasına dair diğer Uluslar arası düzenlemeler, Anayasamız, Çocuk Koruma Kanunumuz ve Çocuk Hakları Alanında çalışan uzmanlar öncelikle ÇOCUĞUN KORUNMASI’ na vurgu yapmaktadır. Bu bakış açısıyla ortaya çıkarılan bilimsel çalışmalar referans alınmaksızın konunun sadece idam ve hadım üzerinden tartışılarak çözümün sadece bunlar olarak değerlendirilmesi ÇOCUKLARIMIZI KORUMAYACAKTIR.
çocuk istismarının önlenmesi için tartışılması gereken en önemli konu  toplumsal düzeyde nelerin yapılması gerektiğidir.


Mesele sadece öncelikli olarak suç işlendikten sonra, cinsel suç faillerinin bedenlerinin ya da cinsel dürtülerinin ortadan kaldırılması değil; suç işlenmeden önce, işlenene kadar zihinlerinin değiştirilmesi; çocukların, ebeveynlerin ve toplumun bilinçlendirilmesi ve suçun işlenmesinin engellenmesidir. Mesele, çocuklara yönelik her türlü şiddetin ortadan kaldırılması için öncelikle şiddete ilişkin risklerin ve nedenlerin ortaya konulmasıdır. Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar söz konusu olduğunda konunun sadece hukukçular arasında ve hukuk biliminin ışığında tartışılması yetmez. Çocuk korumanın gerektirdiği disiplinler arası çalışmanın cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar söz konusu olduğunda da yapılması ve ortak bir çözüm üretilmesi zorunludur. Çocukların fail ve/veya mağdur olduğu durumlarda yapılacak düzenlemenin toplum önünde, toplumun tüm kesimlerinin katılımı ile yapılacak tartışmalar ile olgunlaştırılması ve temel ilkeler etrafında oluşturulacak birliktelik ile dengelenmesi gerekir. Yapılacak düzenleme ve uygulamalar için toplumun desteğini almak her suç bakımından önemlidir ancak söz konusu olan cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar olduğunda bu önem daha da artar.


Bu konuda Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği ve Barolar tarafından düzenlenen ve yaklaşık bir yıla yayılan çalışmalarda, çocuk alanında, ilgili bir çok disiplinden uzmanın bir araya gelerek hazırladığı rapor önemli bir kaynak niteliğindedir. Yöneticilerden, yapılacak yasal düzenlemeler  için bu konuda yapılan tüm çalışmaları dikkate almalarını, meseleyi tek çözümü sadece idam ve hadımmış gibi basite indirgemeyerek  sığ bırakmamalarını  rica ediyoruz. Bu ricamızı, çocuk istismarı yarasını yüreklerinde taşıyan basın ve kamuoyuyla paylaşır sesimize katılmalarını dileriz.

Editör: TE Bilişim