Son Mühür/ Beste Temel- Programın konuğu Prof. Dr. Sabri Erdem, yapay zekânın artık yalnızca teknolojik bir araç değil, toplumsal yapıyı, meslekleri ve insan yaşamını dönüştüren küresel bir güç haline geldiğini vurguladı.

Programda, ChatGPT ve büyük dil modellerinin (LLM) neden “yeni bir çağın başlangıcı” olarak görüldüğü detaylarıyla konuşuldu. Yapay zekânın temelinde “bir sonraki kelimeyi tahmin etme” gibi basit bir prensip yer alsa da, büyük veri, gelişmiş algoritmalar ve güçlü işlemciler sayesinde bugün çeviri, çok dillilik, sesli iletişim, metin analizi, görüntü ve video işleme gibi alanlarda insan performansını aşan sonuçlar üretebildiğine dikkat çekildi.

Prof. Dr. Erdem, yapay zekânın bu noktaya gelmesinde yalnızca yazılımın değil, donanım tarafındaki gelişmelerin de belirleyici olduğunu belirtti. Oyun teknolojileri için geliştirilen GPU’ların yapay zekâ eğitiminde kritik bir rol üstlendiğini, bu sürecin Nvidia gibi şirketleri küresel ölçekte stratejik aktörler haline getirdiğini ifade etti. Erdem, bu durumu “altına hücum döneminde en çok kürek satanların kazanması” benzetmesiyle açıkladı.

Sağlık alanına ilişkin öngörüler programın en dikkat çekici başlıklarından biri oldu. Prof. Dr. Sabri Erdem, bu noktada bir başka bilim insanının görüşünü aktararak yapay zekânın sağlıkta yaratabileceği dönüşüme dikkat çekti. Aktarılan görüşte, “Önümüzdeki 10 yıl daha yaşamaya çalışın; sağlıkta çok büyük bir sıçrama yaşanacak” ifadesine yer verildi.

Erdem, bu değerlendirmenin kişisel bir tahminden ziyade, yapay zekâ destekli biyoteknoloji, ilaç geliştirme, erken teşhis sistemleri ve kişiselleştirilmiş tıp alanlarında beklenen küresel bilimsel gelişmelere dayandığını vurguladı. Yapay zekânın, hastalıkların ortaya çıkmadan tahmin edilmesi, tedavilerin bireyin genetik ve yaşam verilerine göre şekillendirilmesi ve sağlık hizmetlerine erişimde fırsat eşitliği yaratılması gibi alanlarda çığır açabileceği ifade edildi.

Programda “Meslekler elimizden gidecek mi?” sorusu da ele alındı. Prof. Dr. Erdem, bazı mesleklerin ortadan kalkabileceğini ancak asıl değişimin mesleklerin tamamen yok olması değil, içeriklerinin dönüşmesi şeklinde yaşanacağını belirtti. İnsan yaratıcılığı, etik değerlendirme, empati ve karar verme gibi alanların yapay zekâ tarafından kolayca ikame edilemeyeceğine dikkat çekti.

Bu noktada, “Herkesin yapay zekâ alanında meslek sahibi olması gerekiyor” söyleminin doğru bir yaklaşım olmadığı vurgulandı. Prof. Dr. Erdem, asıl fark yaratacak unsurun, bireylerin kendi mesleklerini sürdürürken yapay zekâ okuryazarlığı kazanması olduğunu ifade etti. Yapay zekâyı doğru anlayan, doğru sorular sorabilen ve kendi alanında etkin biçimde kullanabilen bireylerin geleceğin iş dünyasında öne çıkacağı belirtildi.

Programda ayrıca yapay zekânın bir balon olup olmadığı da tartışıldı. Dot-com krizine benzetilen bu süreçte bazı girişimlerin ürün üretmeden milyar dolarlık değerlemelere ulaşmasının soru işaretleri yarattığı ifade edilirken, tüm risklere rağmen yapay zekânın artık günlük yaşamın, bilimin ve üretimin merkezine yerleştiği vurgulandı.

Program, yapay zekânın insanlık için bir tehdit mi yoksa büyük bir fırsat mı olduğu sorusuyla sona erdi. Tartışmalar, teknolojinin kendisinden çok, nasıl ve ne amaçla kullanıldığının belirleyici olacağı mesajıyla noktalandı.

Muhabir: Beste Temel