Son Mühür - Ayşegül Koç / Uzman Psikolog ve Uzman Aile Danışmanı Tolga Nasuh Aran, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Özel gereksinimli bireyler için uygulanan eğitim modelini, dünya genelindeki uygulamalardan örnekler vererek anlatan Aran, kaynaştırmanın en doğru model olduğunu vurguladı.
Özel gereksinimli birey ne demek?
Özel gereksinimli birey kavramını açıklayan Aran; “Normal gelişim gösteren bireylerden farklı olarak, zihinsel, görme, işitme, bedensel yetersizliği ile dil ve konuşma bozukluğu olan, dikkat eksikliği ve hiperaktivite problemi olan, öğrenme güçlüğü çeken gibi geniş bir alanı kapsayan bireyleri kast ediyoruz. Eğer aileler, çocuklarında bir farklılık hissediyorlarsa, çocuk, ergen psikiyatristi ya da çocuk doktoruna gidebilirler. Erken farkındalık ve harekete geçmek çok önemli. Bir sürü engel grubu var. Otizm örneğinden gittiğimizde göz kontağı kuramıyor, ayaklarının üzerinde sanki bale yapar gibi yürüyor, kendi etrafında dönüyor ya da dönen nesnelerle ilgisi varsa ki bu belirtiler çok uzun bir listedir. Bunlar birer belirti olarak karşımıza çıkabilir” diye konuştu.
“Ailenin kabul süreci uzayabiliyor”
“Tanıdan sonra ailenin bunu kabul süreci bizim en zorlandığımız süreç” diyen Aran; “Aile ile çalışırken en zorlandığımız şey budur. Yani kabul edene kadar biz terapiler ile onları destekleriz, dinleriz. Daha çok geçirdikleri süreçte ilk başta birinci tepki çok normal. Ağlama, tepkisiz kalma, kendini çaresiz hissetme gibi. Çünkü bilmiyor. Sadece kendisinin başına geldiğini, kendisinin yaşadığını düşünüyor. Dolayısıyla bir şok tepkisi gösteriyor. Sonrasında inkar dediğimiz reddetme oluşuyor. Bunların hepsi mekanizma. Bu gerçeği kabul etmek ne kadar uzun sürerse, çocuğunuzun eğitim süreci de o kadar etkileniyor” ifadelerini kullandı.
“Bireysel eğitim planı çok önemli”
Tanı konulduktan sonra eğitim sürecinin nasıl olacağına ilişkin bilgiler veren Aran; “Örneğin diyor ki: hafif düzeyde otizm var, rapor geliyor. O semtteki en yakın rehberlik araştırma merkezi diyor ki; evet bu çocuk yaşına göre anaokul çağında ise bağımsız anaokuluna gidebilir diye aileye bilgi veriyor. Çocuk da ona göre okula gidiyor. Bireysel grup orada da yazıyor. Onu alarak bir özel eğitim yani devletin desteklediği özel rehabilitasyon merkezine gidebiliyor. Haftada belli bir saat eğitim almak üzere o da rehberlik araştırma merkezi tarafından öneriliyor. Oradaki uzmanlar testler yapıyor, eğitsel tanıyı koyuyor. Okula gidecek, kaynaştırma olacak gibi. Şimdi tabii belli bir paket de var ama bu çocuklarla yapılması gereken şey bireyseldir yani adı üstünde bireysel eğitim planı. Çünkü tanı aynı olsa da her biri farklı özelliktedir. Farklı takıntıları, farklı özellikleri, aynı öğrenme biçimleri olsa bile bu çok önemli” diye konuştu.
“Doğru model, kaynaştırma eğitimidir”
Özel gereksinimli bireylerin eğitimine dair dünya uygulamaları üzerinden örnekler veren Aran, ailelere de uyarılarda bulundu. Aran; “Benim Avrupa'da gördüğüm, Amerika'da gördüğüm şeyi söylüyorum. Doğru bir eğitim modeli, kaynaştırma dediğimiz bütünleşmiş entegrasyon eğitimidir yani çocukların dışlandığı değil, izole edildiği değil, okulun içinde olduğu ama eğitim sınıfı gerektiğinde destek eğitim odasının olduğu tabii ki özel eğitim uzmanlarının olduğu ama bu öğretmenlerin bu branşı anlaması, bu çocuklarla çalışabileceğinin farkında olması gerekir. Bu anlamda üniversitede mutlaka eğitiminin alınması ya da Mili Eğitim Bakanlığı hizmet içi eğitimlerle bunu alması ve bunun bir zorunluluk olması gerekir. Bu bağlamda da devlet oku ile özel okulun arasında hiçbir fark yoktur. Devletin okulundaki müfredattan farklı değildir. Özel gereksinimli bireyler özellikle bu süreçlerde sıkıntı çekiyorlar. Almayan özel okullar olduğu söyleniyor. Bizim sitemizde yok öyle bir şey. Çocuğumuzla ilgili bireysel eğitim planı geliştirme birimi toplanır. Kaynaştırma raporu vardır. Zaten o çocuğun öğrenme güçlüğü varsa ona göre siz onunla ilgili önlem almak durumundasınız. Ölçme değerlendirme de gerekmiyorsa yapmazsınız buna bir birim karar verir” diye konuştu.
“Gerçek dışı vaatler veren kurumlar denetlensin”
Bu alanda suiistimaller olduğunu da dikkat çeken Aran; “Bazı sorunlar hala çözülmüyor. Ülkemizde sosyal devlet olgusunu vurgulamak istiyorum. Yani mutlaka bizim bu anlamda bir sistemi inşa etmemiz lazım. Eğitim alanında çok ciddi sıkıntılar var. Ailelerin bu konuda bilinçli olmasını, çocuğunun yeteneklerinin olduğunun farkında olmasını ve gerçekten işi ehline vermelerini tavsiye ediyorum. Toplumda da gerçekten bu anlamda bu işi kötüye kullananlar var. Bu alan inanılmaz derecede kirlenmiş durumda. Özellikle alanla hiç ilgisi olmayan birkaç seansta biz şunu düzeltiyoruz söylemleri ile sosyal medyada dolaşanlar var. Aileye ümit veren ve gerçekçiliğin dışına çıkartan mesajlar veren kurumlar denetlensin. Devletin yetkililerinin sıkı denetim yapması çağrısında bulunuyorum” dedi.





