İzmir Büyükşehir Belediyesi Ak Parti Grup Başkanvekili Hakan Yıldız, İzmir’e yapılan yardımların yeterince takdir edilmediğini ve mevcut yönetimin kenti yönetme konusunda büyük eksiklikler yaşadığını belirtti. Yıldız, İzmir Körfezi’ndeki kirliliğin kötü yönetim ve altyapı eksiklikleri nedeniyle arttığını, ayrıca belediyedeki sürekli görev değişikliklerinin sorunları çözmeyi zorlaştırdığını ifade etti.

"İzmir’e yapılan büyük yardımların yetersizliği iddiaları yanlış"

Hakan Yıldız, İzmir’e yönelik büyük ölçekli yardım projelerine dikkat çekerek, hükümetin Dünya Bankası aracılığıyla sağladığı altı buçuk milyar TL’lik kredinin önemine vurgu yaptı. Yıldız, “Yağmur suyu ve kanalizasyon suyunun ayrıştırılması amacıyla hükümetimiz tarafından sağlanan bu kredi, yirmi yıl vadeli ve düşük faizli özel bir kredidir. İzmir’e yardım edilmiyor denilmesi kesinlikle yanlış. Bu kaynak, Konak ve Bayraklı bölgelerinin ana yükünü taşıyan yağmur sularının yönetilmesi için kritik öneme sahiptir” şeklinde konuştu. Kredinin mevcut projelerin tamamlanmasını beklediğini belirten Yıldız, “Projeler zamanında tamamlanmış olsaydı, şu anda yağan yağmurda sorun yaşamazdık. Kredi hazır ve bekliyor; önemli olan projelerin hızla tamamlanmasıdır” dedi.

Ak Parti Grup Başkanvekili Hakan YıldızKörfez kirliliği ve altyapı sorunlarını da irdeledi

Yıldız, İzmir Körfezi’ndeki kirliliğin, kötü yönetim ve altyapı eksikliklerinin bir sonucu olduğunu belirtti. Körfezdeki kirliliğin, karasal yani evsel atıklardan kaynaklandığını ve bu sorunun çözümünde birinci derece sorumlu olanın Büyükşehir Belediyesi olduğunu ifade etti. “1960 yılında başlayan büyük kanal projesi, Narlıdere’deki atıkları 64 kilometre uzunluğunda bir kanal aracılığıyla Çiğli’deki arıtma tesisine yönlendirmeyi amaçlıyordu. Ancak, yıllar süren inşaat süreçlerinden sonra bu tesisin kapasitesi, şehrin günlük yükünü karşılamaktan uzak kaldı. Mevcut sistem, yağmur suyu ve kanalizasyon suyunu birleşik hatlardan taşıyor ve bu da kapasite aşımına neden oluyor. Sonuç olarak, atıklar yeterince arıtılmadan denize deşarj ediliyor ve bu da kirliliğe yol açıyor” diye konuştu.

İzmir'in binaları depreme hazır mı? İzmir'in binaları depreme hazır mı?

Yıldız, Çiğli’deki arıtma tesisinin kapasitesinin altı yüz beş bin metreküp olduğunu, ancak İzmir’in günlük yükünün yedi yüz elli bin metreküp olduğunu vurguladı. “Yağmur sularının da bu tesislere akışı, kapasiteyi aşıyor ve arıtma işlemi yetersiz kalıyor. Bu nedenle, arıtılmadan denize deşarj edilen atıklar, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından standartların üzerinde karasal atık oranı nedeniyle cezalandırılıyor. Bu durumda, çevresel kirliliği azaltmak için gereken yatırımların tamamlanmamış olması büyük bir sorun teşkil ediyor” ifadelerini kullandı.

"Yönetim hatalarının bedelini kentli ödüyor"

Yıldız, İzmir Büyükşehir Belediyesi içindeki yönetim sorunlarına da dikkat çekti. “Belediye bürokrasisinde görev tanımlarının netleşmemiş olması ve sürekli değişen yönetim kadroları, kentin sorunlarının çözümünü zorlaştırıyor. Bu durum, iç kavgalar ve görev değişiklikleriyle boğuşan bir yönetim anlayışının sonucudur. Yönetim hatalarının bedelini ise kentli ödüyor. Şu anda yaşanan iç kavgalar ve görev değişiklikleri, İzmir’in temel sorunlarının çözülmesini engelliyor. Belediye başkanının kendi ekibini oluşturma arzusu anlaşılabilir, ancak bu durum şehir yönetimini ve sorunların çözümünü aksatıyor” dedi.

"Fuar asli amacından saptı"

İzmir Enternasyonal Fuarı’nın açılışındaki tartışmalara da değinen Yıldız, fuarın siyasetle karıştırılmasının İzmirli vatandaşlar açısından kabul edilemez olduğunu belirtti. “İzmir Fuarı, şehrin kültürel kimliğiyle özdeşleşmiş bir etkinliktir. Ancak fuarın siyasi bir arenaya dönüştürülmesi ve partizan yaklaşımlar, bu önemli etkinliğin değerini zedelemektedir. Fuarın açılışında yaşanan protokol krizi, fuarın asli amacından saptığını ve siyasi çekişmelere alet edildiğini gösteriyor” diye konuştu. Yıldız, İzmir Enternasyonal Fuarı’nın her şeyden önce İzmirli vatandaşlar için bir değer olduğunu ve bu tür tartışmaların fuarın ruhuna aykırı olduğunu ifade etti.

Muhabir: Ayşegül Koç