Eğitim İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Eğitimde şiddetin son bulabilmesi için yetkililerin acil önlemler alması gerektiğini söyleyen Adem Yıldırım, yasaların caydırıcı özelliğinin olması gerektiğini belirtti. Eğitimde şiddete karşı yapılması planlanan yeni yasal düzenlemeye de değinen Yıldırım; “Açıklamalara bakınca bu adımları olumlu buluyorum. Önlemlerin alınması şart” dedi.

“Eğitimde şiddet yasası çıkmalı”

Eğitimde şiddetin son bulabilmesi için yetkililerin acil önlemler alması gerektiğini söyleyen Yıldırım, yasaların da caydırıcı özelliğinin olması gerektiğini belirtti. Yıldırım, “Uzun zamandır öğretmenlere şiddet aslında gündemimizdeydi. İstanbul’da yaşanan son olay kamuoyunun bütün dikkatini buraya çekti. Olayı gerçekleştiren gencin yaşına da bakmak lazım. Okul müdürünü katletmeye kalkması, Türkiye olarak nereye geldiğimizi gösteriyor. Acaba gençlerimizi, çocuklarımızı şiddete özendiren şey ne? Bir toplumu var eden şey o ülkenin eğitim sistemidir. Biz bu ülkede yaşayan toplumu doğru şekilde eğitemiyorsak, ahlak değerlerini oturtamıyorsak, insan olma bilinci, erdemli yaşam tarzını getiremiyorsak, her canın ne kadar kıymetli olduğu mesajını veremiyorsak sistemde bir yerde hata yapıyoruz demektir. Tabii Türkiye’nin demografik yapısı da değişiyor. Biz hep şunu söyledik, eğitimde şiddet yasası çıkarılmalı ve bununla ilgili çok ciddi önlemler alınmalı. Bu arada katledilen İbrahim öğretmenimizi 75 yaşında çalışmaya iten nedenlerde konuşulmalı. Kimi zaman öğrenciler tarafından kimi zaman veliler tarafından öğretmenlerimiz şiddete maruz kalıyordu zaten. Çok değil iki hafta önce kadar İstanbul’da bir okulda bir öğretmenimize yine yumruk atılarak saldırıda bulunuldu. Buradan yola çıkarak gerek siyasi otoritenin gerek MEB’in şiddete dur diyebilmek için gerekli yasaları ivedilikle çıkarması gerekiyor. Bu yasalarında caydırıcı ve adaleti sağlayan düzenlemeler olması gerekiyor” şeklinde konuştu.

“Suç temalı dizilere izin verilmemeli”

“Suç temalı dizilere izin verilmemeli”

TV kanallarında yayınlanan yayınların şiddeti artırıp normalleştirdiğini söyleyen Yıldırım, eğitimde şiddetin sonlandırılabilmesi için alınması gereken önlemlere değindi. Yıldırım; “Özel, devlet okulu ayırt edilmeksizin tüm okulların güvenlikleri sağlanmalıdır. Devleti yönetenler okulların güvenliğini sağlamalıdır. Okul kapılarına dedektörler konulmalı ve gerekli sayıda kadrolu personel alımı yapılmalıdır. Bu yapılacak olan önlemlerin yönetmeliklerle garanti altına alınması gerekiyor. Bu önlemlerin denetimini de sıkı sıkı yapmalısınız. Failler toplumun vicdanını rahatlatacak şekilde cezalandırılmalı. Faillerin gözaltına alındığını biliyoruz ama yasalardaki boşluklardan dolayı ceza almadığını da biliyoruz. Bir de en önemlisi olarak Eğitim İş olarak altını özellikle çizdiğimiz, RTÜK’ün mafya ve suç temalı yayınlara izin vermemesi gerekiyor. Bu tür yayınlar şiddeti normalleştiriyor. Ancak bu önlemler alınırsa şiddet durur” dedi.

“Adımları olumlu buluyorum”

Eğitimde şiddete karşı yapılması planlanan yeni yasal düzenlemeye de değinen Yıldırım; “Siyasilerin zaten var olan bu konuyu şimdi gündemlerine almalarının asıl nedeni eğitimcilerin burada tek vücut halde çığlık atmasıydı. Açıklamalara bakınca bu adımları olumlu buluyorum. Caydırıcılık noktasında önlemlerin alınması gerekiyor. Ortak çağrı metnimizde de gerekli yasal düzenlemelerin ivedilikle yapılması gerektiğini yazmıştık. Bazen hepimizi ilgilendiren konulan bir torba kanun içerisine atılıyor. Farklı konu başlıkları ile bir araya getiriliyor. Bir gecede meclisten geçiriliyor. Bizim talebimiz ise; eğitim çalışanlarını ilgilendiren hangi konu olursa olsun fikir birliği oluşturarak yapılması. Umarım ki Tüm eğitim çalışanlarını ilgilendiren, kapsayıcı ve uygulanabilir bir çalışmaya imza atılır” açıklamasında bulundu. 

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şen, “İki grup var. Birisi it taparlar, birisi it savarlar" AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şen, “İki grup var. Birisi it taparlar, birisi it savarlar"

‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ eleştirisi…

‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ eleştirisi…

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile ilgili değerlendirme yapan Yıldırım, seçim döneminde Ak Parti’yle özdeşleşen “Türkiye Yüzyılı” sloganının müfredata başlık olarak seçilmesini eleştirdi. Yıldırım; “Öğretmenler de uzun süredir müfredat değişikliği bekliyordu. Ama ihtiyaç analizi tam olarak yapılmadan, eğitimin tüm paydaşlarıyla bir araya gelinmeden, bir oldubitti ile bunun kamuoyuyla paylaşılması, işin ilginç tarafı bir hafta askı süresinin bulunması, yapılan açıklamalarda önümüzdeki eğitim öğretim yılından itibaren uygulamaya konulacak olması bir yangından mal kaçırma süreci olarak karşımıza çıkıyor. İçeriğe baktığımızda bazı kavramların eğitim öğretim programına yerleştirilmeye, bazı kavramların da unutulup yok edilmesine yönelik hamleler görüyoruz. Mesela askı sürecindeki bu taslak metin içerisinde cumhuriyet ve Atatürk’e atıf yok. Kamil insan ve benzeri ifadelerin, ahlak ve benzeri tutumların çok fazla öne çıkarılıyor olmasıyla, laik eğitimden uzaklaşarak bir parti politikası haline dönüşmüş din temelli eğitimi, programın içine yerleştirme çabasında olduklarını gözlemliyoruz” diye konuştu.

“Müfredat bir siyasi projedir”

Türkiye’de eğitimin giderek dinselleştiğini örneklerle anlatan Yıldırım, “Son 22 yılda eğitimin sisteminin geldiği noktaya bakın. Laik eğitimi ortadan kaldırma çabaları altında tarikatlarla, vakıflarla, cemaatlerle protokoller imzalanması, protokollerin değerler eğitimi adı altında hayata geçirilmesi, son bir yıl içerisinde Türkiye kamuoyuna düşen ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum) projesi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın gizli Milli Eğitim Bakanlığı tarzında çalışmaya başlaması, çocuklarımızın okul öncesinden başlayarak bu tarikat, cemaatlerle yapılan protokoller kapsamında eğitim öğretim yuvalarından çıkarılarak başka noktalara götürülmesi, bunlar tümden laik ve bilimsel eğitimi ortadan kaldırma hamleleridir. Bugün bunca sorun varken bir anda bir oldubitti ile ‘önümüzdeki eğitim öğretim yılından itibaren bunu uygulamaya koyacağız’ deniyorsa burada bir siyasal projenin varlığı ortaya çıkıyor” diye konuştu.

Kaynak: HABER MERKEZİ