Vakfın kurucu ortağı Jojo Mehta, zirvenin "Halkların COP'u", "Orman COP'u" ve "Hakikat COP'u" gibi adlarla anıldığını belirtti. İklim krizine karşı savunmasız ülkelerin mevcut sorunlarına ekokırımın yeni bir yük getirdiğini vurgulayan Mehta, bu eylemlerin yasal bağlayıcılıkla uluslararası suç olarak tanınmasının hesap verilebilirliği artıracağını ifade etti.
Mehta, 2021'de vakıf tarafından toplanan bağımsız uzman panelinin ekokırımı "çevreye ciddi, yaygın veya uzun vadeli zarar verme ihtimali yüksek yasa dışı veya pervasız eylemler" olarak tanımladığını hatırlattı. Bu tanımın İtalya, Meksika ve Brezilya dahil 20'den fazla ülkede yasalaştırma girişimlerini tetiklediğini kaydeden Mehta, Belçika'nın öncü rolüne ve Avrupa Birliği'nin çalışmalarına dikkat çekti.
Uluslararası Adalet Divanı ile Amerika İnsan Hakları Mahkemesi'nin temmuz ayındaki danışma kararlarının devletlerin kitlesel çevre zararlarını önleme yükümlülüğünü netleştirdiğini belirten Mehta, çatışmaların çevre üzerindeki etkisini Ukrayna ve Gazze örnekleriyle açıkladı. Ukrayna'nın bu zararı ekokırım olarak tanımlama çabalarını öven Mehta, savaşlarda odak genellikle insan ve altyapı kayıplarında olsa da çevresel tahribatın en yaygın ve kalıcı zarar olduğunu vurguladı. Kirlenmenin sınır tanımadığını, tarım arazilerinin nesiller boyu kullanılamaz hale gelebildiğini ekledi.





