Bursa Uludağ Üniversitesi'nden Prof. Dr. Güray Çelik, fosil yakıtların yaşam döngüsünün, çevresel kirlilik yoluyla hem insan sağlığını olumsuz etkilediği hem de insan yaşamının bağlı olduğu ekosistemlerin çöküşüne yol açabileceği uyarısında bulundu.
Çıkarımdan yakılmaya fosil yakıtların tehditleri
"Çıkararak yok olmak: Fosil yakıtların yaşam döngüsü hayatı, doğayı ve insan haklarını nasıl tehdit ediyor?" başlıklı rapor, fosil yakıtların çıkarılması, işlenmesi ve nakledilmesi süreçlerinin toplulukların insan haklarına zarar verdiğini, ciddi çevre tahribatına, sağlık risklerine ve kültür ve geçim kaynaklarında kayıplara neden olduğunu vurguluyor. Rapora göre, bu altyapı sahalarının en az yüzde 32'si, bir veya birden fazla "kritik ekosistem" ile çakışıyor.
Prof. Dr. Güray Çelik, fosil yakıtların yaşam döngüsünün madencilik faaliyetleriyle başlayıp, depolama, rafineri işlemleri ve nihayetinde yakılmak üzere taşınmasını kapsadığını anlattı. Çelik, bu süreçlerdeki tehlikeleri şöyle açıkladı:
-
Çıkarım aşaması: Madencilik, sondaj ve arazi açma esnasında canlıların yaşam alanları zarar görüyor. Asit maden drenajı, kimyasal sızıntılar ve toz oluşumu, bölgede yaşayan halkta solunum ve kalp damar hastalıkları gibi sağlık etkilerini tetikliyor.
-
Nakliye ve işleme: Petrolün taşınması ve depolanması esnasındaki boru hattı sızıntıları, deniz ekosistemlerinde balıkçılığı ve kara ekosistemlerinde tarımı olumsuz etkiliyor. Rafineri işlemleri ise uçucu organik bileşikler ve diğer toksik kirleticiler yayarak, yakın bölge halkında astım, KOAH ve kanser riskini artırıyor.
-
Yakma aşaması: Fosil yakıtlar yakıldığında sera gazları ve hava kirleticiler oluşturuyor. Kömürle çalışan termik santrallerin kalıntısı ise kül dağları oluşturarak çevreyi kirletiyor.
Çelik, fosil yakıt altyapısının yol açtığı çevresel kirlilik, yangın ve kazaların ekosistem ve biyoçeşitlilik üzerinde büyük risk oluşturduğunu, kuşların göç yollarının ve üreme başarılarının etkilenebileceğini, hatta tür kayıpları yaşanabileceğini dile getirdi.
Ekosistemlerin çöküşü gıda krizlerini tetikleyecek
İnsan yaşamının ekosistemlere bağlı olduğuna değinen Prof. Dr. Çelik, ekosistemlerin çöküşünün temiz su, hava, toprak verimliliği ve polinasyon gibi temel hizmetleri alamamak anlamına geldiğini vurguladı. Su, karbon ve besin döngüsünün çökmesi, gıda krizleri, ekstrem iklim olayları ve yutak alanların kaybını beraberinde getirecek. Bu durumun iklim krizini tetikleyip aşırı hava olaylarını artıracağını ve tarım, balıkçılık, ormancılık ve turizm gibi sektörlerde ekonomik riskler yaratacağını ifade etti.
Rapora göre, fosil yakıtlar hala küresel birincil enerji arzının yüzde 80'ini oluşturuyor ve uluslararası taahhütlere rağmen hükümetlerin fosil yakıtlardan uzaklaşma eylemleri yetersiz kalıyor. Çelik, uzman planlamalarıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji ihtiyacını karşılayabileceğine işaret ederek, enerji sisteminde yenilenebilir enerji payının artırılması ve fosil yakıt teşviklerinin kaldırılması gerektiğini belirtti.





