İZMİR HABERLERİ

Şehir Plancıları Odası'ndan yeni Bayraklı açıklaması: Üzerimizde baskı kuruluyor!

Şehir Plancıları Odası , mahkeme kararıyla iptal edilen planların yeniden askıya çıkarılması üzerine ypatıkları, itirazlar nedeniyle Bayraklı Beleidyesi tarafından baskı gördüklerini açıkladı. Yapılan yazılı açıklamada, "Şubemiz üzerinde baskı yaratma amacı taşıyan telefon aramaları, sosyal medya yorumları ve mesajların sayısı artmış bulunmakta" denildi

Abone Ol

Son Mühür / Arif Enes Durak - TMMOB Şehir Plancıları Odası (ŞPO) İzmir Şubesi, Bayraklı ilçesindeki Fuat Edip Baksı, Alpaslan ve Cengizhan mahallelerini kapsayan uygulama imar planına yönelik itirazlarının ardından hedef gösterildiklerini açıkladı.

Mahalle sakinleri oldukları belirtilen kişiler tarafından telefonla arandıklarını ve mesajlar aldıklarını belirten ŞPO yöneticileri, üzerlerinde baskı kurulmaya çalışıldığını ifade ederek Bayraklı Belediyesi yöneticilerine uyarılarda bulundu..

Daha önce mahkeme kararıyla iptal edilen planın Bayraklı Belediyesi tarafından yeniden askıya çıkarılmasının ardından Şehir Plancıları Odası da bir kez daha itiraz dilekçesi sundu. Oda, 14 Mayıs’ta yaptığı ilk kamuoyu açıklamasının ardından baskıların arttığını belirterek, 16 Mayıs 2025 tarihinde yeni bir basın açıklaması yayımladı.

“Planlar, imar mevzuatına ve kamu yararına aykırı"

ŞPO İzmir Şubesi tarafından yayımlanan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“14 Mayıs 2025 tarihinde yapmış olduğumuz kamuoyu bilgilendirmesi neticesinde Şubemiz üzerinde baskı yaratma amacı taşıyan telefon aramaları, sosyal medya yorumları ve mesajların sayısı artmış; topluma ve mesleğe karşı sorumluluğumuz gereği açıklama yapma gerekliliği doğmuştur. Daha önce Şubemiz tarafından dava konusu edilen ve İzmir 6. İdare Mahkemesinin 29.11.2024 tarih 2024/1695 K. sayılı kararı ile iptal edilen Bayraklı İlçesi Fuat Edip Baksı, Alpaslan ve Cengizhan Mahallelerini kapsayan Uygulama İmar Planı, Bayraklı Belediyesi tarafından 10.04.2025 tarihinde yeniden askıya çıkarılmış, askıya çıkarılan planlara Şubemiz tarafından itiraz edilmiştir"

İptal edilen planların yeniden askıya çıkarıldığını ve benzer hataların sürdüğünü belirten Şehir Plancıları Odası, yapılan planlamaların şehircilik ilkelerine, imar mevzuatına ve kamu yararına aykırı olduğunu vurguladı.

Oda, 9 Mayıs 2025 tarihinde planlara yönelik detaylı bir itiraz dilekçesi sundu.

“Sorumluluk bizim değil, Bayraklı Belediyesi’nin”

Açıklamada, 2022 yılında onaylanan imar planlarına ilişkin açılan davada İzmir 6. İdare Mahkemesi’nin iptal kararı verdiği hatırlatılarak, yeniden askıya çıkarılan planlarda mahkeme kararının gerekçelerinin dikkate alınmadığı belirtildi. ŞPO, iptal edilen planlardaki hataların yeni planda da tekrarlandığını vurgulayaraki “Bayraklı Belediyesi mevzuata ve şehircilik ilkelerine uygun bir şekilde imar planı hazırlama sorumluluğundan kaçınmaktadır. Planların iptal edilmesi ile neticelenen sürecin sorumluluğu Odamıza değil, çok net bir şekilde Bayraklı Belediyesine aittir" ifadelerine yer verdi.

Teknik yetersizliğe dikkat çekildi

Şehir Plancıları Odası’nın itiraz dilekçesinde planlara ilişkin pek çok eksiklik sıralandı. Bunlar arasında güncel kurum görüşlerinin alınmaması, kat yüksekliği hesaplarının bilimsel dayanağa sahip olmaması, yapı yoğunluğunun farklı bölgelerde eşitlenmeden belirlenmesi, trafik güvenliği açısından sorunlar ve sosyal donatı alanlarının yetersizliği gibi birçok teknik husus yer aldı.

“Kentsel dönüşüm modeli yok”

Açıklamada ayrıca, mevcut uygulama imar planının dönüşüme dair somut bir model içermediği, bu nedenle hayata geçirilebilirliğinin de sorgulandığı belirtildi. ŞPO, özellikle deprem bölgesinde bulunan Bayraklı’daki dönüşüm çalışmalarının bilimsel, teknik ve matematiksel verilere dayanması gerektiğinin altının çizildiği açıklamada, “Bu dönüşümün nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin bir model önermemekte olup, kentsel yerleşik alanlarda dönüşüm modeli tarif edilmediğinde planların hayata geçemediği bilinmektedir" denildi.

"Vatandaşların, konut hakkını güvence altına almak yerel idarelerin görevidir"

Açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 57. maddesinde yer alan konut hakkı vurgulanarak, sağlıklı, güvenli ve yaşanabilir çevreler oluşturmanın merkezi ve yerel yönetimlerin görevi olduğu hatırlatılarak, ""Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.” hükmü gereği vatandaşların “Konut Hakkı”nı güvence altına almak ve barınma koşullarını gözetmek devletin; merkezi ve yerel idarelerin görevidir. İdareler bu görevini İmar Mevzuatı başta olmak üzere belediyelerin görev, yetki ve sorumluluklarını tanımlayan kanunlar, afete yönelik kanunlar ve ilgili diğer mevzuatlar ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına tanımlı görev, yetki ve ayrılmış kaynaklar kapsamında yerine getirmekle yükümlüdür. Planlama faaliyeti; ilgili idarelerin, vatandaşların sağlıklı, güvenli ve yaşanabilir bir yapılı çevrede yaşaması için kullandığı yasal araçların içerisinde yer alır. Ancak, planlama; yalnızca yapıların nerede, nasıl, ne yükseklikte ve ne kadar yapılacağını belirleyen bir araç değildir, aynı zamanda planlama bölgesi içerisindeki vatandaşların sosyo-ekonomik ve toplumsal koşullarını da iyi analiz ederek, istenen kentsel çevrenin içerisindeki toplumla birlikte gerçekleşmesini amaçlar" denildi.

Şehir Plancıları Odası ise bu süreçte yalnızca kamusal sorumluluğunu yerine getirdiğini ifade etti.