Son Mühür / Gamze Eskiköy - 6 Şubat 2023… Türkiye, tarihinin en karanlık günlerinden birine uyandı. Kahramanmaraş merkezli, 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki büyük deprem, 11 ili enkaza çevirdi. Yüz binlerce insanın hayatı bir daha asla eskisi gibi olmadı.

Yıkılan evler, enkaz altında kalan hayaller, yarım kalan hayatlar... Resmi rakamlara göre 50 binden fazla insan yaşamını yitirdi, milyonlarca kişi evsiz kaldı. Ancak geride sadece fiziksel yıkım değil, tarifsiz travma kaldı.

Depremi bizzat yaşayanlar için o an sadece birkaç saniye sürmedi. Bir ömür boyu sürecek izler bıraktı. O gecenin korkusu, kayıpların acısı ve çaresizlik hala her gün yeniden yaşanıyor.

İşte, bu felaketin gölgesinde kalanlardan biri Güler Ezer… Deprem anında eşi ve çocuklarıyla hayatta kalma mücadelesi veren, ancak ruhundaki enkazı hala taşıyan bir depremzede.

Onun anlatımı, felaketin rakamlardan ibaret olmadığını, geride kalanların aslında hâlâ o karanlık gecede yaşadığını gözler önüne seriyor.

"Öleceksek, çocuklarım acı çekmesin diye dua ettim"Kahramanmaraş depremi

Ezer, yaşadığı felaketi şu sözlerle anlattı:

“Sallandığımızı hissederek uyandım. Hemen çocukların yanına koştuk eşimşe. Kapandık üzerlerine… Onlar uyuyorlardı, bizse ölümle burun buruna geldiğimizin farkındaydık.

O an tek bir şey düşündüm: Öleceksek nolur çocuklarım acı çekmesin. Sonra mutfakta ilk bardak düştü. Ardından her şey devrilmeye başladı.

İyi ki çocukların yanına gitmişiz, çünkü gitmeseydik yanlarına ulaşamayabilirdik. O an anladım ki, depremle değil, bizi koruyamamakla korkuyordum en çok.

“Bizim aşağımızda olan herkes vefat etti”

Başıma tuğla düşmüş, fark etmemişim. Bina yıkılmaya başladı ama mucize gibi bizim durduğumuz yere bir şey olmadı.

Sarsıntı durduğunda biz zemindeydik. Altımızda iki kat ve bir dükkân vardı. Aşağıdaki herkes vefat etti. Sonra Yusuf, çocukları tek tek çıkardı.

Yağmur yüzünden uyanıp ağlamaya başladılar. Ben de çıktım. Çıkarken dönüp üzerlerine bir şey örtebilir miyim diye baktım.

O anı hiç unutmuyorum. Hiçbir şey yoktu. Ayaklarımız çıplak, molozlara basa basa annemlere yürüdük. Yaklaşık 500 metre… Çocuklar kucağımızda, ağlıyorlardı. Ayaklarımız kanaya kanaya… Hayatımda en çaresiz hissettiğim andı o an.”

"Deprem bitse bile, bizler için asla bitmiyor"6 şubat depremi

Depremin üzerinden bir yıl geçti. Ezer için o gece hala sürüyor. Çünkü yaşanan felaket sadece enkazdan ibaret değil; insanların ruhuna, hayatına, umutlarına yığılan enkaz çok daha ağır.Ezer, “Burada da sık sık deprem oluyor.

Küçük de olsa, travmalarımızı tetiklemeye yetiyor. O an değil belki ama sonrası korkutucu. Çünkü deprem anında şok etkisiyle hiçbir şey hissetmiyorsun.

Ama sonrasında… O çaresizlik hissi. İşte beni en çok korkutan bu. Biz hayatta kaldık ama bu süreç yaşamak değil, hayatta kalmak için mücadele etmekti. 

Enkazın altından sağ çıkınca her şey bitmiyor. Deprem öldürmedi diyelim, sonrası da insanı öldürebiliyor” diyerek acının hala yüreğinde taşıdığını söyledi.

“Hayatta kaldığım için şükredemedim...”

Güler Ezer, “Depremi yaşamayanlar Şubat ayında hatırlıyor, diğer 11 ayda hayatlarına devam ediyor. Eleştirmiyorum, elbette herkes iyi olsun, hayatına devam etsin.

Ama biz… Biz neredeyse her şeyimizi kaybettik. Ve attığımız her adımda bu felaketin sonuçlarını yaşamaya devam ediyoruz.

İnsan bazen hayatta kaldığı için bile suçlu hissediyor. Şükretmedim bile… Çünkü hayatta kaldığım için değil, hayatını kaybeden yakınlarım için yandım. Onların anısı önünde susup kaldım”

Muhabir: GAMZE ESKİKÖY