Dicle Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Uğur Arslan, sosyal medya platformlarının bireysel mahremiyet üzerindeki etkilerini incelediği “YouTube ve Mahremiyet” başlıklı çalışmasını kitaplaştırdı.

Arslan, Türk toplumunun internette günde ortalama 7 saat 13 dakika geçirdiğini, bunun yaklaşık yarısının sosyal medya platformlarına harcandığını söyledi.

YouTube üzerinden mahremiyet analizi

Youtube'un Yeni Özelliği

Dr. Arslan, araştırmasında yalnızca sosyal medya kullanım oranlarına değil, içerik üreticilerinin motivasyonlarına ve izleyici geri bildirimlerine de odaklandı.

YouTube’da yayın yapan dört farklı içerik üreticisiyle birebir görüşmeler gerçekleştirdiğini belirten Arslan, şu açıklamalarda bulundu:

“Sosyal medyada sadece eğlence değil; haber tüketimi, film izleme ve kişisel hikâyelere de ciddi vakit ayrılıyor.

YouTube, bu noktada içerik zenginliğiyle öne çıkıyor. Mahremiyetle ilgili içeriklerin hem üreticiler hem de izleyiciler açısından dikkat çekici boyutta olduğunu tespit ettik.”

İzleyici mahremiyeti talep etmiyor, tüketiyor

Uğur Arslan

Arslan, yapılan analizlerde en yüksek etkileşimin mahrem içeriklerde görüldüğünü ifade etti: “İzleyiciler, mahremiyet içeren videolardan son derece memnun. Hatta daha fazlasını talep ediyorlar. Mahremiyet şöhret, görünürlük ve içerik üretimi uğruna feda ediliyor.”

Araştırmaya göre mahremiyet sadece bedenle sınırlı kalmıyor. Dr. Arslan, mahremiyeti dört ana başlıkta değerlendirdiklerini aktardı:

Bilgi mahremiyeti , kişisel mahremiyet , beden mahremiyeti , mekan mahremiyeti Örnekler arasında çocukluk travmaları, bebek bezi değişim anları ve ev adreslerinin paylaşımı gibi detaylar yer aldı.

Yapay zeka ile dezenformasyonun yayılması

Yapay Zeka-18

Gelişen yapay zeka teknolojilerinin dezenformasyon üretimini artırdığına dikkat çeken Arslan, medya okuryazarlığı çağrısı yaptı:

“Yapay zeka ile üretilen sahte içerikler artık çok yaygın. İnsanlar, haber başlıklarının dahi içerikle uyuşmadığı bir dönemde yaşıyor. Bu durum, hakikatin değersizleşmesine neden oluyor.”

Dr. Arslan, bireylerin yapay zekaya yalnızca maruz kalmak yerine onu etkin şekilde kullanarak farkındalıklarını artırmaları gerektiğini vurguladı.

Özellikle kriz anlarında yayılan yanlış bilgiler hakkında şu ifadeleri kullandı: “Deprem gibi toplumsal travmalarda sahte bilgiler büyük kaos yaratıyor. Doğrulama kanallarını kullanmak ve haberin kaynağını sorgulamak hayati önemde.”

“Anonim hesaplar güvenilmezdir”

Arslan, medya okuryazarlığının yalnızca eğitim düzeyiyle değil, dijital farkındalıkla da doğrudan ilişkili olduğuna dikkat çekti. Bilgi kirliliğiyle mücadelede şu adımların önemine işaret etti:

Doğrulama platformlarının etkin kullanımı , resmi kaynaklara riayet , anonim hesaplardan uzak durulması , haberin kaynağından okunması.

Kaynak: DHA