Son Mühür / Alper Temiz - Muğla’da bugün (9 Ekim 2025 Perşembe) gerçekleştirilen “Muğla Mermer Zirvesi”, Muğla Valiliği ve Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin ortak desteğiyle düzenlendi. Ancak tam bir gün sonra, 10 Ekim 2025 Cuma günü, aynı belediye bu kez “Vahşi Madencilik, Termik Santraller ve Sağlık Etkileri Sempozyumu”na ev sahipliği yapacak.
Bu takvim çakışması, kentteki çevre ve ekoloji örgütleri tarafından “politik bir tutarsızlık” olarak nitelendirildi. Yerel yönetimin hem doğa tahribatına neden olan sektörlerle işbirliği yapması hem de ertesi gün bu yıkımın sonuçlarını tartışacak bir etkinlik düzenlemesi tepki topladı.
Ekoloji hareketi bileşenleri yaptıkları açıklamada, “Halk sağlığını, ekolojik dengeyi ve geleceği korumakla yükümlü bir belediye, bir gün doğayı yok eden madencilik sektörüne meşruiyet sağlayıp ertesi gün doğa tahribatını konuşamaz,” ifadelerini kullandı.
Muğla’da mermer gerçeği: binlerce hektar orman madenciliğe açıldı
Aktivistler, "Türkiye’nin mermer üretiminde ilk sıralarda yer alan Muğla’da, yaklaşık 120 mermer ocağı ve 140 mermer işleme fabrikası faaliyet gösteriyor. Ancak bu tesislerin büyük bölümü, çevresel denetimlerden muaf biçimde çalışıyor.
Verilere göre yalnızca 2017–2025 yılları arasında Muğla Valiliği, 160 mermer projesine “ÇED Gerekli Değildir” veya “ÇED Olumlu” kararı verdi. Bu projelerin her biri ortalama 10 hektarlık alanlara yayıldığı için, binlerce hektar orman, tarım ve su havzası madencilik faaliyetlerine açılmış durumda.
Üstelik, bu projelerin “kümülatif etkilerinin” —yani birlikte yarattıkları toplam çevresel tahribatın— hiçbir biçimde değerlendirilmediği belirtiliyor." dedi.
Ekolojik ve ekonomik bilanço ağır
Ekoloji örgütleri, “Muğla, faydasız bir lüks tüketim uğruna doğasını kaybediyor. Muğla’daki mermer üretiminin çevresel ve toplumsal maliyeti, sağladığı ekonomik katkının çok üzerinde. Türkiye ekonomisinde mermer ihracatının payının GSYH’nin yalnızca yüzde 0,15’i olduğunu, buna karşın Muğla’da su kaynaklarının kirlenmesi, tarım alanlarının bozulması ve orman ekosistemlerinin yok olması gibi geri dönüşsüz kayıplar yaşandığını" vurguladı.
“Belediyenin bu çelişkisi kabul edilemez”
Açıklamada, Valiliğin madenciliği teşvik eden politikaları eleştirilirken, asıl tepki Büyükşehir Belediyesi’ne yöneltildi:
“Valiliğin yıkımı teşvik etmesi bizi şaşırtmıyor. Ancak ekoloji mücadelesinde birlikte yer aldığımız Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin aynı yıkımı meşrulaştıran bir etkinliğe ortak olması kabul edilemez.”
“Valiliğin bu yıkımı teşvik etmesi şaşırtıcı değil”
Ekoloji hareketi bileşenlerinden Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) açıklaması şöyle; "
"Bir gün madenciliği teşvik edenlerle aynı kürsüde, ertesi gün madencilik mağdurlarıyla aynı salonda olmak: Bu yalnızca bir takvim çakışması değil, politik bir tutarsızlık. Muğla’da 120 mermer ocağı ve 140 işleme fabrikası faaliyet gösteriyor. 2017–2025 arasında 160 mermer projesine “ÇED Gerekli Değildir” ya da “ÇED Olumlu” kararı verilmiş durumda.
Her biri en az 10 hektarlık alanı kapsayan bu projeler, binlerce hektarlık orman, tarım ve su havzasını geri dönüşsüz biçimde yok ediyor. Mermerin Türkiye ekonomisindeki payı yalnızca %0,15. Buna karşılık, su kaynaklarının kirlenmesi, tarımın çökmesi ve orman ekosistemlerinin yok oluşu, Muğla’ya çok daha büyük bir ekonomik ve ekolojik bedel yüklüyor. Muğla doğasını kaybediyor, kazandığıysa neredeyse hiçbir şey. Valiliğin bu yıkımı teşvik etmesi şaşırtıcı değil; ama ekoloji mücadelesinde yan yana durduğumuz Büyükşehir Belediyesi’nin aynı yıkımı meşrulaştıran bir zirveye ortak olması kabul edilemez. Büyükşehir Belediyesinden, doğayı tahrip eden madencilik faaliyetlerine karşı yaşamı savunan tutumda ısrarcı olmasını talep ediyoruz."





