Dünyanın üçüncü, Avrupa'nın ise en büyük film platosu olarak bilinen Bozdağ Film Platoları, ziyaretçilerine Osmanlı ve eski Türk tarihine ait unsurları keşfetme fırsatı sunuyor. Konserler, söyleşiler ve atlı gösterilerin düzenlendiği yaklaşık 200 dönümlük arazide, Anadolu'nun lezzetlerinin tadılabileceği Söğüt 1299 Restoranı, geleneksel ürünlerin satıldığı çarşı, cam atölyesi, geleneksel kıyafetlerle fotoğraf çektirme ve demir dövme alanları gibi çeşitli etkinlik alanları yer alıyor.

"Yaşayan Mutfak" konseptiyle tarih ve lezzet buluşuyor

Bozdağ Film Platoları Yiyecek İçecek Direktörü Şef Hüseyin Bölük, Söğüt 1299 Restoran'da Selçuklu, Osmanlı ve kadim Anadolu mutfağının eşsiz lezzetlerini "Yaşayan Mutfak" konseptiyle misafirlerine sunduklarını belirtti. 800 yıllık tariflerle hazırlanan yemeklerde tarihsel lezzetleri tanıttıklarını vurgulayan Bölük, özellikle domates ve salçanın olmadığı, Osmanlı'ya 17. yüzyılda gelmiş malzemeler yerine tuz ve baharatlarla zenginleştirilmiş bir menü sunduklarını açıkladı.

Tarihi ve kültürel hikayelerle zenginleştirilmiş sunumlar

Bölük, salatayı at arabasıyla getirip zerzevatçı kültürünü, kara kazanla ara sıcak sunumlarını ve değirmenle tatlı sunumlarını yaparak misafirlerine tarihi ve kültürel hikayeler anlattıklarını söyledi. Bu sunumlar sırasında misafirlerin duygusal anlar yaşadığını ifade eden Bölük, özellikle köy hayatını bilen insanların çocukluklarına dair anılar bulduğunu, yabancı misafirlerin de imece kültüründen etkilendiğini belirtti.

Burak Yilmaz 2024 Haziran New Folder (15) Aa 34940545

Sunumlarını yaparak misafirlerine tarihi ve kültürel hikayeler anlatılıyor

Bozdağ Film Platoları Yiyecek İçecek Direktörü Şef Hüseyin Bölük, misafirlere kadim Türk kültürünün incelik ve nezaket hikayelerini anlatarak eşsiz bir gastronomi deneyimi sunduklarını belirtti. 800 yıllık tariflerle hazırlanan yemeklerde tarihsel lezzetleri tanıttıklarını vurgulayan Bölük, özellikle domates ve salçanın olmadığı, Osmanlı'ya 17. yüzyılda gelmiş malzemeler yerine tuz ve baharatlarla zenginleştirilmiş bir menü sunduklarını açıkladı.

Bölük, salatayı at arabasıyla getirip zerzevatçı kültürünü, kara kazanla ara sıcak sunumlarını ve değirmenle tatlı sunumlarını yaparak misafirlerine tarihi ve kültürel hikayeler anlattıklarını söyledi. Bu sunumlar sırasında misafirlerin duygusal anlar yaşadığını ifade eden Bölük, özellikle köy hayatını bilen insanların çocukluklarına dair anılar bulduğunu, yabancı misafirlerin de imece kültüründen etkilendiğini belirtti. Bir Romanyalı misafirin, imece kültürünün Meksika'da hala devam ettiğini öğrenmesi ve bunu teyit etmesi gibi deneyimlerin kendileri için de öğretici olduğunu dile getirdi.

Kaynak: Haber Merkezi