Son Mühür / Yağmur Daştan - Asgari ücret görüşmelerinin başlayacağı kritik güne saatler kala Türk-İş Ege Bölge Başkanı Hayrettin Çakmak, tartışmaların merkezine oturan “masaya oturmama” kararının perde ve asgari ücretlinin son durumunu Son Mühür’e anlattı. Sürecin adaletsiz bir zeminde yürütüldüğünü vurgulayan Çakmak, yıllardır uyarılarına rağmen yapısı değiştirilmediği için Türk-İş’in masadan uzak durduğunu belirterek, “Bu masa böyle oldukça alınan kararın işçiyi temsil etmesi mümkün değil” mesajı verdi. Asgari ücretin ‘geçim ücretine’ dönüştüğünü söyleyen Çakmak, TÜİK verilerinden işçinin kaybettiği alım gücüne işaret etti, görüşmelerde gerçek bir adım atılması için önce 2024 ve 2025’teki kayıpların telafi edilmesi gerektiğini söyledi.
“Türk İş’in olmadığı yerde çalışma hayatı olmaz”

Asgari ücret görüşmelerine bir kala Türk İş’in hala masaya oturmama kararının sürdüğünü belirterek açıklamalarına başlayan Başkan Çakmak, “Ansızın bir çağrı ile karar verilmiş ve bitmiş düşüncesi ile Genel Başkanımız’ı çağırdılar. Genel Başkanımız da buna kızarak masaya oturmama kararı aldı. Çünkü yıllardır bas bas bağırıyoruz: Bu masa adaletli değil! Beş işveren, beş hükümet, beş sendika… Biz üç dönem hep işçiyi masaya oturttuk ama gel gelelim karar aşamasına gelindiğinde işçinin kararı dikkate alınmadı. Bu asgari ücreti ne yaptılar ettiler, bu ülkenin geçim ücreti haline getirdiler. Yıllardır şunu söylüyorum: Ne asgari ücrete zam yapılsın ne de bu ülkede zam olsun. Ancak şu bir gerçek ki asgari ücret bu ülkenin yüz kalemini oluşturuyor. Temel bir ihtiyaç. Bunu her ülke nasıl değerlendiriyorsa bizim ülkemizde de böyle değerlendirilmesi lazım; yani taban ücreti geçim ücreti haline getirirsen bu kamuoyu önünde büyük bir vebal doğurur. Bizler masadan kaçan insanlar asla değiliz; masanın yapısını değiştirirlerse biz masaya otururuz ama masa adaletli değilse de ‘adaletin olmadığı yerde merhamet olmaz’ deriz. Türk İş’in olmadığı yerde de çalışma hayatı olmaz. Bunu herkes bilecek” ifadelerini kullandı.
‘Bunun aksi durumu ülkenin ayıbıdır’

“Bu ülkede bugün 9 milyon insan asgari ücret ile çalışıyorsa bundan utanç duymalıyız” sözleriyle açıklamalarını sürdüren Başkan Çakmak, “Bu, yönetimin adaletli olmadığı, taşeron sisteminin çok olduğu anlamına geliyor. Bugün asgari sistemle bu ülkede kim ne yapabilir; ülkeyi bu şekilde nasıl kalkındırabiliriz? Asgari ücretlinin verimliliği ne kadar sendikalı işçinin verimliliği ne kadar bir açıklasınlar. Bu veriler bizde var. Asgari ücretli çalışan ‘Ne kadar ekmek o kadar köfte’ der ama sendikalı çalışan ‘Allah bin bereket versin’ der. Birçok işveren ‘Yol, yemek veriyorum yani ben asgari ücretle çalıştırmıyorum’ diyor. Bunu zaten vereceksiniz. Yol da verecek, yemeği de verecek, SGK’yi de yapacaksın işçinin hak ettiği maaşı da vereceksin. Bunun aksi durumu bu ülkenin ayıbı” ifadelerini kullandı.
‘İnsanlar makarna yemekte dahi zorlanıyor’

Asgari ücretlinin cebinden yıl içinde 7 bin 774 liranın eksildiğini söyleyen Çakmak, “TÜİK enflasyon verilerini doğru çıkarmadığı için asgari ücretliden resmen 7 bin 774 lirayı çalmışız! Bugün açlık sınırı 29 bin 828 lira, yoksulluk sınırı ise 97 bin 154 lira. Yani dört buçuk kat artmış. Şimdi masaya oturulması noktasında çağrı yapılıyor. Neyi konuşacağız ki? Geçen sene cebimizden yüzde 14 alındı. Nohudun kilosu şu anda 182 lira, o da üç harfli marketlerde. 25 liranın altında makarna yok. Eskiden asgari ücretli sadece makarna yiyordu şimdi onu yemekte dahi zorlanıyor. Eti konuşmayalı uzun zaman oldu. Türkiye’nin en büyük parası 200 lira, neredeyse yarım kilo peynir alamıyoruz. Bu insanlar ne ile geçinecekler? Bu 22 bin 104 lira ile nasıl çocuk bakacak, nasıl beslenecek, nasıl sağlıklı bireyler yetiştirilecek? Ekmek yemekle, makarna yemekle beyin çalışmaz. Bugün yapay zeka işimizi elimizden alıyor, biz hala asgari ücreti konuşuyoruz. Yapay zeka senin sosyal ağ görünümünü değerlendiriyor ve işverene ‘Bu işçi senin işine yaramaz’ diyor. Bu iş her geçen gün derinleşiyor. Bir an önce asgari ücretlinin bu yıl ve geçen yılki kaybının üzerine doğru düzgün oranlarda zam getirilerek insanların refah seviyelerinin artırılması lazım” dedi.
“Önce asgari ücretin taban ücret olduğunu kabul edin”

“TÜİK bu ülkede en büyük günahı işliyor, sayesinde işçinin alacak günahı kalmadı” sözleriyle devam eden Çakmak, şunları söyledi: “Hak yiyorlar, hukukun yanında yer almıyorlar. Onun için rakamlar ortada. Bu rakamlar emekliyi, dulu, yetimi, memuru, kamu işçisini etkiliyor. Kiralar almış başını gitmiş, dağ başında bile kiralar 25 bin lirayı geçti. Mahallenin arka tarafı yanıyor, yanıyor… Sosyal patlama derinleşiyor; patladığında da bunun altında kimse kalamaz. Geçen yıl cebimizden yüzde 14 çıktı, yüzde 3 de şimdi çıktı bunu önce bu yıl işçiye vermeleri gerekiyor. Onun üzerine zammı konuşmaları lazım. Yani 22 bin 104 liracığa yüzde 17’yi bir eklesinler. Sonrasında bu senenin zammını uygulasınlar. 2026 şurada dursun, ama önce 2025 ile helalleşmemiz lazım. 2025 yılı ile helalleşemeden 2026 yılına girersek hepimiz günah işleriz. Vicdanen ve hukuken konuşmamız gerekiyorsa önce bu adımı atmamız lazım. 2025 yılında asgari ücretli emeklemedi resmen süründü. Bu ülkenin temel taşı ne yazık ki asgari ücret… Onun için asgari ücreti geçim ücretinden çıkartıp taban ücreti olduğunu netleştirelim. Bunu yapsınlar bize yeter, tartışmayalım. Yeter ki taban ücreti olduğunu herkes kabul edelim. Bugün asgari ücreti tartışanlar ömürlerinde bir ay asgari ücret ile çalışmamışlar. Bugün bu asgari ücreti açıklayacak kişilere bir ay 22 bin 104 lirayı verelim. Ankara’nın ücra köşesinde gitsin otursunlar. Geçinebiliyorlarsa ‘Evet’ diyelim. Geçinemezlerse ne diyelim?”
İşçiye sendikalaşma çağrısı: Bu ücrete çalışmak zorunda değilsin
Son olarak kimsenin asgari ücrete mahkum olmadığını söyleyen Başkan Çakmak, sendikalaşma çağrısı yaptı. İşçinin korkmadan hakkını araması gerektiğinin altını çizen Çakmak, “Kilitle fabrikanı gel… Sen bu ücrete çalışmak zorunda değilsin. Patron da eğri oturup doğru konuşacak. Evet, patronun da istihdam yarattığını, zorluklarla mücadele ettiğini biliyoruz ama eğer kaliteli ve verimli çalışma düzeni istiyorlarsa işçiyi mutlu etmeleri lazım. İşçi mutlu değilse kimse mutlu olamaz” diye konuştu.





