Dil öğrenimi, küresel ölçekte her yıl milyonlarca insanın vakit ve emek harcadığı bir alan olmaya devam ediyor. Ancak uzmanlara göre bir dil öğrenilirken yaşanan güçlüklerin ardında yalnızca kişisel beceri yok. Yapılan yeni çalışma, dilin yapısal özelliklerinin öğrenme sürecini doğrudan etkilediğini ortaya koydu.

Dil öğrenmeyi zorlaştıran kriterler tek tek incelendi

Dilbilimciler, dilleri değerlendirirken gramer kuralları, kelime türetme biçimleri, telaffuz, tonlama, yazı sistemleri ve kullanım çeşitliliği gibi temel kriterleri göz önünde bulundurdu. Buna göre tonlamalı dillerin karakter tabanlı yazı sistemleri, eklemeli dil yapıları ve farklı alfabeler, dilleri öğrenme sürecini ciddi biçimde zorlaştırıyor.

Listenin ilk sırasında Mandarin yer aldı

Hazırlanan sıralamanın zirvesinde yer alan Mandarin Çincesi, tonlamalı yapısı ve binlerce karakterden oluşan yazı sistemi nedeniyle dünyanın en zor dili olarak kayda geçti. Arapça ise sağdan sola yazılması, kök temelli kelime yapısı ve lehçe farklılıkları nedeniyle ikinci sıraya yerleştirildi.

Türkçe ilk 10 içinde yer aldı

Sıralamada Türkçe, dokuzuncu sıradan kendine yer buldu. Eklemeli bir dil yapısı üzerine kurulu olan Türkçede kelime türetme sistemi yabancılar için karmaşık bir yapıya dönüşebiliyor. Ses uyumu kuralları, vurgu değişimleri ve kelime yapılandırmalarının dilin öğrenme sürecini güçleştirdiği ifade ediliyor. Buna rağmen Türkçenin Ural–Altay dil ailesiyle benzerliği, Japonca ve Korece gibi dilleri öğrenmek isteyenler için avantaj sağlayabiliyor.

Listede yer alan diğer zorlu diller

Araştırmada Japonca, üç farklı yazı sistemiyle kullanıcılarını zorlayan yapısı nedeniyle ilk üç içinde bulunurken, Korece ve Rusça da karmaşık dilbilgisi ve alfabe yapıları nedeniyle üst sıralarda yer aldı. Ayrıca Fince, Macarca, İzlandaca ve Sanskritçe gibi diller de yapısal özellikleri sebebiyle öğrenmesi en zor diller arasında sayıldı.

Türkçe neden zor kategorisine giriyor

Dilbilimciler Türkçeyi zor kategorisine dahil ederken özellikle eklemeli dil yapısına dikkat çekiyor. Bir kelimenin ardı ardına ek alarak yeni anlamlar kazanabilmesi, yabancı dil öğrenenlerin süreci kavramasını güçleştiriyor. Bunun yanında ses uyumu kurallarıyla şekillenen yapının, Türkçeyi diğer Avrupa dillerinden yapısal olarak tamamen ayırdığı belirtiliyor.

Araştırmanın ortaya koyduğu liste, dil öğrenimi konusundaki zorlukların yalnızca bireysel yeteneklerden kaynaklanmadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Türkçe'nin ilk 10 içinde yer alması ise hem dilin köklü yapısını hem de fonetik özelliklerini yeniden gündeme taşıdı. Uzmanlar, Türkçenin sahip olduğu sistemin güçlükler barındırmasına rağmen dil öğrenenler için benzersiz bir keşif alanı sunduğuna dikkat çekiyor.

Kaynak: Haber Merkezi