Ve sezon sona erdi...
Hem de ne sezon!

İçinden karmaşa geçti, çalkantı geçti, teknik direktör değişiklikleri, VAR kararları, son dakika golleri, "bu sene olacak mı" diyenler, "yine mi olmadı" diye iç geçirenler...

Finalde kazanan Galatasaray oldu.
Tartışmasız, hakkıyla, bileğinin hakkıyla!
İstikrar, kalite, geniş kadro ve doğru yönetim...
Hepsi bir araya geldi, şampiyonluk geldi!

Ama...
O meşhur ama!

Bu lig bitti, peki bu lig ne anlattı bize?

Bodrumspor düştü...
Hatay da...
Adana Demirspor ve Sivasspor da!

Ama bu dört ismin düşüşünde sadece saha içini mi konuşacağız?
Yönetimsel zaafları, plansızlıkları, ekonomik açmazları nereye koyacağız?

Yukarıda Galatasaray kupayı kaldırırken, alttan Kocaeli, Gençlerbirliği ve Karagümrük tekrar “biz de varız” diyerek yukarı çıktı.
Hoş geldiler...
Ama geldikleri yer aynı yer mi, zannetmem!


Şimdi herkesin gündeminde başka bir başlık var: Transfer!

Ve klasik sorular dönmeye başladı:
Galatasaray kimi alacak?
Fenerbahçe hangi yıldızı getirecek?
Beşiktaş bu kez işi sıkı tutacak mı?
Trabzonspor ne yapacak?

Taraftar heyecanlı!
Kulüpler diken üstünde!
Menajerler dört dönerken, scout ekipleri gece mesaisinde...

Ama asıl mesele şu:
Yine aynı hataları mı tekrarlayacağız?


Bakın sevgili okurlar...

Türkiye’de “yıldız transferi” demek, çoğu zaman kariyerinin son virajına girmiş oyunculara kucak açmak demek!
Ve ne yazık ki, bu yıldızlar da Türkiye’yi “emeklilik ikramiyesi” gibi görmeye devam ediyorlar.
Yalnız futbolcular mı?
Teknik direktörler de öyle!

Adam ülkesinde ayda 100 bin Euro kazanamıyor, burada 1 milyon Euro istiyor.
Ve veriyoruz!
Sonra da şaşırıyoruz: “Niye olmuyor?” diye...


Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor...

Bu takımlar için yeni sezona hazırlanmak kolay değil.
Bir kere şampiyon kadro yok ellerinde.
İki, mevcut yapılar hala sorunlu.
Üç... ve belki de en önemlisi:
Para yok!
Ya da var da, doğru kullanılmıyor!

Yüksek bonservis ödeyip, hiçbir verim alınamayan oyuncularla dolu arşivler açılırsa, orada teknik analiz değil, ibretlik hikâyeler görürsünüz!