Bugün güneşin batmak istemediği gün.
Kuzey Yarımküre için yılın en uzun günü, en kısa gecesi...
Nam-ı diğer: Yazdönümü.
Ve aynı zamanda: Dünya Müzik Günü.
Müzik ve İnsanlık: Sesin En Eski Hikâyesi
Erken insansılara ait kafatası ve çene kemiği fosillerinden anladığımız kadarıyla, 1 milyon yıl önce, insan ve Neandertallerin ortak atası bizler gibi şarkı söyleyebilecek anatomiye sahipti. Peki söyledi mi? Bunu bilmemiz mümkün değil. Notaya dökülebilen ilk şarkı Sümerlere ait ve 3400 yaşında. 1950’lerde antik Ugarit kentinde ortaya çıkarılan tabletlerin üzerinde yer alan şarkı bir duaydı. 1972 yılında Asurolog Anne Draffkorn Kilmer tarafından bugün kullandığımız yedi notalı diyatonik diziye uyarlanarak yorumlandı.
BİLİNEN EN ESKİ MÜZİK ALETİ
Bilinen en eski müzik aleti 43 bin yaşındaki bir flüt. 2008 yılında Güney Almanya’da Hohle Fels adıyla bilinen prehistorik mağara bölgesinde bulunan parça, akbaba ve mamut kemiklerinden yontulmuştu. Ve ustası büyük olasılıkla bir Neandertal.
Neandertal Flütünü Çalmak, Sašo Niskač tarafından kaleme alınmıştır. Eserin müziği, Ljubljana Opera Orkestrası’nın 35 yıllık trompet sanatçısı Ljuben Dimkaroski tarafından seslendirilmiş. 1995 yılında Batı Slovenya’daki Divje Babe mağara sahasında bulunan bu sıra dışı buluntu, hem büyük bir heyecan hem de derin bir şüpheyle karşılanmıştır. Flüt olduğu düşünülen kemikteki deliklerin kazara mı yoksa bilinçli olarak mı açıldığı sorusu, ancak 2009 yılında netliğe kavuşmuştur. Aynı yıl, Dimkaroski’ye Slovenya Ulusal Müzesi küratörü tarafından, “Taştaki Resim” sergisi kapsamında flütün kil bir kopyası verilmiş. Yaklaşık bir yıl sonra, rüyalarında bu tarih öncesi enstrümanı nasıl çalacağına dair ilham alan Dimkaroski, Neandertal flütünün olası ses dünyasını yeniden canlandırmayı başarmış.
Müziğin Bizi Birleştiren Gücü
Nedeni ne olursa olsun, müzik insanları bir araya getirir. Montagu’nun ifadesiyle, “Anne ve çocuğunu birleştirdiği gibi, insanları da bir araya getiriyordu müzik.” Ayrıca, “İşçileri çalışırken motive ediyor, birlikte hareket etmelerini sağlıyor, işgücüne katkı sağlıyordu. Av ve savaş öncesinde birlikte şarkı söylemek, dans etmek insanları birbirine yakınlaştırıyordu.”
Kişisel tarihime baktığımda müzik hayatıma 10-12 yaşlarında girdi sanırım. Hafızam çok zayıf olsa da söz konusu bir melodi ise hiç unutmam. Dikkatimi ilk çeken şey kaset kapaklarıydı. Yeni Türkünün Yeşilmişik kasetini kim bilir ne kadar dinlemişimdir. Bu vesile ile Sevgili Can Yücel’i tanıdım. ‘’Düşmüşüz yavaşça bir sakin derenin içindeymişik yeşilmişik sazmışık’’
Sonra bir akşam Zülfü Livaneli'den ‘’Kardeşin Duymaz Eloğlu Duyar’’ı dinledim. Elbette ardından Zülfü Livaneli’nin bütün türkülerini dinledim. Gitarımla ilk çaldığım şarkı Karlı Kayın Ormanı idi.
Ardından Ezginin Günlüğü, Çağdaş Türkü, Cem Karaca, Moğollar, Lisede, Led Zeppelin, Pink Floyd, The Doors… Her dönemin, her yaşın fonu oldu müzik… bazen sadece o çaldı hatta.

90’lı Yılların Müzikal Mirası
Elbette 90’lar çok özel bir dönemdi. Müzik tarihi ile ilerleyelim;
1989 tarihli Hakan Peker albümü “Bir Efsane’’, 1990 yılında Aşkın Nur Yengi İle tanıştığımız “Sevgiliye”yi ve Yonca Evcimik çalışması “Abone”. “Gülümse” ile Sezen Aksu, “Yine Yeni Yeniden” ile Nilüfer. Nazan Öncel ve ‘’Sokak Kızı’’ albümü. Kenan Doğulu’dan Mustafa Sandal’a, Tarkan’dan Mirkelam’a yeni isimlerin sahneye çıkışı…Sertab Erener, Levent Yüksel, Harun Kolçak, Göksel…Sibel Alaş, Demet, Gökhan Kırdar, Ahmet, Umay Umay, Cem-Ali, Oya-Bora. Kumdan Kaleler “Denize Doğru” adlı albümü, 1996 tarihli. Teoman, Şebnem Ferah, Özlem Tekin ve Aylin Aslım. ‘80’li yılların muhalif sesi Ahmet Kaya.
“90’lı yıllar”, acısıyla tatlısıyla hafızalarımızda yer etmiş olsa da artık uzak bir anı gibi. Ancak o dönemin ruhunu hâlâ yaşatan bir şey var: O yılların bereketinden doğan, zamanla klasikleşen şarkılar.
Şimdi düşünüyorum da lisede, üniversitede dinlediğim müzik, hayatıma yön verme konusunda da bana destek olmuş.
Peki siz ıssız bir adaya gidecek olsanız yanınıza hangi birkaç şarkıyı alırdınız?
Muhtemelen aklınıza ilk, hayatınız boyunca sizi hep çok etkilemiş birkaç parça gelecektir.
Bilim insanları sevdiğimiz müzikleri neden seviyor olabileceğimize dair yeni bir araştırma gerçekleştirdi.
Yeni araştırmanın sonuçlarına göre, en çok değer verdiğiniz şarkılar hayatınızın belirli bir dönemiyle ve nasıl bir kişi olduğunuzda rol oynayan anılarla ilişkili. Çalışma, benlik algımızın oluşmasında güçlü etkiye sahip anılarla ergenlik döneminde şekillenen müzik zevkinin bağlantılı olduğu fikrini kuvvetlendiriyor.
Yani zamanında tekrar tekrar dinlediğiniz o şarkı ile bizim aramızda artık kopmaz bir bağ var. Sevdiğimiz şarkılar bir nevi gölgemiz gibi.
Şimdi en sevdiğimiz şarkıları dinleme zamanı. Müzik günümüz kutlu olsun!