Türkiye’de işsizlik, gün geçtikçe artan ve toplumun pek çok kesimini derinden etkileyen ciddi bir sorun olarak öne çıkıyor. Pek çok kişi günlerinin çoğunu iş aramakla geçirmekte ve özellikle kadınlar ile gençler bu süreçte yoğun zorluklarla karşılaşmaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından sunulan işsizlik ve istihdam verileri, genellikle gerçek durumu yansıtmaktan uzak kalıyor. Aslında, işsizlik oranı hızla yükselmekte ve istihdam dengesizliği giderek derinleşmektedir.
Türkiye'deki gerçek işsiz sayısı 12 milyona yaklaşmakta, geniş tanımlı işsizlik ise son bir yılda 2 milyon 182 bin kişilik bir artış göstermiştir. Her ne kadar TÜİK dar tanımlı işsizlik oranında azalma olduğunu belirtse de, 2025 yılının ilk çeyreğinde reel işsizlik rekor seviyelere ulaştı.
Mart 2025 itibarıyla geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 28,8 olarak kaydedildi ve yaklaşık 5,3 milyon kişi umutları olmasına rağmen iş aramaktan vazgeçmiş durumda.
Özellikle geniş tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 38,2 seviyelerine ulaşarak alarm vermekte, genç nüfusta da benzer oranda sıkıntılar gözlenmektedir.
Üstelik, her 10 işsizden yalnızca 2'si işsizlik ödeneğinden yararlanabiliyor; bu oranın düşük olmasının sebebi, çalışma hayatında süregelen süreksizlik ve kayıtdışı çalışmanın yaygınlığı bu durumu körüklüyor.
Bu tablo, emek sömürüsüne kapı aralarken, toplumsal yoksulluğun da derinleşmesine sebep oluyor.
İşsizliğin artışında birçok neden rol oynuyor:
KPSS alımlarında liyakatsiz atamalar, özel sektörde üretim durgunluğu, büyük fabrikaların kapanma noktasına gelmesi, yerli ve yabancı yatırımların azalması gibi unsurlar bunlardan sadece birkaçı.
Ayrıca tarımda ithalata yönelinmesi yerli üretimi bitirmiş durumda ve girişimciler yüksek maliyetler nedeniyle zorlanıyor.
Bunun yanı sıra iyi eğitimli gençlerin yurt dışına göç etmeyi tercih etmesi, beyin göçünü hızlandırıyor.
Ülkeyi yönetenler ise bu sorunlara etkili çözümler
geliştiremiyor; mevcut öneriler yetersiz kalıyor. İşsiz vatandaşlar giderek hükümete olan inançlarını kaybediyor ve kendi imkanlarıyla iş bulmaya çalışıyor.
Uzun süreli işsizlik ise bireylerin sağlığı ve psikolojisi üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor.
Bir işsizin de ifade ettiği gibi, bu durum kişi üzerinde derin bir kaybolmuşluk hissi yaratabiliyor.
İşsizlik sorununu çözmek için çeşitli stratejilerin bir arada uygulanması şart.
Geniş kapsamlı istihdam olanakları sağlayacak yatırımların artırılması, katma değeri yüksek ürünlerin üretimine odaklanılması oldukça önemli. Bu çabalar ekonomik büyümeyi destekleyebilir.
Ayrıca ekonomik dalgalanmaları önlemek adına istikrarlı ekonomi ve para politikalarının devreye sokulması gereklidir.
Bu bütüncül stratejiler, işsizlik problemini uzun vadeli ve kalıcı şekilde çözmeye yardımcı olabilir.