Son Mühür / Yağmur Daştan - İzmir Büyükşehir Belediyesi iştirakleri İZDENİZ ve İZSU ile İzmir Sivil Toplum Örgütleri Platformu (İSTÖP) iş birliğinde gerçekleşen “2025 Körfez Buluşması’nın ikincisi Menemen’de Gediz Deltası’da yapıldı. Çalışmaya, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Menemen Belediyesi CHP’li meclis üyesi Erdal Karagöz, İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarım, Orman ve Hayvancılık Komisyonu Başkanı Veteriner Hekim Selçuk Karakülçe İzmir Sivil Toplum Örgütleri Platformu (İSTÖP) –KONFED–KONVAK Genel Başkanı Mehmet Aydoğan’ın yanı sıra; Prof. Dr. H. Baki Ünal, Prof. Dr. Cenk Küçükyumuk, Prof. Dr. Şerafettin Aşık, Enerji Uzmanı Muzaffer Salih Ertan, Mehmet Acar Doğan, Mühendis Tuncer Beybağ, Prof. Dr. Veysel Ayser, Prof. Dr. Mustafa Alpaslan, eski İzmir İl Özel İdaresi Müdürü Servet Ecemiş ve Prof. Dr. Ramazan Cengiz Akdeniz’den oluşan bilim kurulu üyeleri katıldı. Çalışma kapsamında Gediz Nehri’nin Körfez ile birleştiği noktaya teknelerle giden bilim kurulu üyeleri bölgeyi inceleyip su kaynaklarından numuneler aldı ve yaşanan kirliliği dikkati çekerek uyarılarda bulundu.

Kirlilik çıplak gözle fark ediliyor…

Gediz Deltası’na teknelerle ulaşan heyet, suyun renginin koyulaştığı, yüzeyin yer yer çamurla kaplandığı ve kötü kokunun yoğunlaştığı bir hatta ilerledi. Denizin dibinin kirlilik nedeniyle balçık haline döndüğü ve derinliğinin neredeyse 80 santimetreye kadar düştüğü gözlemlenirken; deltadaki kirliliğin çıplak gözle fark edilir bir noktaya ulaşmış durumda olduğu dikkati çekti. Gediz Deltası, kamuoyunda İzmir Kuş Cenneti olarak bilinen ve 300’ün üzerinde kuş türüne ev sahipliği yapan Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından birine ev sahipliği yapıyor. Flamingo, pelikan ve çok sayıda göçmen kuş türü için bu bölge hem beslenme hem de üreme alanı niteliği taşıyor. Saha gezisi sırasında kuşlar tamamen kaybolmuş değil; ancak sayılarının azaldığı ve belirli alanlarda yoğunlaştıkları görülüyor. Bazı kuşların deltadan uzak noktalara yöneldiği, özellikle suya erişimin zorlaştığı bölgelerde yaşam alanlarının daraldığı gözlemlendi. Yetkililer, suyun niteliğinde yaşanan bozulmanın kuşların kuluçka ve beslenme alanlarını doğrudan etkilediğine işaret etti.

‘Ciddi anlamda yaptırımlar uygulanmalı’

İSTÖP olarak 120 bilim insanıyla kent yararına çalışmalar sürdürdüklerinin altını çizerek açıklamalarına başlayan Genel Başkan Mehmet Aydoğan, “Sadece Körfez ile ilgili çalışan 22 bilim insanımız var. Onlarla birlikte İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZDENİZ ve İZSU olarak Körfez buluşması adı altında bir proje başlattık. Bu buluşmaların ilkini Bergama Vapuru’nda İzmir Körfezi’ni gezip yaşananları yerinde gözlemleyerek gerçekleştirdik. Bugün ikinci buluşmamızı Gediz Deltası’nda gerçekleştirdik. Önce Emiralem’deki regülatöre gidip oradaki çevre kirliliğine hep birlikte şahit olduk. Esas bunun Manisa’dan itibaren incelenip sanayi bölgelerinin kontrol altına alınması, ciddi denetimlerden geçirilmesi, denetim yapanların da denetimlerinin yapılması gerekiyor. Kirlilik bu kadar arttıysa denetim yapanlarda da eksiklik var demektir. Onun için özellikle bu nehre deşarj eden ne kadar sanayi kuruluşu varsa ciddi anlamda yaptırım uygulanmalı” dedi.

“Doğrusunu yapalım, Körfez’i kurtaralım”

“Doğrusunu yapalım, Körfez’i kurtaralım”

“İzmir gitmiş, Körfez gitmiş, canlılar gitmiş… Hayatımda su kamışlarının bu kadar kötü olduğunu ilk kez gördüm…” diyerek şahit olduğu tabloyu aktaran Başkan Aydoğan, “Su kamışları, en zor şartlarda yetişen bitkilerdir. Artık onlar dahi ‘İmdat’ diyor. Sivil toplum örgütleri olarak bugünkü gezimiz kapsamında çeşitli bilgiler aldık ve bu noktada toplantılar yapacağız. Bir rapor haline getirip bu konuda gerekli çalışmaları yapacağız. İnşallah bir katkımız olur… İlk defa Türkiye’de bir sivil toplum örgütü beraberinde bu kadar çok bilim insanıyla Körfez’in temizliği ile ilgili bu kadar büyük bir çalışma yapıyor. Körfez gerçekten elden gitmiş… Saatlerce balçık çamurun üzerinde seyahat ettik. Masa başında bu işler çözülmez. Bizler buraya geldik, her şeyi yerinde gördük ve elimizi vicdanımıza koyduk. Peki bu kentin sorumluları ne yapıyor? Bizim amacımız bağcıyı dövmek değil; Körfez’i temizlemek ve eksiklikleri neyse bilimsel olarak ortaya koymak. İnşallah bunu da başaracağız. Doğrusunu yapalım, Körfez’i kurtaralım” ifadelerini kullandı.

Karagöz: Bu suyu çiftçiler tarımda kullanıyor

Bilim insanlarına bölgeyi anlatarak yaşanan sıkıntılara işaret eden İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Menemen Belediyesi CHP’li Meclis Üyesi Erdal Karagöz ise Gediz Nehri boyunca oluşan kirliliğin yalnızca çevreyi değil, tarımı ve canlı yaşamını da etkilediğini söyledi. Karagöz, Menemen Ovası’nda kullanılan sulama sularının bir kısmının Gediz’den geldiğini, bu suların Körfez’e ulaşmadan önce tarım alanlarında kullanıldığını hatırlatarak, “Deniz ile Gediz’in birleştiği noktada bir araya geldik. Menemen Ovası, Türkiye’nin dördüncü büyük ovası. 165 bin dekar sulanabilir; tek yıllık ve çok yıllık ürünlerin yetiştiği bir alandan bahsediyoruz. Burada yetişen ürünlerin çoğu İstanbul ve iç Ege Bölgesi’nde piyasaya sürülüyor. Son üç ila dört yıldır Menemen bölgesinde Gediz’den kaynaklanan bir kirlilik oluşmakta. Demirköprü Barajı’ndan sonraki Menemen’in son noktasına kadar uzaklık 110 kilometrelik bir alan. Bu alan içerisinde bizim tespitlerimize göre 170’e yakın zeytin fabrikası ve atıkları, bunun yanı sıra evsel atıklar, sanayi atıkları nedeniyle saniyede 7 metreküpe yakın bir su miktarına teşkil ediyor. Bu 7 metreküp suyun bir kısmını Menemen bölgesindeki çiftçilerimiz tarımda kullanıyor. Geriye kalan kısmı da deniz ve Gediz’in birleştiği noktaya doğru gelmekte. Buraya gelen o su da balıkçılarla birlikte genelde flamingo ve pelikan kuşlarımızın su ihtiyacını karşılıyor. Bu gelen suyun içinde ağır metaller oluştuğu için kuşlar su aramak için dışarıya çıkıyor. Bunun sonucunda da kuluçka yapan kuşlar Kuş Cenneti’nden yavaş yavaş uzaklaşıyor. Örneğin, geçtiğimiz yıllarda 18 bin çift flamingo varken; bugün 13 bin adet flamingo sayılabiliyor” dedi.

İlgili bakanlıklara çağrı yaptı

“Bizim esas amacımız Gediz Nehri üzerinde bulunan fabrikaların atıklarının denetlenip uygun hale getirilmesini sağlamak” sözleriyle devam eden Karagöz, “Bu noktada Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na büyük işler düşüyor. Elimizden geldiğince sorunları İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde ve Menemen Belediye Meclisi’nde gündeme getirmeye çalışıyoruz. Fakat maalesef duyarlı kişilere henüz ulaşamadık. Geçmiş dönemde yaptığımız tespitlerimizi Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne bizzat giderek ilettik. Bize söylenen İzmir bölgesindeki fabrikaların bu alanı rahatsız etmediği ancak Manisa bölgesinden gelen sorunlarla ilgili Manisa Valiliği ve Manisa Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne iletmemiz oldu. Türkiye’de şu anda Van Gölü’nde temizlikler var. İzmir Körfezi de temizleniyor ama yaklaşık olan 1 milyon 800 bin nüfusa kucak açan Gediz Nehri’ne bakanlıklar neden el uzatmıyor? Menemen’deki çiftçilerin sesiyiz, büyük sorunlar yaşıyoruz. Yaklaşık 700 kilo ürün aldığımız endüstri bitkimiz olan pamukta bu yıl 400 kilogram aldık. Maltepe bölgesinde yaklaşık 900 kilogram ürün aldığımız hububatlar da 500 kilograma düştü. Bunlar, ağır metal içeren suların tarım alanında kullanılmasının bir ürünü. O nedenle bakanlıklarımızın bir an önce harekete geçmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Gediz Nehri’nin altı ayrı noktasından numuneler aldıklarını söyleyen Karagöz, “Bunları belirli tarım kuruluşlara ve laboratuvarlara gönderip suyun içinde ne gibi metaller olduğunu, tarımsal alanda kullanıp kullanılmayacağına ilişkin bir rapor hazırlatacağız. Bunları da Valiliğe, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne ve ilgili bakanlıklara göndereceğiz” diye konuştu.

Karakülçe: Körfez sadece Büyükşehir’in sorumluluğunda değil

“Seçildiğimiz andan itibaren Körfez ile ilgili birçok çalışma yaptık. Bugün gördüğümüz çalışma da onun bir sonucu” diyerek yaşananları değerlendiren İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarım, Orman ve Hayvancılık Komisyonu Başkanı Veteriner Hekim Selçuk Karakülçe de “Önce Körfez’de ne olup bittiğini tam olarak anlamaya çalıştık. Bu işin geçmişine baktık… Aslında baktığımızda daha önceki belediye başkanlarımız da bu işle ciddi şekilde uğraşmışlar ama şu taraf kesinlikle çok eksikti: İzmir halkının ve sivil toplumun Körfez ile ilgili ne olup bittiğine dair net bilgileri yoktu. Herkes bilmeli ki Körfez sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğunda değil. Peki, kimlerin sorumluluğunda? Tarım ve Orman Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Körfez ile ilgili sorumlulukları var” dedi.

‘Bu havzanın acilen kurtarılması gerekiyor’

Söz konusu alanın dünyanın nadide cennetlerinden birisi olduğunun altını çizen Karakülçe, “Kayıklarla gezdiğimiz noktalar birçok balık türünün yumurta attığı ve sonrasında da larvalarının yetiştiği alanlar. Son zamanlarda balık fiyatlarının artmasını konuşuyoruz. Hiçbir şey yapmasak ve sadece bu havzanın Gediz ayağını temizlesek çok şey değişir. Körfez’in kirlenmesinin en büyük ayağı Gediz. Daha önce İZSU deniliyordu; İZSU dördüncü faz çalışmasını yaptı, derelerle ilgili mücadelesini yapıyor. Bunu bırakın navigasyonla sirkülasyon kanalları dahi var. Ancak Türkiye’nin dört bir yanındaki AK Partili belediyelerin çevre kirliliklerine duyarlılık gösteren bakanlıklar, İzmir ile ilgili kulaklarını tıkamış vaziyetteler. Bizler de burada İzmirli’nin sahip olduğu değerleri korumak istiyoruz. Burası evrensel bir yer. Toplum duyarlılığını artırmak adına İSTÖP bilim insanlarıyla birlikte bizim bu çalışmamıza katkı sağladı. Bundan sonra da bu noktada ilerlemenin hızlı olacağını düşünüyorum. Bu havzanın acilen kurtarılması lazım. Bu havzada Büyükşehir ve iktidar ayrımından öte her iki kurumun da ne yapacağını belirlemesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“A’dan Z’ye her şey etkileniyor”

“A’dan Z’ye her şey etkileniyor”

“Bu sadece yerel yönetimin değil; ülkemizi yöneten merkezi hükümetin de sorumluluğunda” mesajı veren Mühendis Tuncer Beybağ, “Dolayısıyla burada siyaset yapmadan, yerel yönetim ve merkezi hükümet taşın altına elini koyarak kendi görevini yapmalı. İSTÖP olarak hazırladığımız raporlarla halkın gözü önünde bu işin doğru yapılmasını hem kamuoyuna hem halkımıza hem de tüm yetkili ve sorumlulara anlatmak üzere yola çıktık” ifadelerini kullandı. Maltepe 75. Yıl Mahallesi Muhtarı Cihan Yıldırım da “Burada daha önce hiçbir sıkıntımız yoktu, eskiden burada balıkçılık da yapılıyordu. Yaklaşık beş senedir hava sıkıntısı da yaşıyoruz. Özellikle sabahları nefes alınmayacak duruma geliyor. Sadece tarım değil, A’dan Z’ye her şey etkileniyor” diye konuştu.

Muhabir: Yağmur Daştan