Skor tabelasına bakıldığında konuk takımın, oyun alanına döndüğümüzde, Göztepe'nin üstün olduğu bir ilk yarı vardı dün sessiz sedasız Gürsel Aksel'in çimleri üzerinde. 
Göztepe'yi yerelim mi övelim mi, doğrusu kararsız kaldık. 
Bir gaflet anına gelen pozisyonda, sarı kırmızılı ekip, daha 7. dakikada "halı saha golü" gibi bir gol yedikten sonra iyi çalıştı. Güray Vural'ın son dakikalardaki yan ağlarda kalan topu dışında bu yarıda pozisyon vermedi.
Ne var ki bu yarıda, özellikle son bölümlerde, maçın hakemi Yasin Kol'un ince ince sarı kırmızılı ekibi doğradığına da tanık olduk. VAR, var olsa da demek ki yine bir şey değişmiyor. Ya da VAR'daki uyuyor. Ya da suya sabuna dokunmak istemiyor.  
Mossoro daha 22. dakikada Gaziantep defansının arasında "sosisli sandviç" e dönerken, ne Yasin Kol'dan ne de VAR'dan bir tepki geldi. Bize göre havada İtalyan'a yapılan müdahele net bir penaltıydı.
Ardından Soner'in frikiği yandan dışarı çıktı. 32. dakika Tripic'in nefis vuruşu Günay'ı geçip direkten döndü. Yine ardından Murat Paluli iki Gaziantepli'nin arkasına sarktı ama topu altı pastan kaleye yollayamadı. 
Göztepe'de sinirler gerilmeye başladı. Alpaslan'ın dördüncü hakemle dialoğa girmesi kadar, ona gösterilen sarı kart da (küfür ya da hakaret etmediyse) gereksizdi. 
Hakem ve yardımcısının Alpaslan'ın çizgiden çevirdiği topa taç vermesi ise bu seviyede maç verilen bir trio için bize göre skandaldı. 
42. dakikadaki pozisyonda ise yine ince bir görüş hatası vardı. Kana Bıyık topa değemedi. Çünkü topun yönü değişmedi. Öyleyse müdahele Zlatko'nun ayağınaydı. Burada ya hakem iyi niyetli değildi, ya da bu teknik ayrıntıyı süzecek deneyim ve kapasiteden uzaktı. Aynı hakemin Halil'in bileğine arkadan yapılan tehlikeli müdaheleyi es geçerken, Göztepe Kaptanı'nın yaptığı basit faulde hemen sarı kartına davranması ise manidardı.
İkinci yarıya golle başlayan Göztepe'nin golü bir emek ürünüydü. Önce Atınç'ın mücadelesi serbest vuruşu getirdi. Halil'in nefis pasında Tripiç'in aynı güzellikte Soner'e ikramı nefisti. Usta oyuncunun topu iyi takip edip, kaleye dürtmesiyle eşitlik geldi. 
Böyle gollerin Göztepe için önemi büyük. Zira Göztepe "bay gol" diyebileceğimiz bir pivot santrfora sahip değil. Bu gidişle de olmayacak gibi. Göztepe'yi bu sezon başarıya götürecek olan en önemli etken olarak mücadele ve kollektivite görünüyor. 
İdeye Brown'ın ilk, Göztepe'nin ikinci golü de görece aynıydı. Zlatko soldan iyi kaçtı ve Mossoro'yu gördü. Mossoro düştü kalktı, topu pas olarak "al da at" dercesine İdeye'e aktardı. 
Kalan dakikalarda özellikle son bölümde Gaziantep baskısı kendini hissettirdi. 

Denizli galibiyeti  ile transfer bilmecesini yerli oyuncularla coşkuya dönüştüren sarı kırmızılılar, bir hafta aranın ardından yine mücadeleci kollektif oyunun ardından  çok yaklaştıkları ikinci üç puanını almayı başaramadı.
Özellikle ikili mücadelelerde tüm takdir haklarını Gaziantep ekibinden yana kullanan hakemin kötü yönetiminden yılmayan Göz Göz, ekmeğini taştan çıkarmak üzereyken, son dakika penaltısına engel olamadı. 
Sahanın başarılı isimlerinden Alpaslan'ın Maxim'e müdahelesi ve penaltı golü Göztepe'nin iki puanı uçurdu. Alpaslan'ın o pozisyonda ayağını geriye açması hata mı yoksa ciddidyetsizlik mi, ya da dikkatsizlik mi olarak nitelenmeli bilinmez. Bildiğmiz tek şey Göztepe'nin iki puanının yok yere uçup gittiği...
Olmadı Göztepe. Yüzüp yüzüp kuyruğuna getirmişken, bir basit hata yüzünden bir puanla yetinmek ilk hafta liderine yakışmadı.
Gollerin hazırlanışı, göğüs göğüse mücadele, geriden gelip öne geçme, sezona formda başlayan oyuncuların umut veren görünümü, hakemi de yenme düşüncesi... Hepsi boşa gitti.
Aklımıza şu soru düştü:
Geçtiğimiz yıllarda son dakikaları korku filmine dönüştüren basiretsizlik dileriz tekrarlanmaz. Bu kez rakibi sindirecek taraftar da yok. 
Transferlerin Göztepe'ye katkı yapmasını ve Palut'un daha aktif ve çözüme yönelik önlemler almasını bekleyeceğiz. Dileriz İzmir'in tek Süper Lig temsilcisi adına bu iki puanı ileride aramayız.