Son Mühür- Karaburun Yarımadası’nın eşsiz doğal güzelliklerinden biri olan İris Gölü, yıllardır süren bir yaşam mücadelesinin ortasında yer alıyor. 1970'li yıllarda kanallar açılarak kurutulmaya çalışılan, hatta özel mülkiyete geçirilen bu nadir sulak alan, günümüzde de benzer tehditlerle karşı karşıya kalıyor. Ancak sivil toplum kuruluşları ve doğa savunucularının çabalarıyla İris Gölü'nün korunmasına yönelik önemli adımlar atılıyor.

DSİ'nin deşarj suyuyla gelen umut

Karaburun Sivil İnisiyatifi ve Karaburun Yerel Fok Komitesi tarafından yapılan son açıklamalar, İris Gölü için yeni bir umut ışığı yaktı. 16-19 Ağustos 2025 tarihleri arasında yapılan gözlemlerde, Karareis Barajı ve Salman Göleti Ortak Deposu’ndan Çeşme'ye içme suyu sağlayan iletim hattından deşarj edilen suyun, kuraklıkla mücadele eden göle hayat verdiği tespit edildi. Bu sayede kurumaya yüz tutan gölün yeniden canlandığı, sazlıkların ve makilerin yeşerdiği, yaban hayatı için gerekli habitatların güçlendiği gözlemlendi.

Bu olumlu gelişme üzerine Karaburun Sivil İnisiyatifi ve Karaburun Yerel Fok Komitesi, DSİ yetkililerine önemli bir teklif sundu. Gölün kalıcı olarak korunması için deşarj istasyonuna bir vana konulması ve bu suyun bir boru hattıyla göle yönlendirilmesi gerektiği belirtildi. Yapılan açıklamada, DSİ'nin deşarj için kullandığı kanalların, geçmişte gölü kurutmak için açılan kanallarla aynı vadide yer aldığına dikkat çekilerek, baraj suyunun her iki yöne de verilebilmesiyle İris Gölü'ne can suyu olabileceği vurgulandı.

Doğal yaşam için kritik önem taşıyor

Ülke genelinde birçok tatlı su gölünün kuruduğu bu dönemde, İris Gölü gibi küçük sulak alanların varlığı, hem bölgenin ekosistemi hem de yaban hayatı açısından hayati bir öneme sahip. İris Gölü ve çevresi, birçok kuş türü için üreme, konaklama ve barınma alanı görevi görüyor. Doğa savunucuları, insan yaşamının doğal alanların korunmasıyla güçlendiğini ve sağlıklı bir denge için bu alanların işlevinin korunması gerektiğini belirtiyor.

DSİ'nin bu yöndeki kararı ve uygulamalarının, geçmişte İris'e yapılan hataların tekrarlanmaması adına kritik bir rol oynayacağı ifade ediliyor. Doğa Koruma ve Milli Parklar Bölge Müdürlüğü tarafından sulak alan tescil çalışmaları devam eden İris Gölü’nün, kuruyan göllerimizden biri olmaması için deşarj suyunun planlı bir şekilde göle verilmesi gerektiğine inanılıyor.

Yıllar süren hukuksal ve ekolojik mücadele

Yıllar süren hukuksal ve ekolojik mücadele

İris Gölü'nün hikayesi, uzun yıllara yayılan bir mücadeleyi anlatıyor. 1970'lerin sonunda gölün kurutulması ve parsellenerek özel mülkiyete geçirilmesi, sonraki yıllarda da benzer girişimlerin tekrarlanmasıyla gündeme geldi. 2019 yılında, gölü kurutma girişimi karşısında basın ve kamuoyunun duyarlılığı sayesinde T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma (TVK) Bölge Komisyonu harekete geçti. Komisyon, kanalların acilen kapatılmasına, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına ve alanın eski haline getirilmesine oy birliğiyle karar verdi.

Bu kararlar doğrultusunda 2020 yılında Karaburun Belediyesi tarafından kanalın ağzı kapatıldı ve İzmir Valiliği Mahalli Çevre Kurulu, konunun uzmanlarından oluşan bir komisyon kurdu. 2020 yılı sonunda yapılan saha çalışmasında İris Gölü'nün doğal bir göl olduğu teyit edildi ve kıyı çizgisi ile haritalama çalışmalarının DSİ tarafından yapılması kararlaştırıldı. 2021 yılında tamamlanan bu çalışmaların ardından, Karaburun Sivil İnisiyatifi ve Karaburun Yerel Fok Komitesi, hazırladıkları teknik raporu 10 Mart 2025 tarihinde yetkili kurumlara sundu.

Raporun, tescil çalışmalarına ışık tutacağı inancıyla, konunun Mahalli Sulak Alan Komisyonu gündemine alınması ve tescil sürecinin hızlandırılması talep edildi. Son gözlemler, kapatılan kanallardan su sızıntısının devam ettiğini ve kaçak su kullanımı ile aşırı otlatmanın göl üzerindeki baskısını sürdürdüğünü gösteriyor. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen, İris Gölü'nün hala birçok kuş türüne ev sahipliği yaptığı ve yaşam mücadelesini sürdürdüğü belirtiliyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ