Tartışma kültürünün konuşulduğu programda, kültürün tanımı ile ilk insanların tartışma kültürünü ortaya koymasına değinen ve geçmişten günümüze insan ilişkisine vurgu yapan Prof. Dr.Doğan Göçmen, İnsanın tarih sahnesinden bu döneme kadar her şeyi iletişimle yaptığını dile getirdi. Kültür denilen şeyin insanın kendisinin yaratabildiği bir şey olduğunu vurgulayan Göçmen, kültürün ne doğal ne de tanrısal olarak verili olan bir şey olmadığının altını çizdi.

Tartışma Kültürü nedir?

Kültürü insanın bilerek ve isteyerek yarattığını söyleyen Göçmen, “Kültür insan tarafından yaratılan bir şey. Sürekli biriken, sürekli değiştirilen dönüştürülen ve her bir çağın da onu yeniden yarattığı ve ileriye taşıdığı bir kültür bu tartışma kültürü.”

Whatsapp Image 2024 04 29 At 12.09.13

İnsanın kendisinin eseri | “Gerçek uğruna güreşiyoruz”

Sabırla dinleme, anlama, ve tartmanın önemli olduğunu söyleyen Göçmen, insanların birbirini dinlememsinden kaynaklı sonunda birbirlerini tartamadığını belirterek, “Tartışmada karşılıklı bir tartma hali, biz karşılıklı bir eylemi tartışabiliriz, tartabiliriz. Olacak olayı veya bilgi bağlamına taşıdığını zaman orada bilgi tartılıyor bilginin gerçekliği yanışlığı tartılıyor. Aslında entelektüel bağlamlarda epistemolojik bilgi bağlamında aldığımızda karşılıklı biz orada, Almanların tabiriyle gerçek uğruna güreşiyoruz aslında. Tartışmak bu demek, beraber birbirimize karşı aynı zamanda gerçek uğruna güreşmek” dedi. Göçmen, tartışma kültürünün karşılıklı dayanma gücünü ahlaki direngenliği ve psikolojik gücü gerektirdiğini belirtti. Beraberinde sabırla diğerini dinleyebilme kapasitesi olması gerektiğinin de altını çizdi.

Retoriği bilmek gerekiyor

Tartışma kültürünün ortaya bir tez çıkarmak olduğundan bahseden Sevinç Öztürk’ün tartışma ortamının nasıl alevlendiğini ve tartışma kültürünü gerektirecek  bir kural mı var, sorusu üzerine Göçmen, “ Çok basit gibi görünse de biz toplumun içerisine doğuyoruz konuşmayı öğreniyoruz ve giderek tartışma, konuşma durumlarının içerisine büyüyoruz. Tartışma kültürünün son derece bilinçli şekilde yaratılması gerekiyor. Eğitimizin bir parçası olması gerekiyor. Benim diğerine kendimi anlatabilmem için retoriği bilmem gerekiyor. Retoriği bilmeden ben kendimi diğerine uygun tonla anlatamam. Söylediğimiz söz doğru da olsa tonumuz doğru olmadığı için karşımızdakinin uygun olmayan tepkilerine neden olabiliyor” dedi.

“Denklik şart değil ama eşitlik şart”

Göçmen, "Tartışma durumu birbirimizin içerisinde karşılıklı inşa etme durumudur. Ben sizin sözünüze müsaade etmezsem, sizin kendi sözünü benim içimde inşa etmezsem sizi anlamam mümkün değil,  Kapalı devre çalışıyoruz o zaman. Birbirimizi duymazsak karşılıklı anlaşma, tartışma olmuyor" diyerek sağlıklı bir tartışmanın ortaya çıkması için, beş yaşındaki bir çocuğu bile anlamak gerektiğini ve denkliğin şart olmadığını fakat eşitliğin olması gerektiğini belirtti.

Meclisteki tartışmalar neden oluyor?

“Antik Çağdaki meclislerin nasıl işleyişini nasıl işlediğini hatırlamak gerekir. Orada meclis üyesi bireyseldir. Çok daha geri bir demokrasi seviyesinde de olsa o meclislerde üyeler birey olarak bulunuyorlar. Partiye bağlı değiller. Fikir alışverişi tartışma vs sürecinde bloklaşmalar vs olabilir. Fakat modern meclislerde meclis oturuma geçmeden önce herkes aslında fikrini biliyor karar verilmiş. O toplantının yapılmasına hiçbir neden yok. Tartışma olmadığı için kavga oluyor. Konuşuyor ama aslında karşıda dinlenmediğini biliyor. Kendi partisinin üyelerinin de kendisini zaten desteklediğini biliyor. Bir tarafta zaten destekleniyor bir tarafta zaten red ediliyor. Orada konuşanların hepsi zaten boşa konuştuklarını da biliyorlar. Bir şeylerin değişmesini isteyen birileri varsa aslında o konuşmaların halka yansıması halkta bir yankı uyandırması. En büyük nedeni o.”

Medeni olmanın gerekliliklerinden bir tanesi midir tartışma kültürü?

"Meclislerin toplanma halinin kendisi, hep beraber uğruna güreşerek ortaya çıkarma hali değil. En büyük problemlerden birisi o. Kimlerin konuşacağı önceden belli. Karşılıklı dinlememe durumu olduğu için prof da olsa oradaki bir akademisyen de olsa, avukat, yargıç, toplumun tırnak içerisinde “ en gözde mesleklerinden seçilmiş insanlar da olsa” insan etten kemikten oluşuyor, insan konuşmaya kendisi anlatmaya ihtiyacı var. Karşısında 500 tane milletvekili var ama sanki duvara konuşur gibi konuşuyor. Sonunda duygusal patlamalar yaşanıyor. Karşılıklı birbirini dinlememe, gerçek uğruna birlikte güreşmeme durumundan kaynaklanıyor. Çünkü kimsenin herkes kendi bencil gerçeğini genel gerçekmiş gibi sunuyor. Dolayısıyla bir gerçek arayışı söz konusu değil. Bir yasa yapıldığı zaman en iyi yasa nasıl yapılır diye bakmıyor. Her parti kendi açısından bakıyor ve tartışmada aslında burada çıkıyor."

"Akademide bu ilişkiden muaf değil"

Siyaset alanındaki tartışmalara da değinilen programda Göçmen, siyasette çıkarların belirleyici olduğunu belirtiyor. Ayrıca, psikoloji ve felsefede, herkesin bilincinin sınırlarının kendi çıkarlarıyla belirlendiğini söylüyor. Bu durumda, fikirlerin değil çıkarların öne çıktığı bir ortamda bulunduğumu belirtirken, çıkarları savunmak için fikirler öne sürüldüğünü ve bu durum fanatizme yol açtığının altını çiziyor. Akademik alanda da güç ve iktidar ilişkilerinin derinlemesine etkili olduğunu vurguluyor, hatta eşler arasındaki ilişkilerde bile bu etki görülüyor diyerek, modern toplumun güç ve iktidar ilişkileri üzerine kurulu olduğunu belirtiyor ve akademiyi de bu ilişkilerden muaf görmüyor.

Whatsapp Image 2024 04 29 At 12.09.12

Tartışma kültürü konusunda bir arpa boyu yol alamadığımızı söyleyen Gççmem,  geçmiş ve günümüzde tartışma kültüründe gerileme olduğu ve bu durumun bilinçli çaba gerektirdiği vurguladı. Eğitim sisteminin tartışma kültürünün gelişiminde önemli olduğu ifade ederek, Antik Yunan'da kullanılan tartışma yöntemlerinin etkili olduğu ve ortak bir kanaate varılmasının önemine dikkat çekti. Çöçmen, günümüzde tartışmaların genellikle sonuçsuz kaldığı ve bilgi gösterişine dönüştüğü belirterek, "Bizde günlük hayatımızda yaptığımız bundan ne kazanırım ne kaybederim hesabıyla yaklaşıldığı için kimse bir şey kazanmıyor. Başlayan tartışmalar da daha tartışmadan bitiyor. Sonunda bilgi gösterisinde, kim diğerini daha kolay alt edebiliyor, taktikler geliştirilebiliyor, bunlara bakılıyır. Siyasetçilerimzden en ünlü akademisyenlerimize kadar başka bir şey yapmıyorlar" dedi.

Mantık bizi gerçeği götüren şeydir.                                                                                                    

Göçmen son olarak bilginin ve akademik itibarın değerini vurgularken, günümüzdeki mevcut eğilimlere de dikkat çekiyor, "En kızgın anımızda bile duygularımızı kontrol edebilmek, onları terapi edebilmek, aynı anda diğerini de terapi edebilmem gerekiyor, diğerinin kendisi terapi edebilmesine katkıda bulunmam gerekiyor. 

Taksi bulamadı, profilini Arap Şeyhi yaptı: Sorun çözüldü Taksi bulamadı, profilini Arap Şeyhi yaptı: Sorun çözüldü

Akademide çalışan insanların yetmişli yıllarda doçent dendiği zaman müthiş bir saygı vardı, bilgiye bir saygı vardı, onu bir onurlandırma vardı. Her konuda onun düşüncesine başvurmaktan çekinilmezdi ama bugün baktığımızda bilginin toplumuzda herhangi bir itibarı kalmadı veya kalan şeyde gittikçe daha çok çürütülmeye çalışılıyor. Bilginin itibarını geriletir, zayıflatırsanız bilginin yerine inancı, efsaneyi öyküyü vs yerleştirirseniz doğal olarak akademik mesleklerde itibardan düşer. Ama akademisyenlerin çoğu da bir akademisyen gibi davranmıyorlar böyle bir problemimiz de var." 

Kaynak: Haber Merkezi