Son Mühür- Kazdağlarında çevre ve ekoloji gündemini uzun süreden beri meşgul eden metalik madencilik projeleri yeniden tartışma konusu oldu. Siyasi iktidarın arka arkaya verdiği izinler, bölge halkı ve çevre örgütleri tarafından tepkiyle karşılandı. Su Yaşam Adalet Platformu ve Kazdağları Ekoloji Platformu tarafından yapılan ortak açıklamada, TÜMAD Madenciliğin bölgede üç yeni projesinin gündemde olduğu ve davalar devam ederken Cengiz Holdingin madencilik faaliyetine devam ettiği belirtildi. Ayrıca zeytinlikleri madenciliğe açan kanun hatırlatılarak “Köylülerin geçimlik tarlaları, hayvanlarını otlattıkları meraları acele kamulaştırmalarla ellerinden alınıyor. Köylü göçe zorlanıyor” denildi.
Çanakkale’de Koza Altın Anonim Şirketi’nin Serçiler-Terziler köyleri mevkiindeki altın madeni projesine 17 Eylül 2025 tarihinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından “ÇED Olumlu” kararı verildi. Daha önce 2021 yılında mahkeme kararıyla iptal edilen proje için şirket, alan değiştirerek 2022’de yeniden süreci başlattı. Bu süreçte kalkın katılım toplantıları ve itiraz dilekçeleri dikkate alınmadı.
Su Yaşam Adalet Platformu, Kazdağları Ekoloji Platformu ve Çanakkale Emek, Barış, Demokrasi Güçleri tarafından konuya ilişkin ortak açıklama yapıldı. Serçiler-Terziler köyleri mevkiindeki altın madeni projesinin “ÇED olumlu” kararının iptal edilmesi için dava açılacağının belirtildiği açıklamada şöyle denildi:
“Çanakkale halkının binlerce imzası, iradesi yok sayıldı. ÇED süreçlerinin göstermelik olduğu, iktidarın enerji ve madencilik politikaları doğrultusunda halkın değil, şirketlerin çıkarlarının gözetildiği bir kez daha kanıtlandı. ‘ÇED olumlu’ kararının iptal edilmesi için Çanakkaleliler olarak dava açma hazırlıklarına başladık. Çanakkale’nin şanına yaraşır bir davacı sayısına ulaşıp Çanakkale Belediyesi, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar olarak hep birlikte dava açacağız. Atikhisar Barajı’mızın dibine maden açtırmayacağız!”

TÜMAD'ın üç yeni projesi var
Öte yandan Çanakkale’de önceki yıllarda gündeme gelen Alamos Gold’un Kirazlı, Ağı Dağı ve Çamyurt projelerinin hakları TÜMAD Madencilik AŞ’ye devredildi.
Ekoloji platformlarının açıklamasında “Şirketin Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine açtığı 1 milyar dolarlık uluslararası tahkim davasında, tarafların davayı askıya alması sonrasında yaşanan bu gelişme hiç de şaşırtıcı olmadı. TÜMAD Madencilik, ne yazık ki 2016 yılından bu yana Lapseki’de ve İvrindi-Burhaniye’de altın madenciliği faaliyetini sürdürüyor. Lapseki Projesi’nin hemen bitişiğindeki Eczacıbaşı’nın ruhsatını da devralarak projesini genişleten bu şirket, İvrindi projesinde de kapasite artışına gidiyor. Çok yakın bir zamanda TÜMAD üç yeni proje ile Çanakkalelilerin karşısına gelecektir. Alamos Gold’u Kirazlı’dan nasıl kovduysak, TÜMAD’ı da Kirazlı’dan kovacağız” denildi.
“Hacıbekirler göletlerinin suyu, Cengiz Holdinge peşkeş çekiliyor”
Açıklamada Cengiz Holding tarafından yürütülen Halilağa Altın Madeni Projesi’nde ise binlerce ağacın kesildiği, köylerin ortasında ekolojik tahribatın sürdüğü belirtildi. Bölgedeki iptal davaları ve suç duyurularının devam ettiği, buna rağmen şirketin alanı maden çıkarmaya hazır hale getirmeye çalıştığı dile getirildi.
“Üç köyümüzün ortasında büyük bir ekolojik yıkım yaşanıyor” denilen açıklamada, davalar devam ederken Cengiz Holdinge ait şirketin alanı maden çıkarmaya hazır hâle getirdiği vurgulandı:
“İşletme Ruhsatı, İşletme İzni, Orman Kesim İzni, Kamulaştırma kararları için açtığımız iptal davalarımız hâlâ devam ederken, onlarca suç duyurumuz savcılığın elinde iken bu şirket, hız kesmeden alanı maden çıkarmaya hazır hâle getirmeye çalışıyor. DSİ ile şirket arasında yapılan protokol uyarınca şirket tarafından inşa edilecek olan ‘içme ve kullanma suyu’ amaçlı planlanan Hacıbekirler göletlerinin suyu, Cengiz Holdinge peşkeş çekilirken içme suyu göletinin yanına yasa ve yönetmeliklere aykırı bir şekilde tehlikeli atık barajı yapılmasına göz yumuluyor. Siyasi iktidar, tüm kurumlarıyla ‘beşli çete’nin önemli bir ayağı olan Cengiz’i kayırmaya devam ediyor.”

Zeytinlikler madenciliğe açıldı: Köylü topraklarından koparılıyor
Su Yaşam Adalet Platformu, Kazdağları Ekoloji Platformu ve Çanakkale Emek, Barış, Demokrasi Güçleri tarafından yapılan ortak açıklamada ayrıca zeytinliklerin taşınmasını içeren ve “süper izin yasası” olarak bilinen 7554 Sayılı Kanun hatırlatıldı.
Temmuz ayında yürürlüğe giren ile zeytinlikler, ormanlar ve su havzalarının yatırımlara açıldığı, ÇED süreçlerinin etkisizleştirildiği ve acele kamulaştırmalarla köylülerin topraklarından koparıldığı belirtildi.
Muhalefet partilerinin yasanın iptali için 260 milletvekilinin imzasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurduğu kanunun köylüleri göçe zorlayacağı belirtilen açıklamada, “Süper izin mekanizmasıyla her şey mübah kılındı. Birkaç bürokrattan oluşan bir kurulun vereceği ‘süper izin’ ile koruma altındaki alanlar dahi kolayca yatırıma açılabilecek. Köylü toprağından koparılmak isteniyor: Köylülerin geçimlik tarlaları, hayvanlarını otlattıkları meraları, köyleri acele kamulaştırmalarla ellerinden alınıyor. Köylü topraklarından koparılıyor. Göçe zorlanıyor” ifadelerine yer verildi.

“7554 Sayılı Kanun, anayasal haklara saldırıdır”
Üç platform tarafından yapılan açıklamada zeytin ağaçlarının madencilik faaliyeti için taşınmasını içeren yasanın yaratacağı tahribat şu ifadelerle belirtildi:
“Bu yeni yasa, iklim krizini daha da derinleştirecek. Sermayenin kârına kâr katarken doğanın ve halkın daha fazla sömürülmesine neden olacak. Bu yasa, bir sosyal yıkım yasasıdır. Bu yasa; doğduğumuz, doyduğumuz topraklara el koyma yasasıdır. Bu yasa; gıda güvenliğini, barınma, su, sağlıklı bir çevrede yaşama haklarımızı yok sayma yasasıdır. Biz, soframızdaki ekmeğin, aşın; topraktan, zeytinden, ormandan, sudan geldiğini bilenler olarak, yaşamın kaynağını gelecek nesiller için de korumak amacıyla bu yasaya hayır diyoruz.”
“Anayasal haklara saldırı olarak” nitelendirilen 7554 Sayılı Kanun’un Anayasa Mahkemesi tarafından “acilen iptal edilmesi” talep edildi.





