Son Mühür Tv’de Hasan Tahsin Kocabaş’ın Gündem Yorum programının konuğu Araştırmacı Yazar Abdulkadir Hazman’dı. Anadolu’da sendika lafının ilk kez İzmir’de 1932’de kullanıldığına işaret eden Abdulkadir Hazman, ‘İzmir İşçileri Sendika Birliği diye bir birlik kurmaya çalışmışlar. Tekstil, tabakhane, incir, üzüm işletmelerinde çalışan hatta belediyelerde çalışan işçiler yer almış bu birlikte’ hatırlatmasında bulundu. Peki hangi belediye başkanımız ya da bu kentle ilgili çalışma yapanlardan hangisi bu konuyla ilgili çalışma yaptırdı? Diye soran Abdulkadir Hazman’ın açıklamalarından öne çıkan detaylar şöyle…
Elbette haberi olmaz…
İzmir’deki sendikacının haberi yok. İzmir’deki sendikacı Kordon’da oturup işçilerin ödediği aidatlarla sendikacılık yaparsa Kokluca’da yanarak ölen işçiler için yaptırılan anıt mezardan da haberi olmaz fabrikadaki kasadan da haberi olmaz.
Kentlilik bilinci çok önemli…
Kentlilik bilinci, kent aidiyatını biz insanlara vermek zorundayız. Bunu da verecek olan yerel yönetimler. Ama bu da İstanbul’dan, Ankara’dan ithal ettikleri adamlarla olmaz. İzmir’i bilmeyenlerle İzmir yönetilmez. İzmir çok farklı bir yer.
Aşağı mahalleye var, yukarı mahalleye yok…
İzmir’e gelen bütün belediye başkanları hizmetleri aşağı mahalleye yapıyorlar. Yukarı mahallelere hizmet gitmiyor. Çok az gidiyor, çok az dokunuyorlar. Deniz Gezmiş asıldığında ben 15 yaşıındaydım. Kaç yıl geçti üstünden, Gültepe aynı Gültepe, Yeşildere aynı Yeşildere, Gürçeşme aynı Gürçeşme. Mersinpınar, Toros, Levent aynı. Bayraklı, Tepecik, Basmane aynı. Buralar ucuz işçi deposu.
Debbağ için bir anı defterinden yola çıktım…
Debbağ aslında araştırma tarzında tarihi bir roman. Sarı yapraklı bir defterde bir işçinin anılarını okudum, oradan yola çıkarak kaleme aldım.
Ayhan Işık’ın evi neden müze yapılmaz?
Yıllardır Ayhan Işık’ın evini bir belediye satın alsın müze yapsın dedik, bu adamın adı yaşatılsın dedik, neden yok? Acaba Ermeni olduğu için mi yok? Bence bu tamamen İzmir’e yabancı olmakla ilgili.
