Değerli okurlarım  bugün 12 Mart.

İstiklâl Marşı'mızın  kabulünün 103. yıl dönümü. 

Tam adı ile söyleyecek olursak...

"12 Mart İstiklâl Marşı'mızın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü"

Değerli  okurlarım, insanlık  tarihinin hemen her döneminde milletlerin  ve devletlerin  bağımsızlığını simgeleyen belli simgeler ve  semboller her zaman olmuştur.

Mesela bayrak, bir bağımsızlık simgesidir.

Aynı şekilde...

Milli marşlar da bağımsızlık sembolüdür.

Dilerseniz biraz geriye gidelim. 

19. Yüzyıla...

2. Mahmud Dönemine...

"Milli Marş"  kavramı ilk olarak o dönemde gündeme gelmiş.

Buna paralel olarak, çeşitli marşlar bestelenmiş o dönemde. 

Mesela...

Bestesini Mûsikâ-i Hümâyûn Şefi Donizetti Paşa’nın yaptığı "Mahmûdiye" ve "Mecidiye" Marşları...

Benzer şekilde...

Necib Paşa’nın bestelediği "Hamidiye"  ve

Callisto Guatelli Paşa’nın  bestelediği

"Marş-ı Sultanî " Marşları...

Ayrıca...

İstiklâl Savaşı’nın başladığı yıllarda;  Mehmet Akif Ersoy'un “Ordunun Duası” adlı manzumesi, Ali Rıfat Çağatay tarafından marş formunda  bestelenmiş, ordunun  moral ve motivasyonunu yükseltmek amacıyla  bütün askerî birliklerde marş olarak okunmuştur.

İstiklâl Savaşı sırasında; milli ve manevi  duyguları yüksek tutmak, moral ve motivasyonu yūkseltmek amacıyla, millî marş yazılması için Büyük Millet Meclisince bir yarışma açılmasına karar verilir. 

Bu yarışmanın ilanı, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, 25 Ekim 1920'de Hakimiyet-i Milliye gazetesinde  yayınlanır.

İlanda ayrıca, 500 lira ödül verileceği de belirtilir.

Toplam 724  eser katılır yarışmaya. Mehmet Akif Ersoy para ödülü verileceği için yarışmaya katılmaz.

Sonunda; yarışmayı  kazandığı takdirde verilecek ödülün Darülmesai'ye bağışlanması koşuluyla, yarışmaya  katılmayı kabul eder.

Ankara'daki Taceddin Dergâhı'ndaki odasında, Türk Ordusuna ithaf ettiği İstiklâl Marşı'mızı 10 gün içinde tamamlar. 

Hemen akabinde; 17 Şubat 1921 tarihinde,  Sebilürreşad dergisinin ilk sayfasında "Kahraman Ordumuza" ithafıyla yayımlanır.

1 Mart 1921 tarihinde elemeleri geçen 6 şiir ile birlikle  meclisin seçimine  sunulur. 

12 Mart 1921  tarihinde de millî  marşımız olarak  kabul  edilir.

Sıra, İstiklâl Marşı'mızın bestelenmesine gelmiştir.

Ancak...

Ülke savaşta olduğu için İstiklâl Marşı'mızın bestelenmesi iki yıl ertelenir.

12 Temmuz 2024 tarihinde Ali Rıfat Çağatay'ın bestesi açılan yarışmada birinci seçilir.

1930 yılına kadar 6 yıl boyunca Ali Rıfat Çağatay'ın bestesi İstiklal Marşı'mızın dizelerine eşlik eder.

1930 yılından itibaren günümüze kadar da Osman Zeki Üngör 'ün bestesi milli Marşı'mızın bestesi olur.

Mehmet Akif, kazandığı 500 liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklara iş öğreten Darülmesai'ye bağışlar.

Ödülün bağışlandığına dair haber, o günkü Hakimiyet-i Milliye gazetesinde, "Teberru: Burdur mebusu, şairi muhterem Mehmet Akif Beyefendi'nin Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen İstiklâl Marşı için mahsus 500 lira mükafatı nakdiyeyi, müşarünileyh fakir İslam kadın ve çocuklarına iş öğreterek sefaletlerine nihayet vermek emeliyle teşekkül eden Darülmesai menfaatine hediye eylemiştir." ifadeleriyle yer  alır. 

İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilen Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, İstiklâl Marşı'nı "Safahat"  adlı eserine koymamıştır.

Bunun nedenini ise  şöyle  açıklar Mehmet  Akif: "Çünkü ben onu milletimin  kalbine gömdüm"

Yine, kendisine  yöneltilen bir soru üzerine  bakın ne diyordu Mehmet Akif :

"O şiir bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur. Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın."

Tarihçi Sinan Meydan "Vaiz: Öteki Mehmet Akif " adlı eserinde; Mehmet Akif'in1936 yılında Mısır'dan dönüşünde, arkadaşı Mithat Cemal Kuntay'a yazdığı mektuptan söz ediyor.

Mehmet Akif, o mektubunda arkadaşı Mithat Cemal'e bakın neler söylüyor:

"Mısır'da 10 yıl kaldım.Fakat bir saat daha kalsaydım artık çıldırırdım.Sana halisane fikrimi söyleyeyim mi?

İnsanlık da Türkiye'de, milliyetçilik de Türkiye'de, müslümanlık da Türkiye'de, hürriyetçilik de Türkiye'de.Allah benim ömrümden alsın O'na (Mustafa Kemal'e) versin."

O İstiklâl Marşı ki;

İnançtır...

İmandır...

Cesarettir...

Hürriyettir bizler için.

O İstiklâl Marşı ki;

Bağımsızlık şarkısıdır

Dillerden düşmeyecek.

Biz var oldukça  da

Sonsuza kadar söylenecek.

Başta Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Milî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ve ebediyete göç etmiş tüm şehitlerimizi rahmet,minnet ve saygıyla anıyoruz.

Ruhları şâd, mekanları cennet olsun inşallah.

Yazımıza, Ulu Önder Atatürk'ün İstiklâl Marşı'mızın en anlamlı  bulduğu mısralarıyla noktayı koyalım dilerseniz :

" Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet.

Hakkıdır, hakk'a tapan milletimin istiklâl "

İstiklâl Marşı'mızın kabulünün 103. yılı dönümü kutlu olsun.

Bir sonraki yazımızda...

Tekrar görüşünceye dek...

Kendinize iyi bakın.

Yüzünüzdeki gülümseme, yüreğinizdeki sevgi ve içinizdeki Umut her daim var olsun efendim.