Son Mühür / Atakan Başpehlivan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmasında iktidarı eleştirerek önemli açıklamalarda bulundu.
Geçtiğimiz hafta bölücü örgüt elebaşı Abdullah Öcalan’ın okuduğu mektup üzerinden AK Parti’ye ve MHP’ye eleştirilerde bulunan Dervişoğlu, “Güzellik yarışmalarında konuşan yarışmacılar gibi konuşuyorlar; İmralı güzeli, Balgat güzeli ve Beştepe güzeli hepsi aynı tonda konuşuyorlar.” ifadelerini kullandı.
Müsavat Dervişoğlu: Türkiye tarihi boyuna çok belalar gördü
Türkiye’nin uzun yıllar boyunca çok fazla belaya maruz kaldığını aktaran ve terörün en sonunda bitirildiğini vurgulayan Dervişoğlu, son yaşanan olayları da yorumlayarak, “Türkiye Cumhuriyeti 102 yıllık varlığı boyunca çok belalar gördü. Bunun yarısında PKK denilen terör şebekesi vardır. On yıllar boyunca aynı şebeke başındaki bebek katiliyle ülkemiz insanının canına ve malına kast etti.
50 binden fazla insanımız katledildi. Sonunda 99’da bu terör şebekesinin başı Türkiye’ye getirildi. O günden bu yana İmralı’da layık olduğundan çok daha iyi şartlarda yaşamaktadır. Bu bebek katili içeride olmasına rağmen etnik ve bölücü terörü sona erdirilmedi. Ne zaman ki etnik ve bölücü terör mağlup edildi, birileri el uzattı ve bu belayı tekrardan başıma bela etti. Türk milletinin üzerinde oynanan oyun buydu; bu projenin çetin cevizi de Türkiye’ydi, çünkü Türkiye bu arzu edilen dünya düzeninin istisnaydı.
Yoksulluğa, yolsuzluğa ve yasaklara karşı bir yüzükle geldiği göreve uzun yıllar yanlarına verdikleri FETÖ ile birlikte Türkiye’nin temel kodlarını aşındırdılar. 2016’da ise bu kavgadan kim kazanacak kavgasına giriştiler. Ancak, Erdoğan bunu da kendisine mal ederek tek adamlığını ilan etti. Artık önünde kendisine göre Cumhuriyetsizleştirilmiş ve Türksüzleştirilmiş bir Türkiye vardı.” diye konuştu.
"İmralı güzeli Balgat güzeli ve Beştepe güzeli aynı tonda konuşuyor"
Ayrıca, konuşmasına sert bir tonda devam eden İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın terörle çok iyi bir şekilde barıştığını aktararak, “Bu ittifakın bütün bileşenleri çok güzel kelimeler sarf ediyorlar, en çok barış diyorlar; güzellik yarışmalarında konuşan yarışmacılar gibi konuşuyorlar; İmralı güzeli, Balgat güzeli ve Beştepe güzeli hepsi aynı tonda konuşuyorlar. Sayın Erdoğan sen tam bir barış ustasısın, teröristlerle barışmayı çok iyi bilirsin. Teröristle bile barıştın ama fitreye mahkûm ettiğin emeklilerimiz ile barışamadın. Devletimize hizmet eden ama ay sonunu getiremeyen memurumuzla barışmadın.
Alın teriyle üreten ama borç içinde yüzden işçilerimizle barışamadın. Vize kuyruklarında istikbal arayan gençlerimizle bir türlü barışamadın. İş dünyamızla barışamadın, demokrasiyle barışamadın, bugün o makamda oturmanı sağlayan Cumhuriyet ile barışamadın. Yeni açılım maceranı 7 düvel alkışlıyor ama aynı 7 düvele karşı istiklal mücadelesi vermiş Atatürk ile barışamadın. Trump ile barıştın, Putin ile barıştın ama Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’le ve onun yasalarıyla barışamadın. Erdoğan, sen aslında Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünceleri ile barışamadın.
Velhasıl Recep Tayyip Erdoğan, 7 düvelle barıştın ama Türk Milleti’yle barışamadın. Kenan Evren şimdi mezarından kalksa Erdoğan ile gurur duyardı, tam onun arzu ettiği gibi bir dikta rejimi kuruldu; üstelik bunu apoletle değil, kravatla gerçekleştirdiniz. Öyle ki artık nereden aldığını bilmediği Başkomutan sıfatıyla konuşuyor. Artık 12 Eylül ile kurumsallaştırdığı vesayetle kendisine devşirdikleri yetmiyor.” dedi.
"28 Şubatçılar Erdoğan'la gurur duyardı"
Öte yandan, 28 Şubaçıların bile Cumhurbaşkanı Erdoğan’la gurur duyduklarının altını çizen İYİ Parti lideri Dervişoğlu, ana muhalefet partisi CHP’yi de eleştirerek, yeterli ölçüde ses çıkarmadıklarını belirtti ve ekledi: “Şüphesiz, 28 Şubatçılar da gurur duyardı Recep Tayyip Erdoğan’la; 12 Eylül’ün üzerinden 45 yıl geçti bunlar 25 yıldır iktidardalar.
1982’de yapılan yeni anayasadan iki yıl sonra 1984’te Eruh ve Şemdinli baskınlarının haberiyle uyandı Türkiye; sonra 40 yıl sonra binlerce askerimiz vatan için şehit düştüler. Verin 400 milletvekilini bu iş sulh içinde çözülsün istiyorlar. Türkiye, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir düzen ile soyulurken, Türk milleti uyutulmaktadır. Türkiye, ebedi hale getirilecek bir istibdat çukurunda yuvarlanmaktadır. Cambazları güya PKK’yı feshederken, aslında olan Cumhuriyet’in feshidir.
Bugün hem iktidar ortakları, hem onların açılım ortakları aynı dili kullanıyor. Hukuki düzenlemeler yapılması gerektiğini söylüyorlar. Bu koroya bazı muhalefet partileri de katıldı; Terör örgütü 41 yıldır hangi amaçla silah kullanıyor? Sorarım sizlere, terörü bitirmekle teröre teslim olmak aynı şey midir? Muhalefetin görevi iktidarın dümenine değil, hakikatin pınarına su taşımaktadır. Muhalefetin görevi gerekirse ‘kral çıplak’ diyebilmektir. Bugüne kadar silahlarıyla, bombalarıyla yapamadıklarını terörsüz Türkiye ambalajıyla gerçekleştirmektir yapmak istiyorlar. Siz Türkiye’yi terörden kurtarmıyorsunuz, terörü devletleştiriyoruz. Gökte Allah, yerde kul şahittir ki buna izin vermeyeceğiz. Milletimizle beraber bu oyunu mutlaka bozacağız. Herkesin o bebek katilini sürmanşetle göze sokan iktidar karşısında susmayacağız.”
"Kadınların haklarını güvence altına almak devlet meselesidir"
Kürsüden yaptığı konuşmasında 8 Mart Dünya Kadınları Günü’ne de değinen ve kadın cinayetleri üzerinden adalet sistemini ve iktidarı topa tutan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Türkiye’de kadının adı tarihte örneği yaşanmayacak şekilde yok edilip, silinmektedir. Bir tarafta cinayetler, bir taraftan işsizlik yani ekonomik şiddet. Sadece 2024 yılında hayatını kaybeden kadın sayısı 394 olarak açıklanmıştır. İktidar kadınlara ‘doğurun’ talimatı verirken, yaşayın demeyi aklından bile geçirmemektedir. 2025 yılı sözde aile yılı ilan edilirken, kadının halini düşünmemektedir. Ancak İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması psikolojik bariyeri yıkmıştır. Hukukun üstünlüğüne inanıyorsak, kadınları korumayan hukuk düzenini asla düşünemeyiz.
Kadınlar, Türk Milleti’nin temel direğidir. Onların haklarını güvence altına almak bir devlet meselesidir ve mecburiyettir. Bugün kadınları daha fazla iş hayatına katacak ve eğitimde eşit fırsatlar sunacak reformlara ihtiyacımız vardır. Devlet, kadına şiddeti önleme konusundaki uluslararası sözleşmesini yeniden üstlenecektir. Kadına karşı işlenen suçlarda hakaret, tehdit, darp ve cinayet gibi hiçbir suç ayrımı gözetmeksizin indirim asla olmayacaktır. Yargılama süreci yıllarca sürüncemede kalmayacak, deliller asla karartılmayacaktır. Bunların uygulaması titizlikte takip edilecektir.
Şiddet gören kadınlar için sığınma evleri hayatidir. Her şehirde ve büyük ilçelerde sığınma evleri kurulmalıdır. Hiçbir kadın zorbalığın eline mahkûm bırakılmayacaktır. Girişimci kadınlar için düşük faizli programlar ve hibe destekleri sağlayacağız. Kendi işini kurmak isteyen kadınların önündeki tüm engelleri aşacağız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda kız çocuklarının okumasını çok önemli buluyoruz; bu yüzden köy okullarını gerekirse yeniden ihya edeceğiz. Kısaca 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlar ve anarken yalnızca çiçekler önemli değildir. Kadınlarımızın toplumsal hayatta hak ettikleri yere ulaşmaları sağlanmalıdır. Tüm kadınlarımızın ve başta şehit analarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.” ifadelerini kullandı.





