Son Mühür / Yağmur Daştan - İzmir’in ana içme suyu kaynaklarından Tahtalı Barajı alarm veriyor. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, Tahtalı Barajı’nda yaptığı incelemeler sonrası değerlendirmelerde bulundu. İzmir’in su yönetiminde yıllardır süren yapısal sorunlara dikkati çeken Yaşar, hidrojeoloji haritalarının acilen çıkarılması, su bütçesinin netleştirilmesi ve yeraltı sularının keyfi kullanımına son verilmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Yaşar aynı zamanda, son günlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin gündeme getirdiği ‘gri su’ projesi ile ilgili de dikkatleri çeken açıklamalarda bulundu. Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’ni işaret eden Yaşar, “Orada Menemen ve Gediz Ovası’nı sulayacak su var. Arıtın o suyu, arıtın” dedi.
“Önümüzdeki hafta su tamamen bitebilir”
Tahtalı Barajı’ndaki su seviyesinin şu anda yüzde 0.5 olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yaşar, önümüzdeki hafta suyun tamamen biteceğine dair uyarılarını sıraladı. Bir an önce kentin hidrojeoloji haritasının yapılması ve su bütçesinin çıkarılması gerektiğini söyleyen Yaşar, “İzmir, tarımda çok ama çok önemli bir kent. Ne kadar su lazım, bu suyu nereden çıkaracağız konusu derinlemesine ele almalıyız. Bunun ardından da sanayi ve diğer sektörel konulara geçilecek. Ancak öncelikle mutlaka hidrojeoloji haritaları yapılacak. Belediyenin yönetiminde hidrojeologlar ve jeoloji mühendisleri olmadığı için maalesef ki bunu 20 yıldır söylüyoruz. Su varsa dünyada yaşam var; su varsa devlet var, insan var. Suyun bittiği gün devlet de biter insan da biter. Tahtalı Barajı’nda çok büyük yanlışlar yapılıyor. Bu baraj, 2010’dan sonra doldu ama biz baraj doluyken bile yeraltından su çektik. Yeraltı suları yer üstü sularına benzemez. Yerüstü suları üç ila dört sene çok yağmur yağar ve dolar. Fakat yeraltı suyu için çok uzun yıllar gerekir. Yeraltı sularını dünyanın hiçbir yerinde keyfi kullanamazsınız, kaçak kuyu açamazsınız” dedi.
“Barajlar dolacak dediler, yok öyle bir dünya”

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın DSİ’ye yaptığı ‘kaçak kuyu’ çağrısının hatırlatılması üzerine Prof. Dr. Doğan, “Peki kaçak kuyular neden var? Bunları yazsınlar, hepsini toparlasınlar bakanlığa ve DSİ’ye bildirsinler. Herkes de görevini yapsın. Öyle çağrı yapmasın, tek tek gidip nokta nokta belirlesin sonra bu çağrıyı yapsın. Türkiye’de 100 binden fazla kaçak kuyu var. Örneğin, Çeşme’de bu yıl müthiş bir susuz yaz geçirdik. Ancak gidip bakıyorsunuz bütün evlerde yüzme havuzları tamamen dolu. Niye dolu? Fransa’da yüzme havuzlarındaki sular yasaklandı ve olanlar da itfaiye tarafından çekildi. Su, dışarıda bu kadar önemli. Bizde su yok ama herkesin havuzu dolu. Belediyeden bu konuda bir ses çıkmıyor. Halbuki bu konularda konuşmak gerekiyor. Su konusunda 2026 güzel ve yağışlı geçecek ama daha fazla önlem almamız şart. İzmir'in aralık ayı ortalama yağışı 146 kilogramdır. Ancak geçtiğimiz yıl rekor bir şekilde 196 kilogram yağış düştü ama Tahtalı ancak yüzde 1.5 dolabildi. Yani barajların dolması o kadar kolay şeyler değil. Belediye hep kasım ve aralık ayında çok güzel yağış alacağız ve barajlar dolacak, su sorunu da kalmayacak diye hesapladı. Yok öyle bir dünya… Eğer 15 Nisan 2026’ya kadar Tahtalı Barajı yüzde 15 olursa otur şampanya patlat. Yüzde 20 olursa olağanüstü olur” ifadelerini kullandı.
“Yazın bilboardlara, halk nasıl bir kentte yaşadığını bilsin”
Tahtalı Barajı’nda su tükenirse nasıl bir formül izlenmesi gerektiği konusunda da görüşlerini paylaşan Prof. Dr. Yaşar, şunları söyledi: “Belediyenin yıllar önce yapması gereken şeyler vardı… Mevcut başkan her şeyi üzerine alınıyor. Ancak iki yıldan beri başkanlık yapıyor, oysa bu olayların çok uzun yıllar önce bitmesi gerekirdi. Hidrojeoloji haritasının, su bütçesinin zaten çok önceden yapılması gerekirdi. Bu şu anki yönetimin değil; çok önceden gelen büyük yanlışlar. Şu anda bir çözüm aranmaya çalışılıyor. 2026 yılında da su kesintileri devam etmeli ki yeraltı sularımız biraz rahatasın. Su bütçesi derken de şunu kastediyorum: Eskiden bu zamanlarda ortalama 700 bin metreküp su verilirdi, şu anda 580 bin metreküp falan su veriliyor. Gece su kesintileri neredeyse 80 ila 100 bin metreküp su tasarrufu sağlandı. Bunu hesaplayıp 300 bin metreküp su verilecekse su kesintisini 12 saate çıkarmalılar. Bunda korkacak bir şey yok, siyasi olarak başarısızlık da değil… Bütün bilboardlara yazın; Türkiye’nin su potansiyelinin kişi başı yılda bin 300 metreküp olduğunu ancak İzmir’in 600 metreküp gibi fakirin de fakiri olduğunu söyleyin. Kentin tarımla ilgili olarak dünyanın en önemli kentlerinden biri olduğunu yazın oraya, halkı aydınlatın. Halk nasıl bir yerde oturduğunu bilsin, suların kesileceğini bilsin. Su kesilir, bunda bir şey yok. Önemli olan yeraltı suyunu tasarruflu kullanabilmen. Bu tablonun olacağını daha önce söyledik ama dinlemediler şimdi oturup ağlaşmanın bir anlamı yok.”
“Gediz ve Menemen’i sulayacak su orada var!”
Son olarak, Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı ‘gri su’ projesini de değerlendiren Prof. Dr. Yaşar, “Gri su diyorlar ama ne olduğunu bilmiyorlar” dedi. “Söyledikleri şey de ‘gri su’ sınıfına giriyor ama yalnızca birkaç metreküpe karşılık geliyor” sözleriyle açıklamalarda bulunan Yaşar, “Çiğli’de 600 bin metreküp gri su var. Bütün Menemen’i ve Gediz Ovası’nı sulayabilecek su var orada. Arıtın onu arıtın… Başkan’ın dediği evsel atıklardan üretilmesiyle ilgili, o başka bir şey. Evet, İzmir’i kurtaracak şey gri su ama bu Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’ndeki su” diye konuştu.





