SON MÜHÜR - Ege Denizi’nde son birkaç gündür yüzlerce sismik hareket meydana geldi. Bu sarsıntıların devam edip etmeyeceği ya da daha Ege Bölgesi’nde büyük bir depreme yol açma ihtimali de endişeleri beraberinde getirdi. Konuyla ilgili önemli açıklamalar yapan Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Onalan, Ege Bölgesi’nin dünyanın sismik aktivite açısından en hareketli bölgelerinden biri olduğunu belirtti.
“Santorini, bir volkanik ada”
Onalan, Santorini adasının oluşumuna da değinerek şöyle konuştu: “Girit Adası’nın hemen güneyinde bir bölüm var. Burada Ege Denizi’nin altında yitiyor ve magmaya doğru, aşağı doğru inip magmada eriyor. Bunun sonucunda, bu hattın hemen kuzeyinde bir yay şeklinde volkanik etkinlikler, zamanında volkanik adalar oluşmuş. Bunlardan biri Santorini. Bu volkan 3600 yıl önce çok büyük bir patlama gerçekleştirmiş, aktif bir volkan. 10 bin yıl içinde 1 defa patlamış volkan aktif volkan diyoruz.”
“Bu bir deprem fırtınası”
Durumun volkanizma tarafıyla ilgili, Santorini volkanının harekete geçeceğiyle ilgili bir şey söylemediklerini belirten Onalan, “Buradaki olay şudur, bir deprem fırtınası yaşanıyor, birkaç gün daha devam edecek. Deprem fırtınası dediğimiz şey, bu bölgede hidrotermal kaynaklı suların yukarıya, çatlaklara doğru hareket ederek orada basınç oluşturmasıyla meydana gelen depremlerdir. Magma kökenli. Tabi Santorini Adası’nın etrafında olması herkesi tedirgin ediyor. Bu bir deprem fırtınası. Oluş mekanizması da sıcak suların, akışkanların yukarıya doğru hareket edip çatlak zonlarına basınç meydana getirmesi ve bu depremlerin oluşması” dedi.
Bilim insanları bir süre daha devam edeceğini söylüyor
Bu deprem fırtınasının birkaç gün daha süreceğini tahmin eden Onalan, “Ama bunun sonucunda herhangi bir büyük deprem olur mu olmaz mı konusunda şu anda bir şey söylemek mümkün değil. Depremin hala çözülmemiş mekanizmaları var. Depremle ilgili birçok şeyi biliyoruz ama bilmediğimiz çok şey de var. Yerin altındaki bu kaotik ortamın bize yarın ne getireceğini bilemiyoruz. Bilim insanlarının bir kısmı bir süre daha devam edeceğini söylüyor” diye konuştu.
“Depremle yaşamaya alışmalıyız”
Peki bu durumdan tedirgin olmalı mıyız? “İnsan bilmediği şeyden korkar” diyen Onalan, “Biz depremle yaşamaya alışmalıyız. Bulunduğumuz topraklar milyonlarca yıldır depremle şekillenmiş topraklar. Biz diyoruz ki Türkiye bir deprem ülkesi. Bu depremlerin afete dönüşmemesi için gerek merkezi idare gerek yerel yönetimler gerekse halkımız gerekli önlemeleri almalı. Depremle yaşamaya alışmalıyız. Deprem fırtınası genellikle belli büyüklüklerde devam eder. Burada. 4,1 ile 4,8 arasında devam ediyor. Herkes bizden, dikkatli olun evlerinize girmeyin, dememizi bekliyor ama bunu deme şansımız yok çünkü bu topraklar sürekli deprem üretiyor” dedi.
“Riski en aza indirmek zorundayız”
Yapılması gerekenin güvenli binalarda oturmak ve yerleşim alanlarımızı düzgün seçmek olduğunu da sözlerine ekleyen Onalan, “Bunları yaptığımız taktide depremin bize etkisi en az olacaktır, biz bunları yapmadığımız için tedirgin oluyoruz. Bunun benzeri deprem fırtınalarında bazı yerlerde bitmiş, bazı yerlerde de başka büyük bir depreme öncü olmuş. Ancak biz şu anda bununla ilgili bir şey söylemek durumunda değiliz. Biz riski en aza indirmek zorundayız.
“Kentlerin nüfus yoğunluğu azalmalı”
Türkiye’de şehirlerde çok ciddi bir nüfus yoğunluğumuz var. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok. Afet riskiyle burun buruna yaşayan İzmir’in nüfusu 4 buçuk milyon. Bir kent sadece deprem değil, orman yangını oluyor kente afet olarak geri dönüyor. Yağmur yağıyor kente afet olarak geri dönüyor. İstanbul, İzmir, Adana böyle. Kentlerin yoğunluğu bizim afet riskimizi artırıyor. Uzun vadede mutlaka kentlerin nüfus yoğunluğunu azaltacak kırsal kalkınmayı önceleyecek projelere ihtiyacımız var” dedi.