Deutsche Welle (DW)'de yer alan bir haberin başlığı :

" Türkiye'de Hava Kirliliği Pandemiden Daha Tehlikeli "
 
Yanlış okumadınız değerli okurlarım.
Haberin başlığı  aynen böyle...

DW bu başlığı atarken, Türkiye Çevre Mühendisleri Odasının konu ile ilgili raporunu esas alıyor.
Raporda hava kirliliği ile pandemi kıyaslanıyor.
Rapora göre ;Türkiye'de 2018-2019 yılları arasında hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı, Covid-19 nedeniyle ölenlerden daha fazla.
Raporda sayılara da veriliyor :
Türkiye'de hava kirliliği kaynaklı ölümlerin sayısı 2018'de 45 bin 398, 2019’da ise 31 bin 476 kişi.
2020'de Mart-Aralık  ayları arasında
Covid-19 kaynaklı hayatını kaybedenlerin sayısı ise 20 bin 881.
Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ahmet Dursun Kahraman, "Bu veriler bize, hava kirliliğinin Covid'den de tehlikeli bir seyri olduğunu gösteriyor. Ancak ülkemizin hava kirliliği problemi, hiçbir zaman
Covid-19 salgını kadar önemsenmemekte" diyor.
Bizi bekleyen büyük tehlikeye de dikkat çekiyor.
Değerli okurlarım, dilerseniz soru, cevap
şeklinde ilerleyelim.

Sizce ülkemizde, nüfusumuzun yüzde kaçı kirli hava soluyor olabilir ?

Bir tahmin yapalım :

-% 40'ı mı acaba ?

-Hayır.

-% 50'si  olabilir mi ?

-O da değil.

-%70 'i mi ?

-Bilemediniz.

-Yok artık...

-Daha mı yüksek ?

-Sıkı durun : Tam % 99 ‘u…

Durum bu kadar vahim değerli okurlarım.

Acilen önler alınmalı diyor işin uzmanları…

Bu konuda özellikle termik santrallere dikkat çekiyorlar.

Bir istatistiki bilgiyi de paylaşayım sizlerle :

Türkiye’deki ölümlerin yaklaşık % 13 ‘ü hava kirliliği yüzünden oluyor.

Hiç de küçümsenecek bir rakam değil.

Gelelim PM 2.5 nedir sorusunun cevabına :

Particulate Matter (PM )

Yani , ‘’ Partikül Madde ‘’

Şöyle anlatayım sizlere : insanın saç teli kalınlığının % 3’ü büyüklüğünde...

Ancak elektron mikroskobu ile tespit edilebiliyor. O kadar küçük yani…

Yaklaşık 2.5 mikron çapında…
Onun için adına ‘’ PM 2.5 ‘’ deniliyor.

PM 2.5’a örnek olarak ; egzoz dumanı, petrol yakıtları , yanan parçacıklar ve metal parçacıklarını sayabiliriz.

Bir de, "PM 10" adı verilen ; toz, polen, küf gibi partikül maddeler var.
Adından da anlaşılacağı üzere 10 mikron çapında...
Yani, PM 2,5'a göre  nispeten daha büyük...
İnsan  vücudu PM 10 partiküllerini süzerek, akciğerlere ulaşmasını büyük ölçüde engelliyor.

Oysa …

PM 2.5 partikülleri çok küçük olduklarından vücudun filtre sistemini aşıp, vücuda büyük zararlar verebiliyor.

Ayrıca....
İnsan ömrünü 20 ay kısalttığı da bilimsel bir gerçek olarak karşımızda duruyor ne yazık ki…

Zararları bununla da kalmıyor.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre :
Kronik akciğer hastalığından kaynaklanan küresel ölümlerin % 41'i...
Tip 2 diyabetin % 20'si...
Akciğer kanserinin % 19'u...
kalp hastalıklarının % 16'sı...
İnme ölümlerinin % 11'i...
Hava kirliliğinden kaynaklanıyor.

Ve son bir not:

Yine,Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre,dünya üzerinde her yıl 7 milyon kişi hava kirliliğinden hayatını kaybediyor.

Ne diyelim.
Sözün bittiği yerdeyiz...

Bu bağlamda...
Naçizane önerilerim :

Temiz enerji kaynakları diye tabir edilen güneş ve rüzgar enerjisi kullanımları,
ve elektrikle çalışan ulaşım araçları hızla yaygınlaştırılmalı...

Aseton, deodorant, saç spreyi gibi kimyasal içerikli ürünlerin kullanımları sınırlandırılmalı...

Yeşil alanlar çoğaltılmalı...

Her şeyden önemlisi çevre bilinci oluşturulmalı...

Son tahlilde...
Bir eğitimci olarak son önerim :
" Çevre Okuryazarlığı dersi olmalı, okul müfredatlarında da mutlaka yer almalıdır" diyorum.

Tertemiz bir havayı soluyacağımız günlerin umuduyla…

Yüzünüzdeki gülümseme, yüreğinizdeki sevgi ve içinizdeki umut her daim var olsun efendim.

Sağlıkla kalın...