Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda gerçekleştirilen Bakanlığının 2026 yılı bütçe sunumu sonrasında milletvekillerinin yönelttiği sorulara kapsamlı yanıtlar verdi. Bakan Tunç, özellikle son dönemde tartışmalara konu olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki soruşturma süreçlerine yönelik eleştirilere cevap verirken, yargı bağımsızlığının altını çizdi.
Yargı süreçleri ve anayasal hükümler vurgulandı
Bakan Tunç, İBB soruşturmasına dair yapılan eleştirilerin yüksek sesle ve itirazla dile getirildiğini belirterek, yargısal sürece dikkat çekti. Soruşturma kapsamında hazırlanan 4 bin sayfalık iddianamenin mevcut olduğunu hatırlatan Tunç, herhangi bir kişi ya da kurumun peşinen suçlu ilan edilmesinin mümkün olmadığını, bu kararı verecek merciin bağımsız mahkemeler olduğunu kesin bir dille ifade etti.
Tunç, Cumhuriyet savcılarının temel görevinin delilleri eksiksiz bir şekilde toplamak ve araştırmak olduğunu vurgulayarak, tüm bu işlemlerin yargı bağımsızlığı ilkesi çerçevesinde ilerlediğini dile getirdi. Bakan, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi soruşturmasına müdahale edip 'durdurun' deme yetkiniz yoktur" sözleriyle, siyasi makamların yargı üzerindeki nüfuz kullanma girişimlerine karşı net bir duruş sergiledi.
"Hiçbir makam talimat Veremez": Anayasa 138 maddesi hatırlatması
Konuşmasında Anayasa'nın 138. maddesine özel bir atıfta bulunan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bu maddenin yargı bağımsızlığını net bir şekilde koruduğunu belirtti. Tunç, "Anayasa'nın 138. maddesi son derece açıktır. Hiçbir makam, hiçbir merci, yargı makamlarına emir ve talimat veremez" diyerek, bu anayasal ilkeye herkesin riayet etmesi gerektiğini vurguladı.
Eleştiri yönelten siyasetçilere seslenen Bakan Tunç, "İddianame boştur demeyin" uyarısında bulundu. Bu tavsiyelerin, kendilerine bu yönde telkinlerde bulunan bir siyasi figür tarafından geldiğini işaret eden Tunç, Cumhurbaşkanı adayı gösterdikleri eski Genel Başkanlarının iki yıl önce sarf ettiği, "Arının. CHP seçmenini üzmeyin" şeklindeki sözleri hatırlatarak, muhalefetin kendi içindeki özeleştiri çağrılarına kulak vermesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Bu açıklamalar, yargı süreçlerine dışarıdan yapılan baskı ve yorumların kabul edilemez olduğu mesajını güçlü bir şekilde iletti.





