Son Mühür- Aralarında dönem birincisi Ebru Eroğlu'nun bulunduğu 5 teğmen Kara Harp Okulu mezuniyet töreni sonrası kılıç çatıp Mustafa Kemal'in askerleriyiz sloganını attıkları için TSK'dan ihraç edilmişti.
İhraç edilen teğmenlerden Batuhan Gazi Kılıç, Deniz Demirtaş, İzzet Talip Akarsu ve Serhat Gündar'ın Ankara'da ortak bir ev tuttukları ancak 33 bin lirayı bulan kira, yakıt ve aidatı ödemekte zorluk çektikleri için bir iş insanından gelen yardımı kabul ettikleri öne sürülmüştü.
Aciz bir durumda değiliz...
İhraç edilen teğmenlerden bu iddiaya net bir dille yalanlama geldi.
İzzet Talip Akarsu,
''Geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan ve bazı mecralar tarafından yanlış anlaşılan bu haber doğru değildir.
Öncelikle bizler üniversite diploması olan vatandaşlarız. İstediğimiz takdirde liyakat temelinden ayrılmadan iş başvurusunda bulunabilir ve çalışabiliriz.
Haberde gösterildiği gibi aciz bir durumda da değiliz. Kiramızı ve aidatımızı ödeyememe gibi bir durumumuz da asla olmadı.
Kimsenin vereceği üç kuruşa da ihtiyacımız yok. Ajitasyon yapıyormuşuz gibi aksettirilen bu haberin bizle uzaktan yakından alakası yoktur'' derken;
Batuhan Gazi Kılıç,
''Kimsenin elindeki cebindeki 5 kuruşa ihtiyacımız yok. Algı yaratmayın lütfen.
23 24 yaşlarında gencecik insanlarız düştükçe kalkacak gücümüz var. İlk defa parasız kalmıyoruz. Ele ayağa düşmüş değiliz. Yeniden yapılanma gibi saçma sapan işkembeden sallanmış komplo teorilerine gerek yok.
Ayrıca sürecin başından beri yardım talepleri geliyor hepsine teşekkür edip kabul edemeyeceğimizi söylüyoruz bizim yegane isteğimiz yüce Türk milletine ve cumhuriyete canımız pahasına hizmet etmek'' mesajı verdi.
Ne olmuştu?
Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, TSK'dan ihraç edilen teğmenlerin (Ebru Eroğlu hariç) davayı takip etmek için Ankara'da ortak bir ev tuttuklarını ancak kirayı ödemekte güçlük çektiklerini öne sürmüştü.
Saygı Öztürk, 33 bin lirayı bulan kira, yakıt ve aidat giderleri için bir iş insanının 'Benim Babam da Harbiyeli'' diyerek yardım etmek istediğini ve teğmenlerin de utana-sıkıla bu desteği kabul ettiklerini ileri sürmüştü.