Bayburt’un Uluçayır köyünde yaşayan 60 yaşındaki Fransızca öğretmeni Hasan Kaymaz, 21 yıldır cebinde taşıdığı tohumları köyünün dağlık ve çorak arazileriyle buluşturuyor. Onun için bu sadece bir doğa çalışması değil, “insanlığa borcunu ödeme” biçimi.

Uzun yıllar öğretmenlik yaptıktan sonra şu anda Bayburt Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü görevini sürdüren Kaymaz, 2004 yılından bu yana meşe, yabani elma, armut ve çeşitli yerli türlerin tohumlarını doğaya kazandırmak için çalışıyor.

“Bir ağaç 300 yıl tohum verir, biz de mayayı çalıyoruz”

Kaymaz, 2 bin rakımın üzerindeki köyünde tarıma elverişsiz yamaç ve dere kenarlarını değerlendirmeye karar vererek yıllar önce işe başlamış. Zamanla ormanlık alanları dolaşıp bölgeye uyumlu ağaçların tohumlarını toplamayı bir yaşam biçimi haline getirmiş.

“Köyün boş arazilerine, gölge alanlara, dağların yamaçlarına cebime doldurduğum tohumları ekiyorum. Bazen yerlerine bakmaya gidiyorum. Tohumların çıktığını görmek büyük bir mutluluk. Yılmayacağız. Çünkü bir ağaç ulu hale geldiğinde 300-350 yıl boyunca tohum dağıtır. O zaman kendi kendine doğayı mayalar. Biz sadece ilk adımı atıyoruz.”

Kaymaz, 21 yılda on binlerce tohumu toprakla buluşturduğunu, ayrıca çok sayıda fidan diktiğini söylüyor. Yalnızca dikim yapmakla kalmıyor, bazı yabani ağaçları da aşılayarak meyve vermesini sağlıyor.

“Bu bir gönül işi, bir sadaka-i cariye”

Çocukluğundan beri doğaya karşı özel bir ilgisi olduğunu dile getiren Hasan Kaymaz, yaptığı çalışmayı bir tür “nafile ibadet” olarak görüyor:

“Bu gönüllü bir çalışma. Allah rızası için, vatan ve gelecek nesiller adına yapılan bir iyilik. Hayatı anlamlı kılan bir uğraş. Tohum ekmek, doğaya bir eser bırakmak; bu hem sadaka-i cariye hem de insanlığa borcumuzu ödeme şekli.”

Bayburt’un sert ikliminde ağaç yetiştirmenin kolay olmadığını söyleyen Kaymaz, buna rağmen azimle devam ettiğini vurguluyor:

“İklim zor ama imkânsız değil. Peygamberimizin ‘Kıyamet kopsa da elinizde bir tohum varsa onu ekin’ sözünü rehber edindim. Bu kadar büyük bir teşvik varken durmak olmaz.”

Tohumları bilinçli biçimde, doğayı tahrip etmeden ve ekosisteme uygun şekilde ektiğini belirten Kaymaz, “Bir insanın eliyle yeşeren her fidan, aslında doğanın yeniden nefes alması demek.” diyor.

Muhabir: Alper Temiz