Son Mühür- Geçtiğimiz hafta partisinin grup toplantısında konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli, çözüm süreciyle ilgili Meclis’te kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”na çağrıda bulunarak, “Gerekirse komisyondaki milletvekillerinden bir grup İmralı’ya giderek yüz yüze görüşme sağlamalı, mesajlar ilk ağızdan alınmalı” ifadelerini kullanmıştı. Bahçeli, bu öneriyle tartışmaları yeniden alevlendirdi.
“Komisyon Öcalan’ı doğrudan dinlemeli”

Bahçeli’nin çıkışı sonrası sosyal medya hesabından açıklama yapan eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, komisyondaki çalışmaların sağlıklı ilerlemesi için doğrudan temas gerektiğini savundu. Arınç paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin oluşturduğu komisyon süreci sağlıklı yürütmek istiyorsa, Abdullah Öcalan’ın İmralı’da doğrudan dinlenmesi gerekir.”
“Bahçeli’nin cesur çıkışına katılıyorum”

Arınç, Bahçeli’nin çağrısının cesur bir adım olduğunu belirterek, “Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin bu konudaki cesur çıkışına ben de katılıyorum. Bugün hâlâ PKK üzerindeki fiili etki alanı devam eden bir figürle konuşmadan ilerleme sağlamak mümkün değildir. Doğrudan konuşmak, dinlemek ve sonucunu kamuoyuyla paylaşmak gerekir. Kaçınmak ya da görmezden gelmek çözüm getirmez,” ifadelerini kullandı.
“Görüşme, güvenilir isimlerin nezaretinde yapılmalı”
Arınç, olası bir İmralı ziyaretinin kimler tarafından yapılabileceğine ilişkin değerlendirmede bulunarak şu öneriyi dile getirdi: “Bu ziyaret, milletvekillerinin siyasi partilerden birer temsilci olacak şekilde yapılabilir. Eğer bu uygun görülmüyorsa, devlet hizmetinde bulunmuş, akademik itibarı yüksek, toplumda saygı gören kişiler görevlendirilebilir. Bu insanlar devlet adamlığı vasfına sahip olmalı ve geçmişteki çalışmalarıyla güven kazanmış olmalıdır. Çünkü barışın dili, inandırıcılıkla başlar.”
“Risk alınmazsa başarı gelmez”
Bülent Arınç açıklamasının sonunda, barış sürecinde kararlı adımların önemine vurgu yaptı:
“Risk alınmazsa başarı da gelmez. Başarı için risk almak gerekir. Eğer kimse bu konuda gönüllü olmazsa, gerekirse İmralı’ya ben gider, Öcalan’la görüşürüm. Görüşmenin tüm detaylarını ister Meclis Komisyonu’yla ister kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaşırım. Bu ülke susarak değil, konuşarak ve yüzleşerek büyüyecek.”





