Kemal Kamburoğlu’nun sunduğu Hayatın Nabzı programının bu haftaki stüdyo konuğu İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Ve Basifed Başekonomisti Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen oldu. Programın gündemi 'Üç önemli E' diye adlandırılan konu başlıkları ekonomi, eğitim ve emeklilik oldu. Programda ekonomi, hayat pahalılığı, emeklinin durumu, bir tarafın şatafat içinde yaşaması ve enflasyon konusuna yer verilirken, emeklilerin sıkıntılarına yönelik çözüm önerileri, eğitimde yapay zeka, yanlış ekonomi politikaları gibi  önemli konu başlıklarının nabzı tutuldu.

Vatandaşları etkileyen hayat pahalılığı ve enflasyon sıkıntısının yüksek olduğunu belirten Kemal Kamburoğlu, diyanetin harcamalarını örnek göstererek, yatırım için Türkiye'ye yabancı sermaye girmediğini belirtti ve sermaye durumumuz ortada diyerek ekonomimiz konusunda önemli ifadelere yer verdi.

Whatsapp Image 2024 05 02 At 12.28.20


Yeni orta vadeli plan enflasyonu düşürür mü?

Küçüközmen, halkın ekonomik zorluklarla boğuşurken bazı yöneticilerin lüks yaşam tarzlarına dikkat çekti. Halkın, adil bir hizmet ve gelişme görmeksizin yöneticilerin bu yaşam tarzlarına hak etmiş gibi bakamayacağını ifade etti. Temelde, yöneticilerin toplumun refahına gerçek anlamda hizmet etmeleri gerektiğini vurgulayarak, "Enflasyon, eğitim ve emeklilik, enerjiyi de dahil edebiliriz E'ler önemli. Hepsinin kendi içinde bir geçişkenliği, bir sebep sonuç ilişkisi var. Yöneticiler borç bırakmamış olsalar ya da belediye kasası 20 milyar lira fazlayla gelecek döneme devretmiş olsa halk helal olsun bunlar daha büyük sarayları hak ediyorlar diyecek ama hem ortada hizmet hem gelişme yok hem de üstüne ortada borç var" dedi. 

Emeklilik denilen süreç Türkiye’de her zaman siyasi otoritenin tüm zamanlar için rant kapısı olmuştur.

İnsanların emekliliği, artık en azından emekli olayım bir emekli maaşı bağlansın bana bir de ikramiye alayım durumumu bir parça düzelteyim, evi pas geçtik, bari alabiliyorsam bir araba alayım diye  düşündüklerini belirten Küçüközmen, " Türkiye'de emeklilik talebi çok önemli. İnsanlar niçin emekli olmak istiyorlar. Avrupa'da olsun Amerika'da olsun insanlar 70-80 yaşlarında böyle bir süreci yaşarlarken, biz niçin bunu 50li 60lı yaşlarda hatta mümkünde daha önceki yaşlarda yaşamak istiyoruz. Bunun iyi bir analiz edilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.

“Ekonomi kötü olunca emeklilik sisteminiz de kötü oluyor”

Ekonomi kötü olunca emeklilik sisteminiz de kötü oluyor diyen Küçüközmen, bunların birbirini takip eden bağlantılar olduğunu belirterek, " Karman çorman bir durum ile karşı karşıyayız. Hem şeffaf olacaksınız hem de verdiğiniz kararlarda bağımsız olacaksınız. Emeklinin durumunu ve emekliyi çözemediğiniz zaman emekli perişan oluyor. Bugün emekli maaşıyla eğer eviniz yoksa yaşama imkanınız yok. 15 bin TL de olsa yok 20 de olsa bir şey fark etmiyor. Emeklilik ve emeklilik müessesesi bu hükümetin ve bundan önceki hükümetlerin ve bundan sonra geleceklerin bir sonrakilere bırakacakları en önemli miras ama aynı zamanda en büyük sorun olacak" ifadesini kullanarak tepkisini dile getirdi.

Whatsapp Image 2024 05 02 At 12.28.21 (1)

"Sürekli borçlanan bir emeklilik sistemi var"

Sürekli borçlanan bir emeklilik sistemi olduğunu vurgulayan ve kuvvetler ayrılığı ilkesine vurgu yapan Küçüközmen, "Devlet ve hükümet ayrımı çok önemli bu noktada . Siyasi iktidara bu devleti teslim edersniz yönetim bağlamında, istismar olacak, devletin kendi içinde gerektiğinde siyasi otoriteye yasalarla güvence altına almış direnç noktalarının olması gerekiyor. Buna kuvvetler ayrılığı ilkesi diyoruz. Yasama yürütme yargıyı tek bir noktada topladığınız takdirde zaten şu an bu sorunları tartışmanın bir anlamı da yok" dedi.

Türkiye’de eğitim sistemi

Eğitimde yapay zekayı konuşuyor olmamız gerektiğini belirten Küçüközmen, sorulmaması gereken sorularla vakit geçirdiğimizi, esas konuşulması gerekenin bu çağda farklı olduğunu ve neticede öğrenemediğimiz bir süreç yaşadığımızı ifade ederek aynı zamanda dijital sistemin henüz sosyal sınıf ortamında öğrenme sürecinin yerini alamadığını söyledi.

Küçüközmen, eğitimin sadeleştirilmesinin önemine vurgu yaptı ve matematiksel konseptlerin pratik uygulamalarını öğrencilere göstermenin gerekliliğine işaret ettiğini belirtti. Öğrencilerin, konuları sadece teorik olarak değil, aynı zamanda pratik uygulamalarla da kavramalarının önemini vurguladı. Türev, integral ve fonksiyonlar gibi konseptlerin gerçek dünya uygulamalarıyla ilişkilendirilmesi gerektiğini belirtti. Öğrencilerin, konular arasındaki bağlantıları anlamalarını ve ezbercilikten uzak bir öğrenme süreci uygulamaları olarak yaşamalarına teşviğin ve böyle bir eğitim sistemine geçmenin önemini anlattı. Bu şekilde, öğrencilerin matematiksel kavramları anlamaları ve problemleri çözmeleri için daha etkili bir eğitim sağlanacağını ve öğretmenlerin de ezbercilikten uzak durmaları gerektiğini belirterek "Pasif öğrencilikte bir şey öğrenemiyorsunuz. Öğrenci konuşmalı. Öğrenmenin altında yatan şey merak ve onu tetiklemeniz gerekiyor eğitimde" ifadelerini kullandı.

Whatsapp Image 2024 05 02 At 12.28.20 (1)

Kobani Davası Kararı Sonuçlandı... İzmir Valiliğinden de Yasaklar Geldi! Kobani Davası Kararı Sonuçlandı... İzmir Valiliğinden de Yasaklar Geldi!

"Para politikasına çok fazla girmiş durumdayız"

Ekonomiyi yabancılar bize borç versin diye dizayn ediyorsanız buna vitrin süsleme deniyor. Arka planda bir şey yok ama dekor oluyor bu. Yabancı yatırımcı gelsin ben ekonomiyi düzelteyim diye bir şey olmamalı. Para politikasına çok fazla girmiş durumdayız. Faiz, kurlar bunların geçişkenliği, parasal sıkılaşma henüz karşılığı net olarak oluşmamış kavramlarla bir şeyler söylüyorsunuz. Vatandaş diyor ki piyasada para yok. Stopaj getiriyorsunuz zamanı mıydı değil miydi? Bir taraftan Türk lirasına insanları yöneltiyorsunuz Türk Lirasından elde ettikleri faiz gelirine stopaj veriyorsunuz. Burada birazcık da tutarlı olmak zorundasınız. Günübirlik politikalarla ortaya koyduğunuz her şeyi. Yine günü birlik politikalarla birer birer almaya çalışıyorsunuz. Olmuyor.

Enflasyonu düşürmek için ne yapmak lazım

Tek bir çözümün yeterli olmayacağını, mali durumun ve ekonomik politikaların şeffaf olması ve yapısal reformların öneminin büyük olduğunu belirten Küçüközmen, enflasyonun düşmesinin fiyat artış hızının dümesi demek olduğunun altını çizerek, "Enflasyonun ne olduğunu bilmemiz lazım. Tek başına bir şey yapmıyorsunuz. Bugün ateşiniz çıktığı için hastaneye gittiğiniz zaman tek bir ilaç vermiyorlar size. Bütçe açıkları var maliye politikası var. Sürekli bu işin başında duran ekip gerekiyor. Siz hazine ve maliyeyi birleştirerek yapısal reform yapamazsınız. Türkiye’nin eski yapısal reform yapısına katılması olmazsa olmaz koşuldur. Aksi halde çok daha kötü günler bekliyor bizi. En kötüsü orada bir yerde enflasyonu patlatırsanız, Venauzela ve Arjantin’in yaşadığını yaşamak durumunda kalırsınız. Bu keyfi zamlara bir şekilde son vermek lazım. Almayacaksınız. Vazgeçin. Burada bu şekilde sürdürülmekten şikayet edip sizi sömürenlerin ürünlerini gidip almayacaksınız" dedi.

Küçüközmen, "Enflasyon eğitim ve emeklilik bu üçünden de sınıfta kaldık. Sonuçta bu rakamlarda bu çok fazla söz gerek yok" diyerek sözlerini noktaladı.

Kaynak: Haber Merkezi