İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Muadil ilaç konusunda Türk halkının yanlış bir algıya sahip olduğunu söyleyen Sayılkan; “Önemli ilaçların dahi çok zor bulunduğu şu günlerde muadil ilaçlara olan bu ön yargının hiçbir yararı yok. Muadil ilaç, yanlış ilaç değildir. Bize ve medyaya düşen insanların kafasındaki soru işaretlerini yok etmek ve bu algıyı kırmak” açıklamasında bulundu.

Aileler dikkat, çocuklarınızın sağlığı tehlikede: O ürünü sakın evinize sokmayın! Aileler dikkat, çocuklarınızın sağlığı tehlikede: O ürünü sakın evinize sokmayın!

“Eczanelerde ilaç sıkıntısı yaşanıyor”

Eczanelerde ilaç bulmayla ilgili ciddi sıkıntılar olduğunu belirten Başkan Sayılkan; “8-10 yıl öncesine göre böyle bir sorun yoktu. Gerçek Euro kuruyla ilaç Euro kurunu belirlerken saplamalar çok olmamıştı. Ama ne zamanki dövizdeki dalgalanmalar başladı, makas açıldı durum değişti. İlaç fiyatlarını belirleyen Euro kuru 14.55. Ama piyasada Euro otuz küsur. Firmalar bu açık makas ortamında Türkiye’ye ürün getirmiyor. Bir bir yabancı firmalar bizim piyasalarımızdan çekiliyor. Şimdi o ilaçları kullanan var. Kullanmayan var. O ilaçlardan hiç haberi olmayanlar var. Bulunmayan ilaçlar sayısı artıyor. Türkiye gelmeyen ilaçlar var. Bir mevcut olup bulunmayanlar var. Bir de mesela yurt dışında geçen geçtiğimiz beş yıl içinde bulunmuş, yeni teknolojiye sahip çok güzel ilaçlar var. Özellikle kanser tedavisinde ama o ilaçlar Türkiye'ye gelmiyor. 14.55’lik Euro kurunu bildikleri için firmalar Türkiye'ye hiç getirmiyor. Sağlık Bakanlığı ile bakış açılarımız farklı. Benim ulaşamadığım ilaç kıymetli ilaçtır. Birkaç eczanede olması demek, o ilacın olduğu anlamına gelmiyor bizler için. Çünkü ulaşamıyoruz” ifadelerini kullandı.  


“İlaçta dışa bağlıyız”

İlaç piyasasında yabancıların söz sahibi olduğuna vurgu yapan İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, “Her üç kişiden birinin bir ilacı eksik. Her üç kişiden birinin ilacının eş değeri oluyor elimizde. İlaç konusunda dışa bağlı bir ülkeyiz. İthal ağırlıklı ilaçların Türkiye'deki ortalaması yüzde ellinin üzerinde. Türkiye'deki mevcut birçok ilaç firmasını da yabancılar aldığı için ağırlıklı olarak dışa bağımlı bir sektöre dönüştük yıllar içinde. Türkiye’de hıfzıssıhhaları kapatmamamız ve ilaç üreten firmaları teşvik etmemiz gerekiyordu. Oysa yıllar içindeki gelişmeler dolayısıyla Türkiye’de üretim yapan firmalar bu işten çekildiler. Türkiye’de bazı ilaç firmalarının adı hala yerli ama firmayı yabancılar almış. İsminin Türkçe olması onu yerli yapmıyor. Acilen kendi ilacını, aşısını yapabilen bir noktada olmamız lazım” dedi.


“Muadil ilaç yanlış ilaç değildir”

Muadil ilaç konusunda Türk halkının yanlış bir algıya sahip olduğunu söyleyen Sayılkan, “Bazı çevreler muadil ilaçlara ön yargıyla yaklaşıyor. Bu işin içinde olan herkes bilir ki muadil denen eş değer ilaç Sağlık Bakanlığı tarafından en az 2 yıllık çalışmalar sonucunda ruhsat alabiliyor. İlaçların içeriğine, etken maddenin miligramına kadar ilaç çok sıkı bir incelemeden geçiyor. Ancak vatandaşın kafasında belli bir marka, daha doğrusu ambalaj kalıyor ve tamamen aynı etkiye sahip muadil ilaçlar kullanılmak istenmiyor. Hele ki önemli ilaçların dahi çok zor bulunduğu şu günlerde muadil ilaçlara olan bu ön yargının hiçbir yararı yok. Çünkü zaten ilaçların içerikleri birebir aynı ama vatandaş rengine ismine takılıyor. Dünyanın birçok yerinde, eczanelerde böyle bir duruma sebebiyet vermemek için ilaçların ismi yazılmaz. Sadece etken maddeler yazar. Böylelikle insanların kafasında oluşan yanlış algı önlenir. Öte yandan burada bize ve medyaya düşen insanların kafasındaki soru işaretlerini yok etmek ve bu algıyı kırmak” açıklamasında bulundu.

Kaynak: Haber Merkezi