Son Mühür/ Merve Turan- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı, Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, yaptığı kapsamlı açıklamayla iktidarı hedef aldı. Yücel, 31 Mart Yerel Seçimleri sonrası yaşandığını iddia ettiği "hukuk darbesi"ni, ekonomik buhranı ve ülkenin eğitim sistemindeki sorunları dile getirerek iktidarın uygulamalarını sert bir dille eleştirdi. Yücel, "Demokrasi, eşitlik, özgürlük, sosyal adalet vaatleriyle iktidara gelen, ülkeyi 23 yıl tek başına yöneten bir iktidarın, seçilmişlere zulmettiği bir dönem yaşıyoruz" ifadeleriyle konuşmasına başladı.

"Millet iradesi tutsak": İmamoğlu ve Belediye Başkanlarına yönelik operasyon iddiası

Deniz Yücel, 31 Mart Yerel Seçimleri'nin ardından iktidarın "başarısızlık hazımsızlığı" yaşadığını ve oylarının erimesiyle paniğe kapıldığını iddia etti. Bu durumun, AKP'yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı defalarca yenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik bir "darbe"ye dönüştüğünü savundu. Yücel, "Sayın Ekrem İmamoğlu’nun, AKP Genel Başkanını koltuğundan etmesini önlemek için, İstanbul başta olmak üzere 15 belediye başkanımızın hukuk kılıfı altında siyasi operasyonlarla tutuklanmaları ve görevden uzaklaştırılmaları sağlandı. Millet iradesi 121 gündür tutsak," diyerek mevcut durumu "hukuksuzluk ve organize bir kötülük" olarak nitelendirdi.

Yücel, soruşturmaların tarafsız olmadığını, "geçmişi belli, geçmişte görevlendirildiği davalarda yaptıkları belli, siyasi tavrı belli, yetki sınırlarını tanımayan, Türkiye Savcısı gibi hareket eden bir kişinin özel olarak görevlendirildiği" bir süreçle tutuklamaların gerçekleştiğini ileri sürdü. Bu durumun, insanların hukuksuz bir şekilde özgürlüklerinden mahrum bırakılmasına ve haksız yere itibarsızlaştırılmasına yol açtığını belirten Yücel, eşlerin, çocukların gözyaşlarının ve anaların ahının olduğunu söyledi. 19 Mart hukuk darbesinin üzerinden dört ay geçmesine rağmen hala bir iddianamenin olmadığını, yüzlerce kişinin hukuki dayanağı olmayan soyut iddialarla cezaevinde tutulduğunu ekledi. Ayrıca, "etkin pişmanlık kılıfı altında düşman hukuku anlayışı içinde akla gelmeyecek iftiralar atılıyor" ve "yandaş basına servis edilen kurgu görüntülerle algı operasyonu daha da derinleştiriliyor" iddialarında bulundu. Yücel, bu durumu "darbe dönemlerine rahmet okutacak sistematik bir baskı ve sindirme operasyonu" olarak tanımladı. Konuşmasında "Beyaz Toros" hatırlatması yapan yargı mensubunu da sert bir dille eleştiren Yücel, bir savcının gücünün yasalardan, hukukun üstünlüğünden geldiğini vurguladı ve "bir yargı mensubu, bir siyasi partiye yaranma telaşı ve refleksi ile hareket ediyorsa orada büyük bir çürümüşlük ve kokuşmuşluk vardır" dedi.

"19 Mart Hukuk darbesi insanın canına kastetmektedir": Murat Çalık'ın durumu

Deniz Yücel, konuşmasında Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık'ın yaşadıklarına özel bir yer verdi. Çalık'ın durumunu "kötülüğün resmi" olarak nitelendiren Yücel, "19 Mart hukuk darbesi açıkça bir insanın canına kastetmektedir" ifadelerini kullandı. Tutuklandığında önce Silivri'ye, ardından hiçbir gerekçe olmaksızın İzmir Buca Kırıklar F Tipi Cezaevi'ne gönderilen Çalık'ın, hızla kilo kaybettiğini ve geçmişte iki kez kanser atlattığını hatırlattı. Rahatsızlanması üzerine hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra başka bir hastaneye nakledildiğini ve en son İzmir Şehir Hastanesi'nde hematoloji servisinde tedaviye alındığını belirtti. Çalık'ın önemli bir ameliyat geçirdiğini, kalp sorunları nedeniyle anjiyo olduğunu ve yoğun bakımda kaldığını dile getiren Yücel, bu "trafik"in hasta olan biri için işkenceye dönüştüğünü söyledi. Annesinin, eşinin ve çocuklarının yaşadığı kaygının dayanılmaz bir hal aldığını vurgulayarak, "Mehmet Murat Çalık Başkanımız derhal tahliye edilmelidir. Bu cümleye eklenecek, 'ama, fakat, çünkü' gibi sözcükler yoktur. Hastane raporları ortadadır," diyerek acil tahliye çağrısında bulundu.

Ekonomi ve Asgari ücret eleştirisi: "AK Parti tatil, halk geçim derdinde"

Yücel, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik duruma da değindi. İktidarın asgari ücreti artırmaya yönelik hiçbir adım atmadığını belirten Yücel, "Geçim sıkıntısı günden güne artan milyonlar, bu iktidarın umurunda değil," dedi. Meclisin yandaş şirketlerin rantı için gece gündüz çalıştırılırken, asgari ücretli söz konusu olunca tatile girmesinin eleştirdi. Geçen yasama döneminde işçinin, emekçinin, çiftçinin ve esnafın yaralarını saracak tek bir düzenlemenin dahi AKP'nin gündeminde olmadığını söyledi.

Açlık sınırının asgari ücretin, yoksulluk sınırının ise en düşük emekli maaşının 5 katı üzerinde olduğunu hatırlatan Yücel, iktidara, CHP'nin asgari ücreti 30 bin 205 liraya çıkarma ve en düşük emekli maaşını asgari ücret seviyesine çekme tekliflerini neden gündeme almadığını sordu. Yücel, "AK Parti tatil, deniz, kum, güneş derdindeyken 86 milyon geçim derdinde… Vatandaşta bıçak kemiğe dayandı ama AK Parti halka karşı üç maymunu oynamaya devam ediyor," diyerek iktidarı halkın sorunlarına kayıtsız kalmakla suçladı.

"Zeytin Yasası" ve doğa katliamı iddiası: Anayasa mahkemesi yolu gözüktü

Deniz Yücel, kamuoyunda "zeytin yasası" olarak bilinen kanun teklifini de sert bir şekilde eleştirdi. Zeytinliklerin ve meraların maden şirketlerine peşkeş çekildiğini iddia eden Yücel, bu kanunun tüm itirazlara rağmen meclis genel kurulunda kabul edildiğini belirtti. Meclis kapısında açlık grevine başlayan köylülerin yok sayıldığını, bilimsel tespitlerin elinin tersiyle itildiğini ve "yaptım, oldu" anlayışıyla hareket edildiğini dile getirdi.

Bu kanunun 26 köyün yaşanmaz hale gelmesine ve boşaltılmasına, binlerce zeytin ağacının yok olmasına sebep olacağını savunarak, teklifi "doğaya ihanet" olarak nitelendirdi. "Kadim bir kültürün, bereketin, bolluğun simgesi olan zeytinin, maden şirketleri para kazanacak diye feda edilmesi, akıl ve izanla açıklanabilecek bir durum değildir," diyen Yücel, bu "talan zihniyetinin" eşsiz doğayı yok etmesine karşı Anayasa Mahkemesi'ne başvuracaklarını ve hukuki mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini açıkladı.

İşsizlik, borçlar ve savurgan bütçe eleştirisi

Yücel, ülke ekonomisinin genel tablosuna da değindi. Yılın ilk altı ayında yaklaşık 1 milyon vatandaşın işten çıkarıldığı için İşsizlik Sigortası Fonu'na başvurduğunu ve bu başvuruların geçen yıla göre yüzde 12 arttığını belirtti. İşsizlik ve geçim sıkıntısıyla mücadele eden vatandaşların çareyi kredi kartlarında ve ihtiyaç kredilerinde aradığını, vatandaşların bankalara olan bireysel kredi ve kredi kartı borçlarının Temmuz ayının ilk 10 gününde 39 milyar lira daha artarak 5 trilyon liraya yükseldiğini ifade etti.

Yücel, 2025 yılı bütçesinde oluşacak açık için ek bütçeye ihtiyaç duyulabileceğini öngörerek, iktidarı "ayağını yorganına göre değil, yandaşlarına, rant musluklarına göre uzatmakla" suçladı. "2025 bütçesini ilk altı ayda harcadı, kasayı tam takır kuru bakır yaptı!" diyen Yücel, tutarsız ekonomi politikalarının kamu emekçilerine, emeklilere ve asgari ücretliye yetmeyeceğini, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ek bütçeye ihtiyaç duyulacağını ancak bu ek bütçeden yine asgari ücretliye ve emekliye bir şey düşmeyeceğini savundu.

Milli Eğitim Bakanı'na sert tepki

CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yücel, Milli Eğitim Bakanı'nı da sert bir dille eleştirdi. "Bir ağzı bozuk kişi, üstelik de Milli Eğitimden sorumlu bakan, çıkıp konuşuyor ama gerçekten bomboş konuşuyor. Üstüne bir de çıkıp 'biraz kaba bir üslupla söyledim, çünkü artık dayanılacak gibi değil' diyor," ifadelerini kullanan Yücel, Cumhuriyet karşıtlığıyla tanınan, aklı ve bilimi reddeden ÇEDES projeleriyle ve tarikat protokolleriyle bilinen, LGS sınav sorularını çaldırıp utanmadan davranan bu şahsın derhal koltuktan uzaklaştırılması gerektiğini vurguladı. Yücel, bu şahsın Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunda oturduğu sürece çocukların ve gençlerin tehdit altında olduğunu savundu.

Son olarak, yedi yıl önce şüpheli şekilde hayatını kaybeden ve ölümü hala aydınlatılamayan Rabia Naz'ın babası Şaban Vatan'ın yedi gündür cezaevinde olmasına değindi. Dönemin Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli'nin açtığı hakaret davası sebebiyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan acılı babaya yapılan eziyetin son bulmasını talep eden Yücel, "Evladını kaybetmesi yetmedi mi bir de hapse atıyorsunuz? Evladının katillerinin yakalanıp yargı önüne çıkarılmadığı yetmedi mi bir de hapse atıyorsunuz?" diyerek isyan etti. "Kızının şüpheli ölümünü aydınlatmak için, 7 yıldır tek başına mücadele veren bir babayı cezaevine koyacak kadar vicdansız, ucu size dokunacak diye katillerini aramayacak kadar yüzsüzsünüz!" sözleriyle iktidarı suçlayan Yücel, bu ülkeyi adaletin ışığıyla aydınlattıkları ilk gün Rabia Naz için adalet sağlanacağına dair söz verdi.

Muhabir: MERVE TURAN